1. Hukuk Dairesi 2021/1007 E. , 2021/5492 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin istinafı üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, muvazaa iddiasının davacı yanca kanıtlanamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanının 2 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu dükkan ile 5 nolu bağımsız bölümü oğlu davalı ...’e, aynı yerdeki 4 nolu bağımsız bölümü ise diğer oğlu davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalılar, mirasbırakana hastalığında baktıklarını, taşınmazların minnet duygusuyla ve elden alınan borçlar karşılığı verildiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesince, temlikin mal kaçırmak amacıyla yapıldığı iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle tapu iptal-tescil isteğinin kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, mirasbırakanın minnet duygusuyla çekişmeli taşınmazları temlik ettiği ve muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan Nevriye’nin 04.10.2015 tarihinde öldüğü, geriye davacı kızı, davalı oğulları ile dava dışı eşi ve iki çocuğunun kaldığı, mirasbırakan tarafından 04.07.2014 tarihinde çekişme konusu 2 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu dükkan ile 5 nolu bağımsız bölümün davalı ...’e, aynı yer 4 nolu bağımsız bölümün ise diğer davalı ...’ye satış suretiyle devredildiği, geriye aynı yerde bulunan zemin kat 1 nolu dükkan, 1. kat 3 nolu bağımsız bölüm ile 2. kat 6 nolu bağımsız bölümün kaldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda; mirasbırakanın eşi üzerinden sağlık hizmetlerinden faydalandığı, davalılara devredilen taşınmazlarla geriye kalan taşınmazlar kıyaslandığında malvarlığının büyük bir kısmını oluşturduğu gibi mirasbırakanın asıl irade ve amacının son zamanlarında yanında kaldığı çocuklarını koruyup gözetmek olduğu anlaşılmakla yapılan temliklerin mirasbırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırma amaçlı ve muvazalı olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 371/1-a maddesi gereğince Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın yatırana iadesine, 13/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.