Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1620
Karar No: 2021/5484

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/1620 Esas 2021/5484 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2021/1620 E.  ,  2021/5484 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak vekalet ücretinin düzeltilmesi suretiyle davanın kabulü yönünde yeniden kurulan hüküm, davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın 1/5 oranında paydaşı iken, payının satışı konusunda ... Noterliğinin 06.10.2011 tarih ... yevmiye no’lu vekaletnamesi ile dava dışı ...’ı vekil tayin ettiğini, ancak yaşanan olumsuzluklar nedeniyle 10.01.2012 tarihli azilname ile vekillikten azlettiğini, 11.01.2012 tarihinde azilnameyi Tapu Müdürlüğüne teslim ettiğini, tapu memurunun sağ üst köşeye teslim tarihini ve saatini yazdığını, ancak azilnameye rağmen 11.01.2012 tarihinde satışın yapıldığını, azilnamenin azil defterinin S harfi sayfasına değil de Ş harfi sayfasına işlendiğini, bilgisayar ortamına da azilnamenin aktarılmadığını, satış nedeniyle herhangi bir bedel almadığını, Hazine aleyhine zararın tazmini için ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/294 Esas sayılı dosyası üzerinden açtığı davanın kabul edildiğini, ancak temyiz incelemesinde bozulduğunu ileri sürerek dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın 1/5 payının tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Davalı, hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, birikimleriyle yatırım amaçlı olarak taşınmazı satın aldığını, bütün hissedarların vekalet verdiklerini, satış esnasında satış bedelini ödediğini, vekilin azline ilişkin bir kayıt bulunmadığını, tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olduğunu, davanın kabulü halinde çekişmeli payın değerinin saptanarak mahkeme veznesine depo ettirilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesince, azilname ile geçerliğini yitiren vekaletnameye istinaden yapılan satış nedeniyle yolsuz tescil oluştuğu, ilk el davalının iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak vekalet ücretinin düzeltilmesi suretiyle davanın kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının ... Noterliğinin 06.10.2011 tarihli ... yevmiye numaralı vekaletnamesi ile taşınmaz satışı konusunda dava dışı ...’ı vekil tayin ettiği, bilahare 10.01.2012 tarihli azilname ile de vekili azlettiği, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın 1/5 payı davacı adına kayıtlı iken, anılan vekaletnameye istinaden dava dışı vekil tarafından 11.01.2012 tarihinde satış yoluyla davalıya temlik edildiği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda; davacı, dava dışı vekilini satış tarihinden önce azlettiğini ve bu azilnameyi satış tarihinde Tapu Müdürlüğüne teslim ettiğini, ancak azilnamenin aziller siciline hatalı kaydedildiğini ve bilgisayar ortamına da aktarılmadığını, azilnameye rağmen satışın yapıldığını, herhangi bir satış bedeli ödenmediğini ileri sürerek, ilk el davalıya karşı iptal tescil isteğiyle eldeki davayı açmıştır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanunu"nun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu"nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile uyuşmazlığın yolsuz tescil olarak nitelendirilip, böyle bir durumda ilk el davalının iyiniyetine bakılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; uyuşmazlığın, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedeni kapsamında ele alınıp incelenmesi gerektiğinde kuşku yoktur.
    Bilindiği gibi TBK"nın 512. maddesinde vekalet veren ve vekilin her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebileceği belirtilmiştir. Azil ve istifa vekalet ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu yenilik doğurucu işlemlerdir. Vekalet görevinin sona erdiğini bilmeyen vekilin yapmış olduğu işlemler geçerlidir. (TBK m. 514) Aksi halde vekaletsiz iş görme hükümleri tatbik alanı bulur. Vekilin sona ermeyi bildiği yani kötüniyetli olduğunun ispatında ispat yükü vekalet veren üzerindedir. Vekilin sona ermeyi bilmemesine rağmen, işlem yapmış olduğu üçüncü kişinin sona ermeyi bilmesi veya bilmesinin gerekmesi halinde de yapılan işlem, vekalet verenin icazeti bulunmadığı sürece kendisini bağlamaz.
    Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmazın tapu kaydı ile davalıya temlikine ilişkin resmi senedin, satışa dayanak vekaletname ile davacı tarafından Tapu Müdürlüğüne teslim edildiği iddia edilen azilnameye ilişkin kayıtların, Tapu Müdürlüğünce aziller siciline işlenmiş bir kayıt var ise bu kayıtların da getirtilerek, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni kapsamında bütün delillerin incelenip birlikte değerlendirilmesi; yine lüzumu halinde vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni kapsamında tanıkların yeniden dinlenilmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazının değinilen yönlerden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.10.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi