20. Hukuk Dairesi 2012/11202 E. , 2013/2565 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği.... Köyü .... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile 05/07/2006 tarihli krokide gösterilen 21656,44 m2 taşınmazın ... adına tapuya tesciline, karar verilmiş, hüküm Hazine vekili ile Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiş, mahkeme hükmü Dairemizce bozulmuştur.
Dairenin 09/10/2007 gün ve 2007/12939 E. - 12092 K. sayılı bozma ilâmında özet olarak; ["Mahkemece, 05/07/2006 tarihli krokide gösterilen 21656,44 m2 taşınmaz hakkında, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın genel arazi kadastrosunda tespit harici bırakıldığı belirtilmiş ise de, arazi kadastrosuna ilişkin kadastro paftasının orijinalinden alınmış örneği dosyaya getirtilerek konumu gösterilmediği için ne gibi işleme tabi tutulduğu tam olarak anlaşılamamaktadır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu köyde yapılan genel arazi kadastrosunda, taşınmazın hangi nitelik ile tescil harici bırakılarak kadastral paftaya işlendiği hususunun belirlenmemesi doğru olmadığı,
Ayrıca, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda, orman kadastro çalışmasında, davacı adına tescil edilen taşınmazın orman sınırı dışında kaldığı belirtilmiş ise de,dosyada yer alan tüm Rapor ve ekli krokilerde çekişmeli taşınmazın dairenin yerleşik uygulamasın çerçevesinde, tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmadığı; bilirkişilere tahdit hattı ve kadastro paftası ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmediği,dava konusu yerin zilyetliğin başlangıcı olduğu ileri sürülen tarih itibarıyla, aktüel durumunun belirlenmesi yönünden, 1980’li yıllara ilişkin memleket haritasının getirtilerek , çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterilmediği nedeniyle, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olmadığı, ayrıca; 6831 sayılı Kanunun 17/1 - 2. maddesi uyarınca çekişmeli taşınmazın komşu taşınmazlarla birlikte bir bütün olarak orman içi açıklığı konumunda olup olmadığının araştırılması,
Bundan ayrı; çekişmeli taşınmazın gerek arazi kadastro paftasında, gerekse orman kadastro haritasında ve öncesinde orman sayılmayan yerlerden olduğu saptandığı taktirde, bu kez, orman olmadığı saptanan taşınmaz hakkında zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Öncelikle, 1980’li yıllardan sonraki aktüel durumunu gösteren memleket
haritası ve hava fotoğraflarında çekişmeli yerlerin henüz hiç işlenmemiş durumda olduğu saptandığı takdirde, henüz zilyetlik olgusunun başlamadığı, dolayısıyla zilyetlikle kazanma süresinin dolmadığı düşünülerek, yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması"] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu Kurşunlu Köyü fen bilirkişi krokisinde sarı renkte tarım alanı olarak gösterilen 15684,31 m2"lik taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1744 sayılı Kanuna göre 30/09/1974 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 07/04/1989 tarihinde yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosuna, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 11/03/2013
gününde oy birliği ile karar verildi.