Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/592
Karar No: 2021/255

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/592 Esas 2021/255 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/592 E.  ,  2021/255 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 13. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 741-711

    Hırsızlık suçundan sanık ..."nin, TCK"nın 141/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; CMK"nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanık hakkında 5 yıl denetim süresi belirlenmesine ilişkin ... 14. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05.10.2009 tarihli ve 497-963 sayılı kararın kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlediğinden bahisle dosyayı yeniden ele alan ... 14. Asliye Ceza Mahkemesince 16.12.2014 tarih ve 741-711 sayı ile, hükmün açıklanarak bu kez atılı suçtan sanığın beraatine karar verilmiştir.
    Hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince 23.10.2018 tarih ve 2046-14684 sayı ile;
    "5271 sayılı CMK"nın 231/11. maddesine göre hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olan sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi nedeniyle mahkemece duruşma açılarak daha önce açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanması zorunda olduğu hâlde, söz edilen hükümlere uyulmaksızın denetim süresi içinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında, önceki açıklanması geri bırakılmış hükümden farklı şekilde, beraat kararı verilmek suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 231/11. maddesine aykırı davranılmış ise de; Anayasanın 141/1-son maddesi uyarınca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması gerektiği gözetilerek bu husus bozma nedeni yapılmamıştır." açıklamasıyla onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
    Daire Üyesi A. Atılğan; "...Hükmün açıklanması gerekirken yeniden değerlendirme yapılarak beraat kararı verilmesinin CMK"nın 231/11. maddesine aykırılık oluşturduğu, kaldı ki, aksi yönde düşünülse bile mevcut delil durumuna göre sanığın koşarak katılanın yanına gelmesi ve katılanın babasını aramak istediğinde "Başkalarını arayamazsın." diyerek aniden katılanın elindeki telefonu alıp uzaklaşması, daha sonra polis istediğinde evinden getirip iade etmesi de göz önüne alındığında sanığın yararlanma kastı dikkate alınarak sanık hakkında TCK"nın 142/2-b, 168/1 ve 53. maddelerinin uygulanması gerektiği," düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 23.11.2018 tarih ve 79364 sayı ile;
    "...CMK"nın 231/11. maddesi "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenilmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." şeklinde olup mahkûmiyete dair hükmün beraate çevrilmesine yasal olanak tanımamaktadır. Ayrıca dosya içeriğinde hükmün aynen açıklanmamasına ve esasa yönelik olarak o yer Cumhuriyet savcısının açık ve aleyhe temyizi de bulunmaktadır. Esas bakımından ise, sanık evlenme niyetiyle arkadaşlıklarının başlangıcında yani olaydan 3 yıl önce müştekiye suça konu telefonu hediye edip mülkiyet ve zilyetliğini devretmiştir. Telefona takılı olan kart ve hat da müştekiye ait bulunmaktadır ve telefon, olaydan sonra şikâyet üzerine polis tarafından sanığın yakalanmasıyla elde edilmiştir ki, bu da faydalanma kastını göstermektedir. Dolayısıyla hırsızlık suçunun yasal unsurları da oluşmuştur." düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 04.12.2018 tarih, 15071-17562 sayı ve oy çokluğu ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; CMK"nın 231. maddesi uyarınca hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi nedeniyle dosyayı yeniden ele alan Yerel Mahkemece, hükmün açıklanması sırasında önceki hükmün aynen açıklanmasının gerekip gerekmediği, bu bağlamda, kararın içeriğinin değiştirilerek sanık hakkında beraat kararı verilip verilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkin olup kararın içeriğinin değiştirilebileceği sonucuna ulaşılması hâlinde, suçun sabit olup olmadığı hususunun da değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    ... Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık ...’nin, katılan ...’a yönelik hırsızlık eylemi nedeniyle TCK’nın 142/2-b maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
    Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanığın TCK’nın 141/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılması ile CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanık hakkında beş yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, bu kararın itiraz edilmeksizin 10.02.2010 tarihinde kesinleştiği,
    Sanığın denetim süresi içerisinde, 03.06.2014 tarihinde alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanmak suretiyle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işlediği iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda, 14.10.2014 tarihinde mahkûmiyetine hükmedilerek, kesin nitelikteki 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
    İhbar üzerine dosyayı yeniden ele alan Yerel Mahkemece, hükmün açıklanarak bu kez sanığın atılı suçtan beraatine hükmedildiği,
    Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince, beraat hükmünün onanmasına karar verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkra ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanun’un 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun’un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle maddenin 6. fıkrasının sonuna "Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi; 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle de maddenin 8. fıkrasına "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez." cümlesi eklenmiştir.
