11. Ceza Dairesi 2020/3586 E. , 2020/5823 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- Şikayetçi ...’in sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde ;
Suçtan doğrudan zarar görmeyen müştekinin bu suçla ilgili verilen hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığından adı geçen şikayetçinin vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 317.maddesi uyarınca REDDİNE,
2- Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, 24/10/2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nin 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağının düzenlendiği de dikkate alınarak, sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunun mağdurunun kamu olduğu, dolandırıcılık suçunu ise katılan ...’a karşı işlediğinin kabul edildiği, dolayısıyla sanığa isnat edilen resmi belgede sahtecilik suçu ile dolandırıcılık suçunun mağdurlarının farklı olduğu anlaşılmakla; sanığın suça konu bonoda yazılı tutarın bir kısmının eski borçlara karşılık, bir kısmını ise daha sonra alacağı mallara teminat olmak üzere verdiğini beyan etmesi ve bononun tamamının eski borçlar için verilmemiş olduğu gözetildiğinde; 5237 sayılı TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, 24/10/2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik şikayetçi ... ile sanık müdafinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
a) Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği gibi rızanın açık veya zımni olabileceği ve özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının yerine imza atan kimsede sahtecilik kastının varlığının kabul olunamayacağı göz önünde bulundurulduğunda; sanığın savunmalarında; ...Saç ve Metal Ürünleri Ltd. Şti. isimli iş yeri kızları adına kayıtlı olsa da kendisinin de iş yerinde bulunup onlara yardım ettiğini, katılan ... ile devam eden bir ticari ilişkisinin olduğunu, suça konu senet karşılığında katılan ...’dan aldığı malların çalıntı çıktığını, ...’ın senet karşılığı olan taahhütlerini yerine getirmediği için senedin ödenmediğini beyan etmiş olması ve katılanın suça konu senedin karşılığı olan fatura ve irsaliyeleri dosyaya sunacağını beyan etmesine karşın ibraz etmemesi karşısında; öncelikle senet borçlusu görünen şirket yetkilileri dinlenerek sanık ...’a şirket adına senet düzenleme konusunda yazılı veya sözlü bir muvafakat verip vermediklerinin sorulması ve sanık tarafından şirket adına düzenlenmiş çek veya senet olup olmadığı, varsa bunların ödenip ödenmediği hususu da araştırılarak sanığın senedi düzenlerken suç kastı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
b) Kovuşturmanın her aşamasında kamu davasına katılma hakkı bulunan müştekiye, duruşma gününün usulen bildirilip, davaya katılma iddia ve delillerini sunma olanağı tanınması gerektiği gözetilmeden iddia hakkının kısıtlanması,
c) Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafi ve şikayetçi ...’in temyiz talepleri bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 14.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.