22. Hukuk Dairesi 2016/22350 E. , 2016/21095 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem, ihbar tazminatı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davacı avukatı tarafından duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.06.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat .... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi ve eksikliğin giderilmesi için mahkemesine geri çevrilerek, eksiklik giderildikten sonra dosya yeniden Dairemize gelmekle, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, davacının iş sözleşmesi, 19.11.2013 tarihi itibariyle, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermiştir. Dosyaya sunulan banka kaydından, davacıya 22.11.2013 tarihinde “ekim 2013 maaş (zorunlu) ödemesi” açıklamasıyla 15.335,25 TL’nin ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili, 16.02.2015 havale tarihli dilekçesinde, bankaya yapılan ödemenin içerisinden, ekim 2013 ve kasım 2013 aylarına ait ücret alacağının (asgari geçim indirimi dahil) düşüldükten sonra, kalan bakiyenin kıdem tazminatı ödemesi sayılarak, kıdem tazminatından mahsup edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
Diğer taraftan, dosya içeriğinde mevcut 19.11.2013 tarih ve 5903 sıra numaralı tediye makbuzunda 1.568,03 TL “kıdem tazminatı bakiyesi” ödemesi; 19.11.2013 tarih ve 5902 sıra numaralı tediye makbuzunda 2.749,92 TL “ihbar tazminatı” ödemesi yapıldığı yazılıdır. Anılan tediye makbuzları işçi imzalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinin ikinci fıkrasında, “İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.” hükmü; aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise, “Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.” hükmü düzenlenmiştir. Tartışmaya konu tediye makbuzlarında, ibraya yönelik herhangi bir ifade yoktur. Dolayısıyla, bu makbuzların geçerlilikleri 6098 sayılı Kanun’un 420. maddesinde düzenlenen şartlara tabi değildir. Makbuzlar üzerinde yazılı tutarların ödendiğinin kanıtıdır.
Anılan sebeplerle, bankaya yapılan 22.11.2013 tarihli ödemeden, ekim 2013 ve kasım 2013 aylarına ait ücret miktarları (asgari geçim indirimi dahil) düşüldükten sonra kalan tutar ile yukarıda bahsi geçen tediye makbuzlarındaki ödeme tutarları birlikte nazara alınarak, bakiye kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının miktarları yeniden değerlendirilmelidir.
3-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, giydirilmiş ücretin tespit edilmesinde, işyerinde yapılan ve süreklilik gösteren prim ödemelerinin katkısı, taleple bağlı kalındığı belirtilerek, aylık 117,00 TL kabul edilmiştir. Davacı vekili, rapora itirazında, aylık prim ödemesine ilişkin dava dilekçesinde bir miktarın belirtilmediğini, dolayısıyla dosyaya sunulmuş ücret bordrolarının esas alınarak prim ödemelerinin giydirilmiş ücrete katkısının belirlenmesi gerektiğini ifade etmiştir. Dava dilekçesinin, açıklamalar kısmının üçüncü bendinde, kullanılan noktalama işaretleriyle birlikte “ve” bağlacına yer verildiği nazara alındığında, “117,00 TL” ifadesinin, prim ödemelerini belirtmek için yazılmadığı sonuca ulaşılmaktadır. Bu halde, ücret bordrolarına göre, son bir yıllık dönemdeki prim ödemesi miktarlarının ortalaması esas alınarak, prim ödemesinin giydirilmiş ücrete katkısı belirlenmelidir. Neticeye göre de, kıdem ve ihbar tazminatı alacakları yeniden hesaplanmalıdır.
4-Mahkemece, hafta tatili günü çalışmasının kanıtlanmadığı gerekçesiyle, hafta tatili ücreti talebi reddedilmiştir. Dinlenen her iki taraf tanıkları da, işyerinde haftanın bir günü hafta tatili kullandırıldığını ifade etmiştir. Hal böyle olmakla birlikte, davacı tarafça, dosyaya, “duyuru” başlıklı, bir kısmı imzalı belgeler sunulmuş olup, bu belgelerde pazar günü çalışacak personel listesine yer verildiği ve davacının isminin de belgelerde yer aldığı görülmektedir. Mahkemece, söz konusu belgelerin değerlendirilmemesi hatalı olmuştur. Bu halde, tanıklara bu belgeler gösterilerek, hafta tatilinin hangi gün kullandırıldığı, pazar günü çalışanların haftanın diğer günlerinin birinde tatil yapıp yapmadığı hususunda tanıkların bilgi ve görgülerinin sorulmasıyla, belgelerin bir değerlendirmeye tabi tutulması yerinde olacaktır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.