Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7445
Karar No: 2021/5489

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/7445 Esas 2021/5489 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2021/7445 E.  ,  2021/5489 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Davacı asıl davada, adına kayıtlı taşınmazların tapu dairesinden tespiti amacıyla dava dışı kızının arkadaşı olan davalı ...’u 13.09.2013 tarihinde vekil tayin ettiğini, ancak davalının hile ile satış yetkisi de içeren geniş yetkili vekaletname aldığını, 1935 doğumlu olup vekaletnameyi okumadan imzaladığını, maliki olduğu dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın vekaletname tarihinden üç gün sonra 16.09.2013 tarihinde davalı vekil tarafından davalı ...’ya 246.000,00 TL bedel gösterilmek suretiyle satış yoluyla devredildiğini, taşınmazın gerçek değerinin çok yüksek olduğunu, kendisine herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, satıştan sonra da bir süre kiraların kendisine ödendiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ederek kendisini zararlandırdıklarını ileri sürerek, dava konusu ... ada ... parsel taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmazsa fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 246.000,00 TL tazminatın faiziyle birlikte davalı vekil ...’dan tahsilini istemiş; davacı vekili aşamalarda, davacının yaşlı olup işitme ve görme sorunları bulunduğunu, ruhsal sıkıntılar yaşadığını ileri sürerek, vekaletname tarihi itibariyle hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda rapor alınmasını istemiş; davacı birleştirilen davada, kendisine miras kalan bir kısım taşınmazlar için mirasçılık belgesi alınması, intikal yaptırılması gibi hususlarda davalı ...’a vekaletname verdiğini, satış isteği bulunmadığını, ancak hile ile alınan vekaletnamenin kötüye kullanıldığını, davalıların birlikte hareket ettiklerini ileri sürerek, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmazsa fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla taşınmazın gerçek değeri olan 800.000 TL’nin faiziyle birlikte her iki davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davalı ..., davacının dava dışı doktor kızı ... ile arkadaş olduklarını, dava konusu taşınmazın satışı konusunda yardımcı olduğunu, emlakçı aracılığı ile taşınmazın davalı ...’ye satıldığını, vekaletnamedeki yetkisine dayanarak satış işlemini gerçekleştirdiğini, 246.000,00 TL satış bedelinin davacının dava dışı kızı ...in banka hesabına yatırıldığını, ayrıca davalı ...’nin 2014 yılı Mart ayına kadar kira almayacağını sözleşmeyle kabul ettiğini, evin değerinin daha fazla olduğu gerekçesiyle taşınmazın geri alınmaya çalışıldığını belirterek, davanın reddini savunmuş; aşamalarda, intikal işlemleri yaptıracağını söyleyerek davacıdan satış yetkisi de içeren vekaletname aldığını, taşınmazı satacağından davacının haberi olmadığını, vekaletnamenin hangi şartlarda alındığını davalı ...’nin de başından beri bildiğini, satıştan birkaç gün sonra davalı ...’nin resmi senette gösterilen satış bedelini davacının kızının hesabına yatırması konusunda anlaştıklarını, davalı ...’nin yalnızca 246.000,00 TL ödediğini, emlakçıda düzenlenen sözleşmenin satıştan birkaç gün sonra belge olsun diye düzenlendiğini, hesaba yatan parayı dava dışı ...’den aldığını belirterek, davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
    Davalı ..., emekli öğretmen olup, taşınmazı emlakçı aracılığı ile ve sözleşme yapılmak suretiyle 535.000,00 TL bedelle satın aldığını, satış bedelinin 246.000,00 TL’sinin davacının dava dışı kızının hesabına yatırıldığını, kalanın ise makbuz karşılığı davalı vekile elden ödendiğini, sözleşmede yazılı süreler dahilinde kiracıyı arayıp ihtarname gönderdiğini, taşınmazı iyiniyetle iktisap ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesince, vekaletname tarihinde hukuki işlem ehliyetini haiz olduğu anlaşılan davacıdan hile ile alınan vekaletnamenin kötüye kullanıldığı, davalı ...’nin de iyiniyetli olmadığı, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ederek davacıyı zararlandırdıkları gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen kararın davalı ... tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun feriler yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak asıl ve birleştirilen davanın kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.
    Karar, davalı ... tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29/06/2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı ... vekili vd. gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacı ..."nın yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 35.677,81 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ..."dan alınmasına, 13/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.
    -KARŞI OY-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı tapu iptal tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince başvuru esastan reddedilmiştir.
    Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu"nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanunu"nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu"nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü
    daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekil eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; tüm dosya kapsamından davacının, kızının erkek arkadaşı olan ...’ı vekil tayin ettiği, gerek ...’ın, gerekse emlakçıların vasıtasıyla davalı ...’nin taşınmazı satın aldığı, her ne kadar taşınmazın bedeli bir miktar düşük ise de yaklaşık 6 ay boyunca kiranın alınmayacağının kararlaştırıldığı, bu nedenle davalı tarafından kiraların bir müddet alınmadığı anlaşıldığı gibi, davalı ... önceki savunmalarında, davacının doktor olan kızı ile arkadaş olduklarını, evin satımı hususunda davacıya yardımcı olduğunu, bedelin davacının kızı hesabına yatırıldığını savunurken aşamalarda savunmasını değiştirerek davacının aleyhine beyanlarda bulunmuştur. Hal böyle olunca somut olayda kötü niyetli olan davalı olmayıp, davacının kızıyla birlikte hareket eden vekildir. Vekilin, kız arkadaşının annesi olan vekil eden ile işbirliği içerisinde olması hayatın olağan akışına daha uygun düşmektedir. Vekil ile davalının işbirliği içinde olduğunun ispatına yeterli delil bulunmamaktadır.
    Açıkladığımız nedenlerle, davalının kötü niyeti usulünce ispat edilemediğinden tapu iptal ve tescil isteğinin reddi ile , vekilin davayı kabulü nedeniyle vekil aleyhine açılan taşınmaz bedelinin tahsili talebinin kabulüne karar verilmesi gerekçesiyle kararın bozulması gerekirken farklı gerekçeyle davanın kabulü yönündeki kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi