Yanlar arasında görülen ecrimisil, alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen reddine, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, ecrimisil ve alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davalılardan K."ın yurtdışında yaşaması ve taşınmazlardan gelir elde ettiğinin ispatlanamaması nedeniyle K."a karşı açılan davanın reddine, H.ye karşı açılan davanın kabulüyle taşınmazların ecrimisil getirisi olarak 5.000,00 TL"nin dava, 9.320,12 TL"nin ıslah tarihinden işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline, bankalarda bulunan paralara ilişkin talebin ise zamanaşımına uğraması nedeniyle reddine dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince; “...Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, ancak davalı H."nin ecrimisilden sorumlu tutulabilmesi için öncelikle hiçbir akdi ve hukuki dayanağı olmadan kötüniyetli olarak paydaşı olunan taşınmazları kullanması ya da kullandırmasının gerektiği, ecrimisil talebinde bulunan davacının ise; öncelikle davalının kullanımını kanıtlaması gerektiği, davalının taşınmazlara ilişkin vergileri ödemiş olmasının taşınmazları kullandığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, ne var ki 1030 ada 98 parselde tapuya kayıtlı bağımsız bölümün davalı anne tarafından kullanıldığına ilişkin beyanının ecrimisil hükmetmeye yeterli olduğu, dava konusu dükkanların 2007 yılına ilişkin kira sözleşmelerinin dosyaya sunulduğu, bu tarihten önce davalı tarafından dükkanların kiraya verilmek suretiyle kullanıldığı ve intifadan men koşulu ile ilgili olarak; davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğu gözetilerek davalı tarafa yemin teklif etme hakları olduğu da hatırlatılarak, sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken bu yönden de eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı ” hususlarına değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak davalı K. hakkında daha önceden verilen kararın kesinleşmesi sebebi ile yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı H.yönünden ise ecrimisil isteğinin kısmen kabulü ile toplam 1.200.-TL ecrimisilin davalı H."den tahsiline karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; mahkemelerce verilen kararların 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/2. maddesinde (1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388. maddesi) belirtildiği üzere, her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunması zorunludur.
Hemen belirtmek gerekir ki; hüküm fıkrası hükmün esasıdır. Hüküm fıkrasında neye hükmedildiği açıkça gösterilmelidir. Hüküm fıkrasında verilen karar ile iki tarafa yükletilen ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddütü gerektirmeyecek şekilde gayet açık olarak yazılmalıdır. Diğer bir söyleyişle hüküm açık olmalı ve taraflara hüküm ile yükletilen hak ve borçlar tereddüte yer bırakmayacak şekilde hüküm fıkrasında belirtilmelidir.
Öte yandan, bozma ilamına uyulmakla, hüküm yararına bozulan taraf bakımından usulü kazanılmış hak doğacağı kuşkusuzdur. Bu durumda mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve karar vermekle yükümlüdür.
Somut olayda, açıklanan hükümlere uygun bir karar oluşturulduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; 1.200.-TL ecrimisilin davalı H."den tahsiline karar verilmiş ise de, çekişmeye konu yapılan taşınmazlardan hangisi için ve hangi tarihler arası için ecrimisile hükmedildiği hüküm yerinde gösterilmiş değildir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular doğrultusunda denetime imkan verecek ve infazı kabil olacak şekilde karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.