14. Hukuk Dairesi 2016/17489 E. , 2020/7006 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar-birleştirilen davalılar vekili tarafından, davalılar- birleştirilen davacılar aleyhine 30.09.2013 gününde verilen dilekçe ile asıl davada elatmanın önlenmesi, eski hale getirme, kal ve ecrimisil, birleştirilen karşı davada temliken tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, birleştirilen karşı davanın reddine dair verilen 05.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil davalı ... ile davalıkar-karşı davacılar vekili tarafından ayrı ayrı istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava elatmanın önlenmesi, eski hale getirme, ecrimisil ve kal; birleştirilen dava temliken tescil istemine ilişkindir.
Davacılar-birleştirilen davada davalılar vekili, müvekkilleri adına kayıtlı 372 parsel sayılı taşınmaza davalıların ev ile bu evin eklentileri durumunda bulunan ahır, tuvalet, ve tuvalet kuyusu gibi yapıları yaparak tecavüzde bulunduklarını, bu nedenle taşınmaza yapılan elatmanın önlenmesi ve taşınmazın eski hale getirilmesine, söz konusu taşınmazın davacılarca haksız olarak kullanılması sebebiyle toplam 10.000 TL ecrimisil bedelinin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davalılardan alınarak davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., dava konusu 372 parsel sayılı taşınmazın batı hududunda bulunan 149 parsel sayılı taşınmazın kendisine ait olduğunu, kendisinin davacılardan ... ile anlaştığını ve bunun üzerine ..."ın parselinin doğu kısmında bulunan DSİ kanal ve yoluna ulaşmak için yer verdiğini, verdiği yer kadar da kendisinin de davacı ..."a taşınmazın kuzey doğu köşesinden yer verdiğini, yaklaşık 30 yıla yakın süreden beri bu şekilde kullanmakta olduklarını, kendisine verilen kısmı yol olarak kullandığını, kendisinin verdiği yere de ... tarafından kavak ağacı dikildiğini, yolu davacıların bilgileri ve muvafakatleri dahilinde kullandığını, 149 parsel sayılı taşınmazı kardeşi ..."e sattığını, daha sonra 10 yıllığına icar ettiğini ve halen burayı kendisinin kullanmakta olduğunu ve evde de kendisinin oturduğunu beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.
Davalılar/ birleştirilen davada davacılar .... vekili, müvekkillerinin 359 parsel sayılı tanışmazın malikleri olduğunu, müvekkillerinin kullanmış olduğu ve davacıların 372 nolu parseline bitişik sınırının hiçbir surette değişmediğini, davacılar ile müvekkilleri arasında sınır noktasında geçmişte bir mutakabat sağlanmış olduğunu ve müvekkillerinin bu mutakabat çerçevesinde ağaç dikmek ve bina yapmak suretiyle 30 yıla aşkındır kullanmakta olduklarını, davacılar ile fiili kullanım sınırlarının 30 yılı aşkındır nizasız ve fazılasız süre gelmekte olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davacılar vekili, müvekkillerinin 359 parsel sayılı taşınmazın maliki olduklarını, iş bu taşınmazın davalılara ait 372 nolu parsele komşu olduklarını, davalılar ile müvekkilleri arasında sınır noktasında geçmişte bir mutabakat sağlandığını ve müvekkillerinin bu mutabakat çerçevesinde yerlerine ağaç dikmek ve bina yapmak suretiyle 30 yılı aşkın süredir kullana geldiklerini, müvekkillerinin yerlerine samanlık ahır ve ev yaptıklarını, müvekkillerine ait ev, samanlık ve ahırın kısmen davalılar parselinde kaldığını belirterek davacılara ait 372 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapusunun iptali ile uygun bir bedel mukabilinde müvekkilleri adına temliken tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabul- kısmen reddine, birleştirilen davanın reddine karar verilmişlerdir.
Hükmü davalılar/ birleştirilen davada davacılar vekili ile müdahil davalı ... ayrı ayrı temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanunun 683. maddesi hükmünce bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şeyden (eşyadan) dilediği gibi kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine de sahiptir. Kanunun 684. maddesine göre de, malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarına da malik sayılır. Bütünleyici parçadan maksat yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır. Kanunun 688. maddesinin öngördüğü kurala göre de, paylı mülkiyette birden çok kimse maddi olarak bölünmüş olmayan o şeyin tamamına belli paylarda malik olur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (13.6.1984 tarih ve 1982/358 Esas, 1984/710 Karar sayılı, yine 26.10.2005 tarih 2005/14-587 Esas, 2005/609 Karar sayılı, 2010/4-4 Esas, 2010/56 Karar sayılı ilamlarında) açıklandığı üzere el atmanın önlenmesinin yanı sıra yıkım isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin davada yer almaları gereklidir.
Somut olaya gelince; asıl davada el atmanın önlenmesi ve kal talep edildiğinden, 359 sayılı parsel maliklerinin tümüne husumet yöneltilmesi zorunludur. Mahkemece kayıt maliklerinden Timur Serçe’ye husumet yöneltilmeden hüküm kurulması ve davalı (ölü) ... mirasçılarının taraf sıfatı bulunmadığından haklarında hüküm kurulmasına yer olmadığına şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
Müdahil davalı ...’in temyiz itirazlarına gelince; mahkemece 6100 sayılı HMK"nin 31. maddesi gereğince hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında ...’in 22.02.2016 havale tarihli dilekçesi açıklattırılarak, davada talebinin ne olduğu açık bir şekilde tespit edilip, asli müdahil olduğunun anlaşılması halinde harç ikmal edildikten sonra davalının savunma ve delilleri toplanarak bir karar verilmesi gerekirken, asli müdahilin talepleri hakkında tahkikat yapılmaması ve bir hüküm kurulmaması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre de; dava konusu taleple ilgili "..." ye yönelik açılan davada "Alp"in" adı davacı vekilinin sonradan ibraz ettiği dilekçe ile "Ali" olarak tashih edilmiş olmasına karşın karar başlığında adının "Alp" olarak yazılması ve bu kişi (Ali Serçe) yönünden bir hüküm kurulmaması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar/birleştirilen davada davacılar vekili ile müdahil davalı ...’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.