    5560, 5728, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    1) Suça ilişkin olarak;
    a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
    b- Suçun Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
    2) Sanığa ilişkin olarak;
    a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
    b- Yargılamaya konu kasıtlı suçun, sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresi içinde işlenmemiş olması,
    c- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    d- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    e- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı hâlinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve on sekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
    Sanık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davrandığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşürülmesine karar verilecektir.
    Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Kanun koyucu, kişi hakkında kurulan hükmün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile belirli şartların gerçekleşmesi hâlinde kişilerin işledikleri birtakım suçlardan dolayı adli yönden lekelenmemeleri için bir fırsat tanımak istemiştir.
    Bu bağlamda Ceza Genel Kurulunun birçok kararında da açıkça belirtildiği gibi, şartlı bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, objektif şartların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, zararın giderilmesi) varlığı hâlinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce resen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması hâlinde mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili bu genel açıklamalardan sonra açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükmün açıklanması üzerinde durulması gerekmektedir.
    5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası; "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." hükmünü taşımaktadır.
    Görüldüğü üzere açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanabilmesi için iki hâlden birinin gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Buna göre, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya mahkemece kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemesi/getirememesi hâlinde hüküm açıklanacaktır.
    Denetim süresi içinde kasıtlı bir suçtan mahkûm olunması durumunda hükmün açıklanabilmesi için bu ikinci suçun denetim süresi içerisinde işlenmesi ve kasıtlı bir suç olması yeterlidir. Deneme süresi içerisinde işlenen ikinci suçun bu süre içerisinde kesinleşmesi gibi bir zorunluluğa madde metninde yer verilmemiştir. Ancak mahkeme sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra hükmü açıklayabilecektir. İkinci suçun doğrudan ya da olası kastla işlenmesinin bir önemi yoktur. İkinci suçun şikâyete bağlı veya resen soruşturulan bir suç olması da sonuca etkili değildir. Yine ikinci suçtan verilen mahkûmiyetin, adli para cezası ya da hapis cezası olması yanında TCK"nın 50. maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmiş veya kesin nitelikte olmasının da bir önemi yoktur. Kanun koyucu ikinci suçun kasıtlı bir suç olmasını yeterli görmüş, ikinci suçtan verilecek mahkûmiyet hükmünün niteliği konusunda bir sınırlama getirmemiştir. İkinci suçun taksirle işlenmesi durumunda ise bilinçli taksir de olsa hüküm açıklanamayacaktır.
    Öte yandan, 5271 sayılı CMK"nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya mahkemece kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemesi/getirememesi hâlinde mahkemece açıklanacak hükümde, CMK"nın 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, uygulanan kanun maddeleri, tayin olunan ceza miktarı ve kanun yollarına başvurmanın mümkün olup olmadığı hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, öncelikle denetime imkân verecek şekilde, diğer taraftan kesinleştiğinde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte bir hüküm kurulmalı, açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükme atıf yapmakla yetinilmemelidir.
