17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/5449 Karar No: 2015/9348 Karar Tarihi: 30.06.2015
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/5449 Esas 2015/9348 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2015/5449 E. , 2015/9348 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmaz üzerindeki işyeri hissesini ..."e devrettiğinden bu tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., dava konusu taşınmazı gerçek bedelini ödeyerek ve bankadan kredi çekerek aldığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece, borçlunun mal kaçırma amacı ile hareket ettiği ancak davalı ..."in kötü niyeti ispatlanmadığından bahisle ... yönünden davanın reddine davalı borçlu ... yönünden davanın kabulü ile ... dosya borcu 130.763,47 TL nin ..."den alınıp davacıya verilmesine karar vermiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1.... ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu nedenle, davaya konu işlemin geçersiz olduğuna karar verildiği takdirde, alacaklıya takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak o mal üzerinden satış yetkisi verilir, alacaklı malı sattırarak satış bedeli üzerinden alacağını tahsil eder ve bakiye kalırsa üçüncü kişiye iade edilir. Aksi durumda ise sadece davanın reddine karar verilir. Somut olayda, davalı borçlu ..."in mal kaçırma amacı ile hareket ettiği kabul edilerek, ... dosyasındaki borcun tahsili ile davacıya verilmesi şeklindeki hükmün tasarrufun iptali davalarının mantığına uygun olmayıp, hukuki dayanağı da bulunmadığı gibi zaten aciz hali sabit olan borçlunun böyle bir borcu ödeme imkanı olmadığından infaz kabiliyeti de yoktur. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan borçlu hakkındaki davanın kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 2.İİK"nin 280./3 fıkrasına göre ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir ve satın alan yahut bir kısmını iktisap ile bereber işyerini sonradan işgal eden şahıs borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiği kabul olunur. Somut olayda, dava konusu taşınmaz üzerinde borçlunun da hissedarı olduğu ve birlikte işletilen lokanta işyeri olduğu sabittir. Bu durumda, işyerini devir alan davalı ..."in İİK"nin 280/3 fıkrası gereğince borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiğinin kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değrelendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi de hatalı olmuştur. SONUÇ:Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.