8. Hukuk Dairesi 2010/6717 E. , 2011/3948 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile ..., Altındağ Belediye Başkanlığı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.07.2010 gün ve 318/295 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar ... vekili, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili ve Altındağ Belediye Başkanlığı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, 3.7.2006 tarihli harçlandırılmış dava dilekçesinde özetle; Aydıncık köyü, Köyönü mevkiinde bulunan 426, 427, 428 ve 432 parsellerle çevrili ekli krokide A harfiyle gösterilen tahmini 19246 m2’lik taşınmazın kadastro çalışmalarında ekilemez arazi olarak tescil harici bırakıldığını, müvekkilinin bu yeri 1975 yılından beri zilyetliği altında bulundurduğunu, yine aynı köy, Yazıkırı mevkiindeki 468 nolu parselin doğusunda yer alan ve ekli krokide A harfiyle işaretli tahmini 10699 m2’lik taşınmazın da kadastro çalışmalarında ekilemez arazi olarak tescil harici bırakıldığını, vekil edeninin 1975 yılından beri bu yere zilyet olduğunu, aynı köy Kılıçyeri mevkiinde 162, 163 ve 164 nolu parsellerin etrafındaki krokide A harfiyle belirlenen tahmini 53062 m2’lik yer ile B harfiyle işaretli 12788 m2’lik yerlerin 1981 yılından beri müvekkili tarafından ekilip sürülerek tarıma elverişli hale getirildiği açıklanarak TMK. nun 713, 715 ve Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri uyarınca bu taşınmazların müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... kişiliğine tebligat yapılmış, oturumlara katılmamış ve yanıt vermemiştir. Esasen Aydıncık köyü ... sınırları içinde kalmakla tüzel kişiliğini kaybetmiş, Altındağ Belediyesine bağlı mahalle haline gelmiştir.
Davalı ... Belediye Başkanlığı ile ... Başkanlığı ayrı ayrı dava konusu yerlerin imar planı kapsamında kalmakla zilyetlik ve imar-ihya yoluyla kazanılmalarının mümkün olmadığını savunmuşlardır.
Davalı ..., dava konusu yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle davanın reddini savunmuştur. Ayrıca bu yerlerin ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, buna göre, teknik bilirkişiler ... ve... tarafından müştereken düzenlenen 24.4.2008 tarihli rapor ve ekindeki 1 nolu krokide A harfiyle özgülenen 9359 m2, aynı rapor ekindeki 2 nolu krokide C harfiyle gösterilen 12273 m2, aynı raporun 3 nolu krokide G harfiyle belirlenen 21329 m2, yine aynı tarihli rapor ekindeki 3 nolu krokide F harfiyle işaretli 12591 m2"lik taşınmazların davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, buna karşılık aynı tarihli raporun 2 nolu krokisinde D harfiyle işaretli 3651 m2 ile 3 nolu krokide H harfiyle belirlenen 39163 m2"lik yerlerin ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Altındağ Belediye Başkanlığı ve ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmazların 1953 yılında yapılan tapulamada ekilemez arazi niteliğiyle tespit harici bırakıldıkları tartışmasızdır. Davacı taraf bu taşınmazların bir kısmında zilyetliğin 1975 yılında, bir kısmında ise 1981 yılından itibaren başladığının açıklamış olup, eldeki dava 3.7.2006 tarihinde açılmıştır. Dava konusu taşınmazların bulunduğu mahalde keşif yapılmıştır. 1954 ve 1956 doğumlu komşu Kavaklı köyünden olan ... ve ... yerel bilirkişi olarak dinlenmiştir. Bu kişiler müştereken beyanlarında; .., ... mevkiindeki taşınmazın davacı tarafından 1973 yılından itibaren taşınmazdaki taşlar ve kayalar temizlenerek tarla haline getirildiği ve o tarihten beri davacı tarafından ekilip sürüldüğünü açıklamışlardır. Yazıkırı mevkiindeki dava konusu taşınmazın ise, 1975 yılından beri davacı tarafından tarla haline dönüştürülerek kullanıldığını söylemişlerdir. Aynı bilirkişiler Kılıçyeri mevkiindeki taşınmazın 1976 yılından itibaren taşlarının ve kayalarının temizlenerek tarla haline getirildiğini ve davacı tarafından kullanılmakta olduğunu beyan etmişlerdir. Davacı tanığı Mehmet ... keşfi yapılan ilk taşınmazın 1973 yılından itibaren temizlenerek tarla haline getirildiğini, öncesinde ekilemeyen taşlık arazi olduğunu açıklamıştır. Davacı tanığı ... ve ...’de aynı mealde tanıklık yapmışlardır.