    5271 sayılı CMK’nın 231/11. madde ve fıkrasında, açıklanması geri bırakılan hükmün ne şekilde açıklanacağı ve hükümde değişiklik yapılıp yapılamayacağı hususuna gelince;
    Denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi nedeniyle, açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanıp açıklanmayacağı hususunda öğretide;
    "Burada yanıtlanması gereken sorun, sonradan koşullarının gerçekleşmiş olması nedeniyle mahkemenin hükmü açıklaması gereken durumlarda, önceki hükümde bir değişiklik yapıp yapamayacağı ve bu çerçevede hapis cezasının ertelenmesine ya da seçenek yaptırıma karar verip veremeyeceğidir. Biz, mahkemenin önceki kararında bir değişiklik yapamayacağı ve bu nedenle de bu aşamada erteleme ya da başka bir yaptırıma karar veremeyeceği düşüncesindeyiz" (Bahri Öztürk-Durmuş Tezcan-Mustafa Ruhan Erdem-Özge Sırma-Yasemin Saygılar Kırıt-Özdem Özaydın-Esra Alan Akcan-Efser Erden, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, 10. Baskı, 2016, s.636-637); "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde, mahkeme hükmü açıklar. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veren hâkim ile hükmü açıklayan hâkimin farklı olması hâlinde, hükmü açıklayan hâkim açıklanmayan hükümde veya hüküm fıkrasında hukuka aykırılık tespit etse dahi hükmü değiştiremez; sadece açıklar. Bu hata ancak kanun yolunda giderilebilir" (Nur Centel-Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta, 14. Baskı, 2017, s. 807). şeklinde görüşler bulunmaktadır.
    Hükmün açıklanması sırasında yargılama konusu eylemin suç olmaktan çıkarılması ya da sanık lehine olacak şekilde yasal değişiklik yapılması gibi hâllerde makul sürede yargılanma ilkesi ile usul ekonomisi hükümleri dikkate alınarak mahkeme tarafından yeni düzenlemeye göre bir değerlendirme yapılması gerektiği ileri sürülebilir ise de, 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrasında denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde, mahkemenin hükmü açıklayacağının emredici bir şekilde düzenlenmesi karşısında, kararların güvenirliği ilkesi de nazara alındığında bu hususta mahkemelerin bir değerlendirme yetkilerinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Söz konusu maddeye göre, mahkemenin, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması hâlinde hükmü aynen açıklamakla yükümlü olduğu; kendisine yüklenen yükümlülükleri elinde olmayan sebeplerle yerine getiremeyen sanığın ise durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşulların varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verebileceği anlaşılmaktadır.
    Nitekim, 6008 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasında sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğinin düzenlenmesi, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarihli ve 534-15 sayılı kararı başta olmak üzere bir çok içtihadında vurgulandığı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yapılan itirazın hem maddi olay hem de hukuki yönden incelenecek olması, başka bir ifadeyle, itiraz başvurusu doğrultusunda itiraz mercisi tarafından, şekli denetim dışında sanığın eyleminin suç olup olmadığı, nitelendirmenin doğru yapılıp yapılmadığı, mevcut delillerin mahkûmiyete yeterli olup olmadığı, eksik incelemeye dayalı olarak karar verilip verilmediği gibi hususlarda esas bakımından da inceleme yapılabilmesi de göz önünde bulundurulduğunda, açıklanması geri bırakılan hükümde bir değişiklik yapılamayacağı, aynen açıklanan hükümdeki hukuka aykırılıkların kanun yolu denetiminde incelenebileceği kabul edilmelidir.
    Öte yandan, ilk hükümde uygulama şartlarının oluşmasına rağmen fark edilmeyen veya uygulanması unutulan maddelerin, hükmün açıklandığı sırada uygulanarak sanık hakkında daha ağır bir cezaya hükmolunamayacağı, sanık aleyhine olacak şekilde hükmün düzeltilemeyeceği de gözden uzak tutulmamalıdır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Hırsızlık suçundan sanık ... hakkında, Yerel Mahkemece TCK’nın 141/1 ve 62 . maddeleri uyarınca verilen 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakıldığı, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle açıklanması geri bırakılan hüküm CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanırken sanığın bu kez atılı suçtan beraatine karar verildiği olayda; CMK’nın 231/11. maddesindeki emredici hüküm uyarınca açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanması gerektiğinden, açıklanması geri bırakılan hükümde değişiklik yapılarak sanığın beraatine ilişkin Yerel Mahkeme hükmünde isabet bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    Birinci uyuşmazlık konusunda ulaşılan sonuç karşısında diğer uyuşmazlık konusu bu aşamada değerlendirilmemiştir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesinin 23.10.2018 tarihli ve 2046-14684 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- ... 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.2014 tarihli ve 741-711 sayılı hükmünün, CMK"nın 231. maddesi uyarınca hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi nedeniyle önceki hükmün aynen açıklanması gerektiği gözetilmeden, hükümde değişiklik yapılarak sanığın beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 08.06.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi