Esas No: 2018/378
Karar No: 2021/267
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/378 Esas 2021/267 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 19. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 615-781
İşgal ve faydalanma suçundan sanık ..."ın 5728 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun’un 93/1, 93/2, TCK’nın 62, 50, 52/2 ve 52/4. maddeleri uyarınca 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin ... (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 10.10.2013 tarihli ve 794-804 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 19. Ceza Dairesince 17.05.2017 tarih ve 9925-4606 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.12.2017 tarih ve 64385 sayı ile;
"Orman Kanunu"na aykırı davranarak orman alanını işgalde bulunduğu iddiasıyla sanık ... hakkında 06.12.2011 tarihinde suç zaptı tutulmuş, yargılama safhasında yapılan ilk keşif sonucu alınan raporlarda,
Bilirkişiler, raporlarında suça konu yerin orman kadastro sınırları dahilinde kaldığını, ancak bu yerin sanığın iddia ettiği üzere ... Kadastro Mahkemesinde devam eden 2008/146 esas sayılı dosya kapsamında kalan yerlerden olduğunun anlaşılması hâlinde, bu dava sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Yapılan ikinci keşif sonucu alınan bilirkişiler raporlarında,
Fen bilirkişisi, suça konu yeri A1 ve A2 olarak ikiye ayırmış, 1097 metrekarelik A1 alanının Mart 1945 tarihli tapu kaydı sınırlarında, 1147 metrekarelik A2 alanının Deli ... tarlası olarak okunan alan içerisinde kaldığını,
Orman mühendisi bilirkişi, suça konu yerin orman sınırları dışında kaldığını, ilk raporunda yaptığı boyama hatası sonucu hatalı rapor tanzim edildiğini, suça konu alanın Kadastro Mahkemesinin 2007/183 esas nolu dava dosyasında orman olarak karara bağlanan alan dışında kaldığını belirtmiş, suça konu yeri A1 ve A2 olarak ikiye ayırmış, 1097 metrekarelik A1 alanının Kadastro Mahkemesinin 2008/146 esas nolu dava dosyasında orman kadastro tespitine itiraz edilen ve devam etmekte olan dava dosyasına dayanak Mart 1945 tarihli tapu kapsamında kaldığını, 1147 metrekarelik A2 alanının Deli ... tarlası içerisinde kaldığını bildirmişlerdir.
Suça konu alanlar bu bilirkişilerce haritaya bağlanmış, suça konu yerler mahalli mahkeme kararında ve Yüksek Daireniz kararında içerisinde olduğu belirtilen Kadastro Mahkemesinin 2007/183 esas sayılı dosyasına konu, fen bilirkişisi haritasında A, B, C, D olarak işaretlenen yerler dışında, kısmen derdest olduğu belirtilen Kadastro Mahkemesinin 2008/146 esas nolu dava dosyasında orman kadastro tespitine itiraz davasına konu yer kapsamında kalan yer içerisinde, kısmen Deli ... tarlası içerisinde gösterilmiştir.
Bu durumda suça konu yerin bir kısmını kapsayan Kadastro Mahkemesinin 2008/146 esas nolu dosyası getirtilip, incelenerek ve gereğinde neticesi beklenerek, ayrıca suça konu yerin bir kısmının içinde kaldığı belirtilen Deli ... tarlasının hukuki durumu, kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dahilinde kalıp kalmadığı, bu yer orman kadastrosu sınırları içerisine alınmış ise itiraza konu olup olmadığı araştırılarak bir hüküm tesisi gerekirken, 08.10.2013 tarihli orman mühendisi bilirkişinin raporunda açık bir şekilde suça konu yerin Kadastro Mahkemesinin 2007/183 esas nolu dava dosyasında orman olarak karara bağlanan alan dışında kaldığı belirtildiği hâlde, suça konu yerin bu yer kapsamında kaldığını kabul ile kurulan mahalli mahkeme hükmü usulsüz olmakla, Yüksek Dairenizin onama kararı kaldırılarak mahalli mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 19. Ceza Dairesince 20.06.2018 tarih ve 6040-7367 sayı ile itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı işgal ve faydalanma suçu bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
06.12.2011 tarihli suç tutanağına göre; orman muhafaza memurları tarafından aynı gün yapılan kontrol sırasında, ... ili, ... köyü, Taşlık Yücesi mevkisi, 32 numaralı bölmede 1.411 metrekare ormanlık alanın yeni sürülmüş olduğunun tespit edildiği, bu alanda bulunan sanığın yeri kendisinin sürdüğünü, bu yerin orman olmadığını, babadan kalma yerleri olduğunu beyan ettiği,