Keşifte görevlendirilen ziraat mühendisi ve jeoloji yüksek mühendisi, müşterek raporlarında birinci arazinin % 6-12 eğiminde yer yer % 12 - % 20 eğimli, arazinin yakın çevresinin ise sarp eğime sahip bulunduğu, toprak derinliği 40 – 50 santim olup, keşif günü itibariyle arazinin sürülü görüldüğü, taşlılık gözlenmediği, eğime dik sürüm yapıldığı, koruma önlemleri alınarak kuru tarım yapılabileceği, sulu tarımın yapılamayacağı, üçüncü sınıf olduğu, ikinci arazinin 30 – 40 santim toprak kalınlığına sahip tepe üstü alanlarda % 2-6, yamaç alanlarında % 20-30 eğim gözlendiği, taşlılık gözlenemediği, % 2-6 eğime sahip yerlerin üçüncü sınıf, % 20-30 eğime sahip yerlerin altıncı sınıf arazi olduğu, bu arazide sulu tarımın yapılamayacağı, koruma önlemleri alınarak üçüncü sınıf yerlerde kuru tarım yapılabileceği, altıncı sınıf yerlerde tarım yapılamayacağı, üçüncü arazinin ise, eğimli alanlar ve düz alanlar olarak iki bölüme ayrıldığı, düz olan yerlerin % 0-2, yer yer 2-6, toprak derinliğinin 30 – 40 santim, kenarlarda tarladan toplanmış taş yığınlarının bulunduğu, arazi az taşlılık olduğu, çevresinde boş yamaç arazilerin bulunduğu, eğimli olan yerlerde ise, eğimin % 6-12, toprak derinliğinin 25 – 30 santim ve sulu tarım yapılamayacağı, koruma önlemleri alınarak kuru tarım yapılabileceği, ikinci ve üçüncü sınıf arazi olduğu bildirilmiştir. Bu kişiler, hava fotoğraflarını incelediklerini, 1975 yılından beri zilyetlik koşullarının oluştuğunu rapor etmişlerdir. Jeodezi ve fotoğrametri ile teknik bilirkişi mühendisi müşterek raporlarını sunmuşlardır. 1975 tarihli hava fotoğraflarının incelemesi sonucunda krokide harflendirilen ve karara esas alınan yerlerin imar ve ihyasının tamamlanmış olduğunu açıklamışlardır. Değinilen saptamalar, tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık 1953 yılında yapılan tapulama çalışmalarında Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle ekilemez arazi olarak tescil harici bırakılan dava konusu yerlerin iddia edildiği üzere 1975 ve 1981 yılından itibaren dava tarihine kadar imar-ihya ve zilyetlik koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinde ve bu yerlerin köylülerce mera olarak kullanılıp kullanılmadığında toplanmaktadır. Dosya içerisindeki yazışmalardan bu köyde mera çalışmalarının tamamlanmadığı ve dava konusu yerlerin mera çalışmalarında mera olarak nitelendirilip nitelendirilmediği anlaşılamadığı gibi taşınmazların bulunduğu köyün mahalle haline gelmesi nedeniyle 1/1000 ya da 1/5000 ölçekli imar planı kapsamına alınıp alınmadığı, varsa hangi tarihte imar planlarının onaylandığının soruşturulmadığı anlaşılmaktadır. Taşınmazların tapulamada ekilemez arazi olarak tespit harici bırakılması nedeniyle aynı köyden yerel bilirkişi dinlenmesi gerekirken komşu Kavaklı köyünden mahalli bilirkişi dinlenmesi doğru olmadığı gibi, mahalli bilirkişilerin beyanlarının müştereken alınarak imzalattırılması da HUMK’na aykırı olmuştur. Tanıklar hakkındaki hükümler bilirkişiler hakkında da uygulanır. Bu nedenle HUMK.nun 265. maddesi gözetilerek yerel bilirkişilerin ayrı ayrı dinlenmeleri zorunludur. Bundan ayrı, hava fotoğraflarıyla ilgili yapılan inceleme Yargıtay’ın ve Dairenin yerleşmiş içtihatlarına aykırıdır. Dava tarihi itibariyle en az 20 yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının merciinden mahkemece usulüne uygun olarak getirtilmesi, dosya arasına alınması, işin uzmanı bilirkişilerce (Jeodezi ve fotoğrametri mühendisi) incelettirilmesi ve bir kısım taşınmazlar için 1975 yılı itibariyle, diğer taşınmazlar için 1981 yılı itibariyle imar ve ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığının bilimsel verilere göre ve net bir biçimde ortaya konulması zorunludur. Bundan ayrı, mera çalışmalarının tamamlanıp tamamlanmadığı ve bu yerlerin mera olarak sınırlandırılıp sınırlandırılmadığı belirlenmemiştir. Değinilen nedenlerle mahkemece yapılan araştırma ve inceleme noksandır.
Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazların 1/1000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı ya da uygulama imar planı kapsamlarında kalıp kalmadıklarının ve imar planlarının mevcut ise onaylanma tarihlerinin belirlenmesi için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Altındağ Belediye Başkanlığından ayrı ayrı soruşturulması, gelecek cevapların kapsamına göre verilecek kararda göz önünde bulundurulması, aynı köyden belirlenecek yaşlı ve yansız üç mahalli bilirkişi huzuruyla keşif yapılması, bu kişilerin kimliklerinin tespitinden sonra ayrı ayrı beyanlarının alınması, tarafların, tanıklarını bildirdiğinde ve mümkün olduğunda keşif mahallinde hazır edilerek (HUMK. m. 258, 259, 253, 265) taşınmazların öncesi, imar – ihya ve zilyetlik durumu ile kullanım biçimi hakkında olay ve zaman belirtilerek kapsamlı bilgi ve beyanlarının alınması, ayrıca, mera çalışmaları konusunun ilgili resmi mercilerden sorularak alınacak cevapların değerlendirilmesi gerekmektedir. Tüm bu belirlemelerden sonra hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Davalılar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Altındağ Belediye Başkanlığı ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve istekleri halinde 3210,00 TL peşin harcın temyiz eden davalı ... Belediye Başkanlığına, 12836,20 TL peşin harcın da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına iadelerine 05.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.