20. Hukuk Dairesi 2012/10831 E. , 2013/2528 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen ek 4. madde uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında, ..... Beldesi, 3115 ve 3116 parsel sayılı sırasıyla 59,01 m² ve 30,00 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereği orman niteliğini kaybedip, orman kadastro komisyonlarınca orman alanı dışına çıkarılan yerlerden oldukları gerekçesiyle, tutanakların beyanlar hanesine 2/B madde ve 3115 parselde davacılardan ..., 3116 parsel de davacılardan ... lehine kullanım şerhi ile birlikte, taşınmazların tamamı eylemli orman haline dönüşmüştür yönünde şerh verilerek, Hazine adına tarla niteliğiyle tesbit edilmişlerdir.
Davacı gerçek kişiler vekili, taşınmazların eylemli orman niteliğinde olmadığı iddiasıyla, tutanakların beyanlar hanesindeki eylemli orman şerhinin silinmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu ....Beldesi, 3115 ve 3116 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbitlerinin iptali ile taşınmazların kullanıcı şerhi verilmeksizin orman vasfıyla kadastro tesbiti gibi Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen ek 4. madde uyarınca yapılan kullanım kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 28.05.1945 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 03.03.1978 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 16.12.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece çekişmeli taşınmazların eylemli orman olduğu gerekçesiyle davacı gerçek kişilerin davasının reddine ve taşınmazların orman vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de, verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, çekişmeli taşınmazlar Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmış yerlerden olup, bu nitelikleri itirazsız kesinleştiğine göre, taşınmazlar üzerindeki aşılı zeytin ağaçları (delice niteliğinde olmayan zeytin ağaçları) taşınmazlara eylemli orman vasfı kazandıramaz. Dava konusu taşınmazlar üzerinde 2’şer adet aşılı zeytin ağacı bulunduğu ve bunun dışında herhangi bir orman veya kültür ağacı bulunmadığı mahkemece mahallinde yapılan keşif ve uygulama ile belirlenmiştir.
Buna göre, yani mahkemece toplanan deliller, bilirkişi raporları ile keşif tutanağına yansıyan bilgilere göre, çekişmeli taşınmazların eylemli biçimde orman olmadıkları anlaşılmaktadır. Bu yön gözetildiğinde, davacı gerçek kişilerin davasının kabulü ile taşınmazların beyanlar hanesinde yer alan eylemli orman şerhlerinin silinmesine karar verilmesi
gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davacı gerçek kişilerin davasının reddi yolunda hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre ise, hâkim, tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya karar veremez (HMK. madde 26/l) ve iki taraftan birinin talebi olmaksızın re"sen bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz (HMK.md.24/l). Ayrıca, kural olarak; hukukî yarar dava koşulu olduğu gibi hiç kimsenin kendi aleyhine hukuksal sonuç doğuracak biçimde dava açmasına olanak yoktur. Aksinin kabulü, hayatın olağan akışına, hukukun temel kurallarına aykırıdır. Somut olayda, tutanağın beyanlar hanesinde yer alan “eylemli orman şerhinin” silinmesi istemiyle dava açan davacı gerçek kişilerin davası reddedildiğine ve Hazine veya Orman Yönetimi tarafından taşınmazların eylemli orman olduğu iddiasıyla veya kullanım şerhinin iptali istemiyle açılan bir dava da olmadığına göre, taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, H.M.K."nun 24 ve 26. maddelerine aykırı bir şekilde, re’sen kararla taşınmazların orman vasfıyla tapuya tesciline karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı gerçek kişiler vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/03/2013 günü oy birliği ile karar verildi.