07.12.2011 tarihli tazminat cetveline göre; 1.049,78 TL ağaçlandırma gideri olduğu,
... Orman İşletme Müdürlüğünce 09.12.2011 tarihinde sanık hakkında suç duyurusunda bulunulduğu,
... Orman İşletme Müdürlüğünün 01.03.2012 tarihli yazısına göre; ... köyü, Taşlık Yüce mevkisinde orman kadastrosu yapılmış olup 27.08.2007 tarihinde kesinleştiği,
Yerel Mahkemece 11.05.2012 tarihinde keşif yapıldığı ve keşifte dinlenen tutanak tanığı ..."ın tutanak içeriğinin doğru ve altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, olay günü orman arazisinin sürüldüğünü tespit ettiklerini beyan ettiği,
28.05.2012 tarihli fen bilirkişisi raporuna göre; suça konu edilen alanın toplam yüzölçümünün 2.244 metrekare olduğu, bu yerin tamamının mevcut kadastro paftasına göre Merkez ilçe Karataş köyü 145-146-149-150 numaralı parsellerin güneyinde ve ... köyü 421 ve 422 parsel numaralı taşınmazların batısında, ... çalışma alanı sınırında kadastro harici bırakılmış alanda kaldığı ve bu yerde yapılmış orman kadastrosu paftasına göre yerin Kale kasabasında Kalekaya Devlet Ormanı olarak gösterilen alanda kaldığı,
31.05.2012 tarihli orman bilirkişi raporuna göre; suça konu alanın bir kısmında buğday ekili olduğu, toprak işlemesi yapıldığı, suça konu alanın ... ili, Kale kasabası sınırları içerisinde bulunduğu, orman kadastro çalışmalarına göre Devlet Ormanı içerisinde kaldığı, ancak sanık tarafından ibraz edilen dilekçede burasının ... Kadastro Mahkemesinin 2008/146 esas numaralı dosyasında davanın devam ettiğinin belirtilmesi sebebiyle suça konu alanın bu dava konusu alan içerisinde kalıp kalmadığının belirlenmesi ve bu alan içerisinde kalıyorsa bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiği,
Sanığın 31.05.2012 tarihinde ibraz ettiği dilekçesi ile ... Kadastro Mahkemesinin 2008/146 esas sayılı dava dosyasında devam ettiği için bu dava sonucunun beklenmesini talep ettiği,
02.10.2012 tarihli orman bilirkişisi ek raporu ile 11.10.2012 tarihli fen bilirkişisi ek raporunda; suça konu yer ile ... Kadastro Mahkemesinin 2008/146 numaralı dava dosyasına konu yerin aynı yer olup olmadığının belirlenebilmesi için Kadastro Mahkemesince keşif yapılarak dava konusu alanın sayısal koordinatlarının belirlenmesi gerektiğinin belirtildiği,
Orman İdaresince amenajman ve orman kadastro haritaları ile kadastro tutanaklarının dosyaya ibraz edildiği,
Yerel Mahkemece 27.08.2013 tarihinde yapılan keşifte; tutanak tanığı ..., mahalli bilirkişiler ..., Mehmet Danyıldızı ile sanık ve müdafisinin dinlendiği, suça konu yerde ot bulunduğunun gözlendiği,
17.09.2013 tarihli fen bilirkişisi raporuna göre; suça konu alanın koordinatlarının alınarak bilgisayar ortamında Ned-Cat programında aplike edildiği "A1+A2" alanından 1.097 metrekarelik "A1" kısmının Mart 1946 tarihli tapu kaydı sınırları içerisinde kaldığı, 1.147 metrekarelik "A2" alanının ise Mart 1946 tarihli tapu kaydı sınırlarının dışında ve kuzeyinde olduğu, Deli ... tarlası olarak okuduğu alan içerisinde kaldığı, kadastro parftasında ise ... köyü M37-D-25-b paftasında kadastro harici alan içerisinde kaldığı, Kadastro Mahkemesinin 2007/183 esas numaralı dava dosyası ile karara bağlanan (A+B+C+D) alanının da ekli krokide çizilerek gösterildiği, ekli krokiden bu iki alanın ayrı yerlerde bulunduğunun tespit edildiği,
08.10.2013 tarihli orman bilirkişisi raporuna göre; suça konu yerin A1+A2= 2.244 metrekarelik alandan oluştuğu, keşif günü itibarıyla boş nadas hâlinde terk edilmiş olduğu, üzerinden herhangi bir diri orman bitki örtüsünün kaldırılmadığı, alanın ... ili, Kale kasabasında yapılan orman kadastro çalışmaları içerisinde kaldığı, 26.09.2003 tarihinde kesinleşen orman kadastro çalışmalarına göre 173-174-175-176-177 ve 178 numaralı orman sınır noktalarının birleşim hattının kuzey doğusunda orman sınırları dışında kaldığı, 31.05.2012 tarihinde verdiği raporda ve ekli krokisinde sehven hata yapıldığı, suça konu alanın Kadastro Mahkemesinin 2007/183 esas numaralı dava dosyasında orman olarak karara bağlanan alan dışında kaldığı, Kadastro Mahkemesinde 2008/146 esas numaralı dava dosyasında orman kadastro tespitine itiraz edilen ve devam etmekte olan dava dosyasına dayanak olarak gösterilen Mart 1946 tarihli tapu kaydına göre A1 ile gösterilen 1097 metrekaresinin tapu kaydı sınırları içerisinde kaldığı, A2 ile gösterilen 1147 metrekaresinin ise tapu kaydının dışında kuzeyinde okuduğu Deli ... Tarlası içerisinde kaldığı, mevcut bulunan deliller (orman kadastro haritası, orman amenajman planı haritası ve memleket haritası) doğrultusunda incelendiğinde; toprak muhafaza ve orman muhafaza karakteri taşımadığı, su ve toprak rejimine zarar vermediği, bilim ve fen bakımından orman niteliği taşımadığı, toprak yapısının killi ve tınlı olduğu, çevresi ile birlikte orman bütünlüğü oluşturmadığı, kesinleşmiş orman kadastro haritasına göre orman sınırları dışında kaldığı, 3116 sayılı Kanun ile orman rejimine girdiği, 4785 sayılı Kanun kapsamında devletleştirilen orman arazilerinden olmadığı, 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi özellikler taşımadığı, sonuç olarak suça konu alanın 6831 sayılı Orman Kanunu"nun 1. maddesi uyarınca orman sayılmayan yerlerden olduğu,
Yerel Mahkemece ... Kadastro Mahkemesinin 2008/146 esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının ..., davalının Orman İdaresi, dava konusu yerin ... köyü, Adaca mevkisinde bulunan 18-20 dönümlük arsa olduğu, dava konusu yerlerden Karataşlık mevkisinde, doğusu Seferoğulları tarlası, batısı Karabağ tarlası, kuzeyi Deli ... tarlası, güneyi Evliyazade tarlası ile birlikte 5 adet mevkide bulunan taşınmaz için orman kadastrosunun iptalinin talep edildiği belirtilmekle birlikte anılan bu dosyanın dava dosyası içerisinde bulunan suretinde son celsenin 06.02.2013 tarihinde yapılan 22. celse olduğu, 15.05.2013 tarihine duruşma günü verilerek bu celsede keşif günü verilmesine karar verildiği,
... Kadastro Mahkemesinin 06.11.2009 tarihli ve 183-99 sayılı kararında; sanığın da aralarında bulunduğu ... varisleri olan davacıların 16.09.2003 tarihinde kadastro tespitine itiraz ederek Maliye Hazinesi, Orman İdaresi, Kale Kasabası Belediye Başkanlığı ve ... köyü tüzel kişiliği aleyhine açtıkları davanın, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarına göre dava konusu taşınmazın (A+B+C+D) orman sayılan yerlerden olduğunun anlaşılması sebebiyle reddine, kadastro tespitinin geçerli olduğuna, tespitin bu şekilde tesciline karar verildiği, iş bu kararın davacılar tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.05.2010 tarihli ve 3831-7115 sayılı kararı ile onandığı, davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi talebi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesince 15.10.2010 tarih ve 11703-12441 sayı ile talebin reddine karar verildiği,
... 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 26.10.2004 tarihli ve 917-1260 sayılı kararı incelendiğinde; sanıkların ..., ... ve ..., müştekinin Kale Kasabası Belediye Başkanlığı, suç tarihinin 29.03.2002, suçun 3091 sayılı Kanun"a muhalefet olduğu ve sanıklar hakkında unsurları oluşmaması sebebiyle beraat kararı verildiği,
Ulusal Yargı Ağı Projesinde (UYAP) yapılan incelemede;
... Kadastro Mahkemesince 02.12.2016 tarih ve 146-51 sayı ile; davacı ... tarafından Orman İşletme Müdürlüğü davalı gösterilerek açılan davada ... ili, Merkez, ... köyünde orman kadastro çalışmalarının yapıldığı ancak ... köyü, Adaca mevkisi sınırlarında bulunan 22-23 parsel/OS sınır taşları civarında babasından kendisine intikal eden tahminen 18-20 dönümlük yerinin tespit harici bırakıldığı belirtilerek tespit harici bırakılan bu 18-20 dönümlük yerin tespitinin yapılması ve adına tapuya tespit ve tesciline karar verilmesinin talep ve dava edildiği, yine mahkemenin 2008/147 esas sayılı dosyasında davacı ... tarafından Orman İdaresi davalı gösterilerek açılan davada ... İli, Merkez, ... köyünde orman kadastrosunun yapıldığı ancak bu köy hudutlarında bulunan Adaca mevkisi, Koyuktaş gediği, Tulukçu mevkisi, Harmankaya mevkisi, Köme Çalap ve yine Karataşlık, Çöl Kale ve Gül Orman mevkilerinde bulunan taşınmazlarının tespitinin yapılmadığı belirtilmiş ve tespiti yapılmayan bu yerlerin adına tespit ve tescil edilmesinin talep edildiği, aralarında irtibat bulunması sebebiyle 2008/147 esas sayılı dava dosyasının 2008/146 esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verildikten sonra yapılan yargılama sonucunda;
... ili, Onikişubat ilçesi, ... Mahallesinde keşifte görev alan fen bilirkişi ...’ın 19.06.2015 tarihli raporunda A5, A8, A9, A10, A11, A12, A13, A14, A16, B2, B3, B4, B5, B7, B9, D2 harfiyle gösterilen, yine aynı bilirkişinin 09.05.2016 tarihli ek raporunda A4-A harfiyle gösterilen ve yine ... ili, Onikişubat ilçesi, Karataş Mahallesi 71, 182, 184 ve 606 sayılı parsellerle ilgili davacının ve birleşen dosya davacısının usulüne uygun şekilde açılmış bir davası bulunmadığından, bu gayrimenkullerle ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
Fen bilirkişi ...’ın 19.06.2015 tarihli raporunda A1, A2, A3, A6, A7, A15, A17, B1, B6, B8, B10, C, C1, E, E1, D, D1 harfiyle gösterilen ve yine aynı bilirkişinin 09.05.2016 tarihli ek raporunda A4-B harfiyle gösterilen yerlerle ilgili davacının ve birleşen dosya davacısının açmış olduğu davanın usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucu verilen 23.03.2017 tarih ve 79-77 sayı ile;
Komşu parsel tutanak ve dayanakları, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden eksiksiz olarak getirtilip önceki bilirkişiler dışında hâlen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi veya mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılmasının gerektiği, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dosyaya eklenmesinin gerektiği, toplanan deliller değerlendirilerek oluşacak sonuca göre, dava dilekçelerinde kişilerce, çekişmeli taşınmazların kendi adlarına tescili de talep edildiğinden, tahdit içinde kalıp orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenen taşınmazlar yönünden orman tahdidinin iptali ve çekişmeli taşınmazların orman tahdit sınırları dışına çıkarılmasına karar vermekle yetinilerek, tescil talebi yönünden genel mahkemeler görevli olduğundan tescile ilişkin görevsizlik kararı verilmesi gerektiği ayrıca davacı ve birleşen dosya davacısı tarafından dava dilekçelerinde gösterilen ve mahkemece tahdit sınırları dışında kaldığı belirlenen çekişmeli taşınmazlar var ise o takdirde hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili iddialar (davaların) genel mahkemede görüleceğinden, orman kadastro sınırları dışında kalan taşınmazlar yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği,
... Kadastro Mahkemesince 26.04.2021 tarih ve 3-13 sayı ile;
1) Ana dosya ile davacı ..."ın ... ili, Onikişubat ilçesi, ... Mah. Adaca mevkisindeki taşınmaza yönelik açmış olduğu davanın feragat nedeniyle reddine,
2) Birleşen 2018/147 esas sayılı dosya ile davacı ..."ın;
A) ... ili, Onikişubat ilçesi, ... Mah. Adaca, Harmankaya, Kömeçalap ve Tulukçu mevkilerindeki taşınmazlara ilişkin açmış olduğu davanın feragat nedeniyle reddine,
B) ... ili, Onikişubat ilçesi, ... Mah. Gürorman mevkisi için fen bilirkişi ... tarafından hazırlanan 19.06.2015 tarihli fen raporunda A14 ile gösterilen taşınmaza ilişkin açmış olduğu davanın feragat nedeniyle reddine,
C) ... ili, Onikişubat ilçesi, ... Mah. Karataşlık, Kale ve Gürorman mevkilerindeki taşınmazlara ilişkin 16.11.2020 tarihli ... ve ... tarafından düzenlenen Harita-Fen bilirkişi raporunda:
a) Bilirkişi raporlarına göre tapulama harici taşlık alanda kalmaları sebebiyle A1, A2, A3, A4, A5, A6 ve A7/1 ile gösterilen taşınmazlara ilişkin açılan davanın usulden reddi ile Mahkemenin görevsizliğine, ... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli ve yetkili olduğunun tespitine,
b) Bilirkişi raporlarına göre orman sayılan yerlerden olmaları sebebiyle A7/2, A8, A10, B1, C1, C2 ve C3 ile gösterilen taşınmazlara ilişkin açılan davanın esastan reddine,
c) Mahkemenin 06.11.2009 tarihli ve 183-99 sayılı kararı ile aynı yere ilişkin orman kadastrosuna itirazın kesinleşmiş olması sebebiyle 08.01.2021 tarihli harita bilirkişisi ek raporunda Ç2 ile gösterilen ve A9 içinde kalan 2.962,63 metrekarelik taşınmaza ilişkin açılan davanın HMK"nın 114/1-i maddesi uyarınca kesin hüküm nedeniyle usulden reddine,
d) 08.01.2021 tarihli harita bilirkişisi ek raporunda A9 ile gösterilen taşınmaza ilişkin açılan davanın bilirkişi raporlarına göre orman sayılan yerlerden olması sebebiyle esastan reddine,
Karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tutanak tanığı ... 27.08.2013 tarihli keşifte; tutanak içeriğinin doğru ve altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, yapılan kontrollerde suça konu yerin sürülmüş olduğunu tespit ettiklerini, süren kişinin de tarlada olduğunu, şahsa sorduklarında bu yerin babasından kaldığını ve orman olmadığını söylediğini, tarlayı süren kişinin şu anda huzurda bulunan sanık olduğunu, aldığı koordinatları şefine verdiğini, onun da kontrol ettiğini ve orman dediğini, ona göre tutanak tuttuklarını,
Mahalli bilirkişi ... 27.08.2013 tarihli keşifte; kendisine gösterilen yerin Deli ..."nin tapulu malı olduğunu, güneyinde Çavuşların tarlası, kuzeyinde kırıklık olarak tabir edilen yer olduğunu, kırıklığın da Deli ..."ye ait olduğunu, kuzey doğu tarafının Hacıların tarlası olduğunu, batısının da Karabağlar tarlası olduğunu, yolun altından başlayıp yukarıya doğru dere boyunca gittiğini, Seferoğlu tarlasının bu tarlanın doğusunda olduğunu, Evliyazade tarlasının kendilerine ait olduğunu, Deli ..."nin ..."un dedesi olduğunu, ...’nin ise ...’un babası olduğunu, o yerin ise güneyde kaldığını, yaklaşık 1 km ileride bulunan zeytinden öteye taş duvara kadar ... tarlası olarak bilindiğini, orman örtüsü görmediğini, yolun eskiden bulunulan yerden yaklaşık 10 metre suça konu tarlanın içinden geçtiğini, bulunulan yolun yaklaşık 20 sene önce yapıldığını, tarlanın daha ilerisinde çırpıntıların olduğunu, ağaç görmediğini,
Mahalli bilirkişi ... 27.08.2013 tarihli keşifte; tarla hakkında bilgisi olmadığını, ağaç görmediğini, çırpıntı denilen örtüler bulunduğunu,
Tanık Aki Akıllı Mahkemede; sanığın kendisinden olay yerinde bulunan tarlasını sürmesini istediğini, kendisinin de tarlayı sürdüğünü, dava açıldıktan sonra yanlışlıkla ormana girerek ormanlık alanı sürdüğünü öğrendiğini, kendisine herhangi bir sınır gösterilmediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... 27.08.2013 tarihli keşifte; Kadastro Mahkemesinin 2008/146 sayılı dosyasında Karataşlık mevkisinde kaim doğusu Seferoğlu tarlası, batısı Karabağ tarlası, kuzeyi Deli ... tarlası, güneyi Evliyazade tarlası olan ve dava konusu ettiği yeri gösterdiğini, şu anda önünde bulunduğu yerin Deli ... tarlası olduğunu, Deli ... tarlası güneye doğru çalıları takip ederek 200 metre kadar gittiğini, batı doğu tarafında da 400 metre olduğunu, şu anda üzerinde bulundukları yolun sonradan açıldığını, yolun eskiden Deli ... tarlasının yaklaşık 10 metre içerisinden gittiğini, Deli ..."nin babasının dedesi olduğunu, yıllarca burayı babasının kullandığını, daha sonra da tarlayı kardeşlerinin arasında bağ bahçe olarak ve tarla olarak kullandıklarını, tarlanın güneyi de ... tarlası olduğunu, bu tarlayı da ..."ın mirasçılarının kullandığını, burasının orman olmadığını, Mahkemede; davaya konu tutanağın tutulduğu yerde kendisinin tapulu taşınmazı olduğunu, olay tarihinde kendi tarlasını sürdürmek istediğini, ... köyünde oturan ... isimli kişiye para verdiğini, tarlasını sürmesini istediğini, Ali isimli şahsın yanlışlıkla kendi tarlasının dışına çıkarak davaya konu yeri sürdüğünü, kendisinin burayı sahiplenme kastının olmadığını, ayrıca bu yerle ilgili olarak Kadastro Mahkemesinde devam eden dosya bulunduğunu, suçlamayı kabul etmediğini savunmuştur.
