Hukuk Genel Kurulu 2016/2726 E. , 2017/1445 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.11.2014 gün ve 2013/231 E., 2014/709 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalılar ... vekili ve davalı ...Yapı San. ve Temz. Hiz. Tic. AŞ. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 20.10.2015 gün ve 2015/4851 E., 2015/18812 K. sayılı kararı ile,
“…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere göre davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; 08.06.2010 tarihindeki iş kazasında yaşamını yitiren sigortalının eş ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eş için; 38.520,64TL maddi-100.000,00TL manevi, davacı çocuk H.Nur için; 396,80TL maddi-70.000,00TL manevi, diğer davacı çocuklar için ise 70.000,00"erTL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
18.11.2014 tarihli kararda sair yönlerden bir yanlışlık bulunmamakla birlikte davacılar lehine hükmolunan manevi tazminat miktarlarının takdirinde hata yapıldığı anlaşılmaktadır.
818 sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.
Bu açıklamalar sonrasında somut olayda, tarafların sosyal ekonomik halleri ile kaza tarihi göz önüne alındığında davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarları ayrı ayrı fazladır.
O halde, davalıların bunu amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. "
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili 08.06.2010 tarihinde şiddetli yağmurun etkisi ile taşan dere yatağında bulunan köprünün üstünde yer alan korkulukların düzeltilmesi amacıyla aralarında ...’in de bulunduğu bir kısım işçilerin verilen talimat doğrultusunda çalışmaya başladıklarını, çalışma sırasında ...’in bilinmeyen bir sebeple şiddetle akan dereye kafa üstü düştüğünü, ...’e akıntı nedeniyle ulaşılamadığını, olay tarihinden itibaren geçen 6 ay süresince ...’in bedeninin halen bulunamadığını, yapılan başvuru üzerine nüfusa ölüm kaydı düşüldüğünü, müvekkili ...’in ...’in eşi, diğer müvekkillerinin ise ..."in çocukları olduğunu, müvekkillerinin ...’in ölümü nedeniyle büyük elem, acı ve ızdırap duyduklarını, baba ve eş desteğinden yoksun olarak günün ekonomisinin zor şartlarında ortada kaldıklarını, öte yandan meydana gelen olaya bağlı olarak müvekkillerinden ...’in 16/06/2010 tarihinden beri Çocuk Hematoloji bölümünde idiyopatik trombositopenik purpura tanısı (kan hastalığı) ile izlendiğini, bu nedenle ailenin acı ve üzüntüsünün daha da arttığını ileri sürerek fazlaya ve manevi tazminata ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile her bir davacı için 500 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili daha sonra vermiş olduğu ıslah dilekçesi ile ... yönünden maddi tazminat talebinin 39.423,27 TL ye çıkartılmasına, ... için 200.000,00 TL, ... için 150.000,00 TL, Burcu Macit için 150.000,00 TL, ... için 150.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili davacıların murisi ...’in diğer davalı Altaş şirketinin işçisi olduğunu, Belediye çalışanı olmadığını, bu nedenle Belediyeye husumet yöneltilemeyeceğini, öte yandan Belediyenin temizlik ve çöp toplama işlerini ... şirketine ihale ettiğini, işin tamamını taşeron olarak diğer davalıya ihale ettiğinden asıl işveren olarak da kabul edilemeyeceğini, kaldı ki Altaş şirketi ile yapılan hizmet alım sözleşmesine göre de sorumluluğun diğer davalıya ait olduğunu, ıslah talebi yönünden ise başlangıçta talep edilmeyen manevi tazminatın ıslah ile talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... Yapı San. ve Tem. Hiz. Tic. AŞ vekili kazanın meydana gelmesinde sorumlunun derenin ıslahını yapmakla görevli olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSKİ olduğunu, köprüyü emniyet şeridine alma eyleminin Ataşehir Belediyesi ile yapılan hizmet alım sözleşmesi kapsamında yerine getirilmesi gereken işlerden olmadığını, müvekkil şirketin işin ve iş yerinin niteliği gereği alınması gerekli her türlü önlemi aldığını, dikkat ve özen yükümlülüğe uygun davrandığını, kaldı ki derenin taşması sonucu işçinin kaybolmasının öngörülebilir bir sonuç olmadığını, ıslah talebi yönünden ise manevi tazminat tutarının oldukça fahiş olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkemece iş kazasının meydana gelmesinde işveren Altaş şirketinin %40, davalı ... Başkanlığının asıl işveren sıfatıyla %30, derenin ıslahından sorumlu olan ihbar olunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının ise %30 oranında kusurlu olduğu, kazalı işçinin herhangi bir kusurunun bulunmadığı, maddi tazminatın hesap bilirkişi raporuna göre tespit edildiği, manevi tazminat yönünden ise olayın 08.06.2010 tarihinde meydana gelmesine rağmen, ..."in cesedine hâlâ ulaşılamaması, davacı ..."in rahatsızlığı, İstanbul şartlarında paranın satın alma gücü, olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklanması ve ağırlığı, hemen hemen her gün ölümlü iş kazasının meydana geldiği ülkemizde, tazminatın tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerekliliği, davacı ..."nün yaşı ve tüm davacıların duydukları elem ve ızdırabın göz önüne alınması gerektiği gerekçesiyle, maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı ... için 100.000,00 TL, davacı ... için 70.000,00 TL, davacı ... Macit için 70.000,00 TL, davacı ... için 70.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalılar ... vekili ile davalı ...Yapı San. ve Temz. Hiz. Tic. AŞ. vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece müteveffanın ve davacıların ekonomik durumu ile davalıların ekonomik durumları kıyaslandığında, takdir edilen manevi tazminat miktarları bakımından, paranın satın alma gücü, İstanbul"un ortalama bir semtinde bulunan ortalama bir daire fiyatı da dikkate alındığında, davacıları zenginleştirecek, davalıları da maddi açıdan zor duruma düşürecek miktar olmadığı, kazanın 08.06.2010 yılında meydana gelmesine rağmen, hâlen müteveffanın bedenine ulaşılamadığı, olayın meydana geliş tarzı ve vahameti, özel günlerde ziyaret edilecek ailenin babasının içinde bulunduğu bir mezarın dahi olmadığı belirtilerek ve önceki karardaki gerekçelerde tekrarlanmak suretiyle direnme karar verilmiştir.
Direnme kararını davalılar ... vekili ile ...Yapı San. ve Temz. Hiz. Tic. AŞ. vekili temyize getirmektedir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık somut olay bakımından iş kazası nedeniyle davacılar yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Manevi tazminat isteminin temelinde, davalının haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, kusur, fiil ile zarar arasında illiyet bağı ve fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.
Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yine Borçlar Kanunu’nun 47. (TBK 56) maddesi hükmüne göre; hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O hâlde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkân nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, Medeni Kanunun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355; 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 ve 19.06.2013 gün 2013/21-20-868 sayılı kararları).
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, 08.06.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle sigortalı ...’in vefat ettiği, olayın meydana gelmesinde kazalı sigortalının herhangi bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, direnme kararında açıklanan nedenlere, tarafların kusur durumu ve davacıların uğradığı zarar ile olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında yerel mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarı yerindedir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, somut olay itibariyle manevi tazminat miktarının fazla olduğu, bu yönüyle direnme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Buna göre yukarıda belirtilen ilkeler ve maddi olgular dikkate alınarak takdir edilen manevi tazminat miktarına ilişkin yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç: Davalılar ... vekili ve davalı ... Yapı San. ve Temz. Hiz. Tic. AŞ. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (17.875,92 TL.) harcın davalılar ... Yapı San. ve Temizlik Hizmetleri Ticaret A.Ş. ve Ataşehir Belediye Başkanlığından alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.11.2017 gününde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.
...