Uyuşmazlık konusunun isabetli bir biçimde çözümlenmesi için "işgal ve faydalanma" suçunun unsurlarının incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
Anayasa’nın “Ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı 169. maddesi;
“Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
6831 sayılı Orman Kanunu"nun suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17. maddesinin birinci fıkrası;
“Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.” şeklinde düzenlenmişken,
Suç tarihinden sonra 26.04.2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve karar tarihinde yürürlükte olan 6292 sayılı Kanun"un 13. maddesi ile;
“Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; otlatma planı yapılan alanlarda yıllık otlatma süresi dâhilinde hayvanların planlı otlatılmasını sağlayan, gecelemesini emniyet altına alan ve dağılmalarını engelleyen geçici çevirmeler şeklinde düzenlemeler dışında, her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır...” şeklinde değiştirilmiş,
6831 sayılı Orman Kanunu"nun 17. maddesinin ikinci fıkrası ise;
“Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollariyle elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
5728 sayılı Kanun’la değişik 6831 sayılı Orman Kanunu"nun 93. maddesinin uyuşmazlık konusu ile ilgili ilk üç fıkrası;
“Bu Kanunun 17’nci maddesinde yasak edilen fiilleri işleyenler veya izne bağlı işleri izinsiz yapanlar, 91’inci madde hükümleri saklı kalmak üzere altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
İşgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açmak suretiyle veya yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.
Bu maddede tanımlanan suçların konusunu oluşturan, işlenmesinde kullanılan ve işlenmesiyle elde edilen eşya veya mahsul Türk Ceza Kanununun müsadereye ilişkin hükümlerine göre müsadere edilir. Müsadere olunan mahsuller satılarak bedeli Orman Genel Müdürlüğünce irad kaydolunur. Müsadere olunan tesisler ise Orman Genel Müdürlüğünce aynen muhafaza edilebileceği gibi ihtiyaç görüldüğü takdirde ormancılık veya diğer kamu hizmetlerinde kullanılabilir. Aksi takdirde ilgili orman idaresince, yıkılmak suretiyle karar infaz olunur. İdarenin bu husustaki talebi halinde genel zabıta kuvvetleri idareye yardım etmekle mükelleftir.” şeklinde düzenlenmiştir.
6831 sayılı Kanun"un ikinci faslının "Ormanların Muhafazası" başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 17. maddenin 1. fıkrasına göre; her çeşit bina, ağıl inşası, hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi, orman içinde yerleşilmesi yasaklanmıştır. Aynı Kanun’un 17. maddenin 2. fıkrasında ise; Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamayacağı ve buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulacağı hüküm altına alınmıştır.
Orman hukuku mevzuatı gereğince orman alanlarına her türlü müdahale yasaklanmıştır. Orman örtüsünün tahrip edilmesi veya herhangi bir orman örtüsü tahrip edilmeksizin dahi olsa orman alanlarının farklı amaçlarla kullanımı işgal ve faydalanma suçunu oluşturur.
İşgal ve faydalanma suçunun oluşması için 6831 sayılı Kanun"da yasaklanan eylemlerden birinin gerçekleştirilmesi yeterlidir. Bu sebeple işgal ve faydalanma suçu seçimlik hareketli bir suçtur.
Anılan Kanun ile yasaklanan eylemler;
1- Orman içerisinde her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, önceden mevcut olanların kullanılması,
2- Orman boşluğunun sürülüp, ekilmesi veya evvelce açılmış olan (kendisi veya başkası tarafından açılmış olan) yerlerin kullanılması, işlenilmesi,
3- Orman içine yerleşilmesi (mağaralarda, kaya altlarında, ağaç kovuklarında yerleşmek, uzun süreli çadır kurmak)
4- Orman içinde yol yapılması, kanal açılması veya su isale hattı geçirilmesi, boru döşenmesi, elektrik veya telefon hattı gibi üst hatların geçirilmesi,
5- Orman arazisinin duvar, çit, tel örgü vb. ile çevrilerek sahiplenilmesi,
6- Ormanlık alana devamlılık arz eder şekilde çöp, atık, posa, hafriyat ve benzeri kirletici şeylerin dökülmesi,
7- İzne tabi işlerin izinsiz yapılması,
Şeklinde sayılabilir.
İşgal ve faydalanma suçu temadi eden suçlardandır. Örneğin orman arazisinde herhangi bir yapı inşa edilmiş ise söz konusu yapı, kişiler tarafından kullanılmaya devam edildiği sürece işgal ve faydalanma olgusu devam edecektir. Bu sebeple işgal suçları temadi eden suçlardan olduğu için işgalin tutanakla tespit edildiği tarihte işgale son verilmiş ise suç tarihi tutanak tarihidir. İlk işgalin gerçekleştiği tarihin suç tarihinin belirlenmesi açısından bu anlamda bir önemi bulunmamakta olup önemli olan işgalin tespit edildiği son tarihtir.
İşgal ve faydalanma suçu ancak kasten işlenebilen bir suçtur. Cezalandırmak için genel kasıt yeterlidir. Özel kasıt aranmaz.
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 93. maddesinin ikinci fıkrasında ise işgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açmak suretiyle veya yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi hâlinde 6831 sayılı Kanun"un 93/1. maddesi uyarınca belirlenen temel ceza, aynı Kanun"un 93/2. maddesi uyarınca bir kat artırılacaktır. Cezanın artırılabilmesi için ikinci fıkrada belirtilen üç unsurdan bir veya bir kaçının varlığı yeterlidir. Birden çok sebebin birleşmesi hâlinde her sebep için ayrı artırım yapılamaz. Ceza ancak bir sefer artırılabilir ise de temel ceza belirlenirken bu husus dikkate alınabilecektir.
Maddede belirtilen yeniden tarla açma tabiri, bir başka deyişle tarlanın yeni açılması, orman ağaç ve ağaççıklarının kesilmesi veya diri orman örtüsünün tahrip edilmesi sonucu ormanın işgal edilmesi anlamına gelir. Ancak bu eylemler toprağın verim (üretim) gücünden yararlanmak amacı ile gerçekleştirilmelidir. Toprağın verim (üretim) gücünden yararlanmak amacını taşımayan başka türlü yararlanmaları amaçlayan eylemler ise Kanun’un 93. maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalır.
Yeniden tarla açmak suretiyle işgal ve faydalanma suçunda aranan toprağın verim gücünden yararlanmak amacıyla ağaç kesilmesi veya örtü tahribi koşulları suçun yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi durumunda aranmamaktadır.
Maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun konusunu oluşturan, işlenmesinde kullanılan ve suçun işlenmesiyle elde edilen eşya veya mahsul Türk Ceza Kanunu’nun müsadereye ilişkin hükümlerine göre müsadere edileceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan, ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
... ili, ... köyü, Taşlık Yücesi mevkisi, 32 numaralı bölmede orman muhafaza memurlarınca yapılan kontrolde 1.411 metrekarelik ormanlık alanın sanık tarafından sürüldüğü tespit edilerek tanzim edilen 06.12.2011 tarihli suç tutanağı doğrultusunda sanık hakkında kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işgal ve faydalanma suçunu işlediğinden bahisle kamu davası açıldığı anlaşılan olayda;
Sanığın savunmalarında suça konu yerin kendisinin tapulu taşınmazı olduğunu, ... Kadastro Mahkemesinin 2008/146 esas sayılı dosyasında dava ettiği ve Karataşlık mevkisinde bulunan, doğusu Seferoğlu tarlası, batısı Karabağ tarlası, kuzeyi Deli ... tarlası, güneyi Evliyazade tarlası olan bu yerin orman olmadığını beyan etmesi,
28.05.2012 tarihli fen bilirkişisi raporunda suça konu yerin Kalekaya Devlet Ormanı olarak gösterilen alanda kaldığının, 31.05.2012 tarihli orman bilirkişisi raporunda ise suça konu yerin devlet ormanı içerisinde kaldığının ancak bu yerin ... 2008/146 esas numaralı dosyada görülen dava konusu alan içerisinde kalıp kalmadığının belirlenmesi gerektiğinin, bu alan içerisinde kalıyorsa bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğinin, bunun üzerine orman ve fen bilirkişisinden alınan ek raporlarda suça konu yerin 2008/146 esas sayılı dava dosyasındaki yer ile aynı yer olup olmadığının belirlenmesi için anılan dosyada keşif yapılarak dava konusu alanın sayısal koordinatlarının belirlenmesi gerektiğinin belirtilmesi,
Yerel Mahkemece 27.08.2013 tarihinde yeniden yapılan keşif üzerine düzenlenen 17.09.2013 tarihli fen bilirkişisi raporunda suça konu yerin "A1" ile belirtilen 1.097 metrekarelik kısmının Mart 1946 tarihli tapu kaydı sınırları içerisinde, "A2" ile belirtilen 1.147 metrekarelik kısmının ise Mart 1946 tarihli tapu kaydı sınırları dışında Deli ... tarlası içerisinde kaldığının, Kadastro Mahkemesinin 2007/183 esas sayılı dosyasında karara bağlanan alan ile suça konu yerin farklı yerler olduğunun belirtilmesi, 08.10.2013 tarihli orman bilirkişi raporunda ise suça konu yerin orman sınırları dışında kaldığının, ilk raporda sehven hata yapıldığının, suça konu alanın Kadastro Mahkemesinin 2007/183 esas sayılı dava dosyasına konu alan dışında kaldığının, Kadastro Mahkemesinin 2008/146 esas sayılı dava dosyasına dayanak olarak gösterilen Mart 1946 tarihli tapu kaydına göre "A1" ile belirtilen 1.097 metrekarelik kısmının Mart 1946 tarihli tapu kaydı sınırları içerisinde, "A2" ile belirtilen 1.147 metrekarelik kısmının ise Mart 1946 tarihli tapu kaydı sınırları dışında Deli ... tarlası içerisinde kaldığının, suça konu alanın orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirtilmesi,
Yerel Mahkemece ... Kadastro Mahkemesinin 2008/146 esas sayılı dosyasının incelenerek suretinin dosya arasına alındığında, henüz bu dosya üzerinden keşif yapılmadığı gibi dosyanın karara da çıkmadığının anlaşılması,
... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince 23.03.2017 tarih ve 79-77 sayı ile; ... Kadastro Mahkemesinin 02.12.2016 tarihli ve 146-51 sayılı kararının eksik araştırmayla hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulması üzerine ... Kadastro Mahkemesince 26.04.2021 tarih ve 3-13 sayı ile; davaya konu bazı mevkiler için feragat nedeniyle davanın reddedildiği, Karataşlık mevkisinin de içinde bulunduğu mevkiler için ise bilirkişi raporlarına göre tapulama harici taşlık alanda kalmaları sebebiyle A1, A2, A3, A4, A5, A6 ve A7/1 ile gösterilen taşınmazlara ilişkin açılan davanın usulden reddi ile Mahkemenin görevsizliğine, bilirkişi raporlarına göre orman sayılan yerlerden olmaları sebebiyle A7/2, A8, A10, B1, C1, C2 ve C3 ile gösterilen taşınmazlara ilişkin açılan davanın esastan reddine, Mahkemenin 06.11.2009 tarihli ve 183-99 sayılı kararı ile aynı yere ilişkin orman kadastrosuna itirazın kesinleşmiş olması sebebiyle 08.01.2021 tarihli harita bilirkişisi ek raporunda Ç2 ile gösterilen ve A9 içinde kalan 2.962,63 metrekarelik taşınmaza ilişkin açılan davanın HMK"nın 114/1-i maddesi uyarınca kesin hüküm nedeniyle usulden reddine, 08.01.2021 tarihli harita bilirkişisi ek raporunda A9 ile gösterilen taşınmaza ilişkin açılan davanın bilirkişi raporlarına göre orman sayılan yerlerden olması sebebiyle esastan reddine karar verildiğinin anlaşılması karşısında;
Suça konu yerde yapılan keşif sonucunda alınan 28.05.2012 ve 17.09.2013 tarihli fen bilirkişisi raporları ile 31.05.2012 ve 08.10.2013 tarihli orman bilirkişisi raporlarının çelişkili görüşler içermesi, 08.10.2013 tarihli orman bilirkişi raporunda suça konu yerin orman sayılan yerlerden olmadığının belirtilmesi, Yerel Mahkemece suça konu yerle aynı yer olduğu kabul edilerek hükme esas alınan ... Kadastro Mahkemesinin 02.11.2010 tarihinde kesinleşen 06.11.2009 tarihli ve 183-99 sayılı kararına konu alanın suça konu alandan ayrı yerde bulunduğunun 17.09.2013 tarihli fen ve 08.10.2013 tarihli orman bilirkişisi raporları ile tespit edilmesi, ... Kadastro Mahkemesinin 26.04.2021 tarihli ve 3-13 sayılı kararına konu dava dosyasının aynı Mahkemenin 2007/183 esas sayılı dosyasında dava edilen yerler dışında başka alanları da konu edinmesi sebebiyle bahse konu alanlar için mükerrer dava olmaması, ... Kadastro Mahkemesinin 26.04.2021 tarihli ve 3-13 sayılı kararında harflendirilerek gösterilen taşınmazların suça konu yeri kapsayıp kapsamadığının dosya arasına alınan suret dosyadan anlaşılmaması hususları bir bütün hâlinde incelendiğinde;
... Kadastro Mahkemesinin 26.04.2021 tarihli ve 3-13 sayılı kararına konu dosyanın bu dosya arasına alınarak suça konu yerin bu davaya konu edilen yer içerisinde kalıp kalmadığının araştırılması, dava konusu yer içerisinde kaldığının tespiti hâlinde gerekiyorsa neticesinin beklenmesi, aynı Mahkemenin 06.11.2009 tarihli ve 183-99 sayılı kararına konu alanın önceki bilirkişi raporlarında olduğu gibi suça konu alandan ayrı yerde bulunup bulunmadığının yeniden belirlenmesi, bilirkişi raporlarında "A1" ve "A2" olarak gösterilen suça konu yerin tamamının hukuki durumunun tespit edilmesi, tutanak tarihinde orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dahilinde kalıp kalmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde net olarak tespiti amacıyla Kadastro Mahkemesinde görülen anılan dosya ile birlikte değerlendirme yapılmak üzere, mevcut bilirkişi raporlarındaki çelişkiler giderilerek suça konu taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları, amenajman planı, kadastro tutanakları ve varsa tapu kayıtları ilgili yerlerden eksiksiz olarak getirtilip önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi veya mühendisi, bir ziraat mühendisi, bir fen bilirkişisi ve suça konu yeri bilen mahalli kişilerle birlikte yeniden keşif yapılarak, suça konu yerin vasıfları kesin olarak tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun ve özellikle kastının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırmayla hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün, eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 17.05.2017 tarihli ve 9925-4606 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.10.2013 tarihli ve 615-781 sayılı hükmünün, sanığa atılı işgal ve faydalanma suçu bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 10.06.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.