20. Hukuk Dairesi 2012/12944 E. , 2013/2491 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve arkadaşları tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2924 sayılı Kanunun 11 ve 12. maddelerine göre yapılan kullanım kadastrosu sırasında, .... Köyü 603 parsel sayılı 40843.54 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Aralık 1980/11 ve Ocak 1981/1,2 ve 3 nolu tapu kayıtları ile tarla niteliğinde ve .... ve çocukları ...."ün kullanımında olduğu beyanlar hanesine şerh verilerek, Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı ... Yönetimi, taşınmazın halen eylemli orman olduğu, bu nedenle Milli Emlak Müdürlüğünce 4999 sayılı Kanun gereğince Orman Yönetimine tahsis edildiği, tapudaki tarla vasfının orman olarak değiştirilmesi ve beyanlar hanesindeki şerhin silinmesi ve şağillerin elatmasının önlenmesi iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, tapu iptali ve tescil davası yönünden davanın devamı sırasında taşınmazın niteliğinin tapuda orman olarak değiştirildiğinden, davanın konusuz kalması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, taşınmazın beyanlar hanesindeki şerh iptaline yönelik davanın kabulü ile 2/B şerhi ve davalılar adına yazılı olan kullanım şerhinin iptaline, davalı şağillerinin nizalı taşınmaza elatmalarının önlenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar Ahmet Nezih Erciyas ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapuda nitelik değişikliği, beyanlar hanesindeki şerhlerin iptali ve elatmanın önlenmesine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1952 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1991 yılında yapılıp kesinleşen 3302 sayılı Kanuna göre aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
1) Davalıların tapu iptali tescil davası yönünden temyiz itirazları bakımından; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın 2/B alanı içinde kaldığı, ancak, halen eylemli biçimde orman niteliğini koruduğu, davanın devamı sırasında Milli Emlak Müdürlüğünce tapuda taşınmazın niteliğinin orman olarak değiştirildiği, bu nedenle, tapu iptali ve tescil yönününden davanın konusuz kaldığı belirlenerek, yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından hükmün ONANMASINA,
2) Davalıların, elatmanın önlenmesi davası yönünden temyiz itirazları bakımından; dava konusu taşınmaz, dava tarihinde, tapuda 2/B"lik alanda kaldığından tarla niteliği ile Hazine adına kayıtlı olup, davalılar lehine de beyanlar hanesinde kullanıcı şerhi bulunmaktadır. Davalıların dava tarihine kadar bu şerhe dayanarak taşınmazı kullandıkları anlaşıldığından ve bu tarihe kadar davalı tarafından çekişmeli taşınmaza haksız elatma söz konusu olmadığından, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece, davalının taşınmaza yönelik elatmasının önlenmesine karar verilmiş olması usûl ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davalıların tapu iptali ve tescil davası yönünden temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davalıların elatmanın önlenmesi davası ve yargı giderlerine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 11/03/2013 günü oy çokluğu ile karar verildi
KARŞI OY YAZISI
Dairemiz çoğunluğunun hükmün 1 numaralı bendindeki ONAMA görüşüne aynen katılmakla birlikte 2 nolu bendindeki BOZMA görüşlerine aşağıda belirttiğim gerekçelerle katılamıyorum. Şöyle ki;
Dava; 2/B niteliği ile Hazine adına tapuda kayıtlı taşınmazın, eylemli orman olması nedeniyle, vasfının ORMAN olarak değiştirilerek, tapudaki 2/B şerhi ile, kullanıcı isminin silinmesi ve kişinin çekişmeli taşınmaza vaki müdahalesinin men"i istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu çekişmeli taşınmazın eylemli orman olduğu belirlenmekle birlikte, yargılama sırasında taşınmazın tapudaki vasfı ORMAN olarak değiştirildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, ancak; davalının vaki müdahalesinin men"ine karar verilmiştir.
Dairemiz çoğunluğu; tapunun vasfının değiştirilmesi ve üzerindeki şerhlerin silinmesi yönünden hükmün onanmasına, ancak; müdahalenin men"i kısmının ise, "dava tarihine kadar bu şerhe dayanarak taşınmazı kullandıkları anlaşıldığından ve bu tarihe kadar davalıların çekişmeli taşınmaza haksız elatması sözkonusu olmadığından..." gerekçesiyle hükmün bu bölümünün bozulmasına karar verilmiştir.
Bilindiği gibi, 3402 sayılı kanunun 16/D maddesi hükmü gereğince kamu malı olan ORMANLAR, özel mülk şeklinde tesbit ve tescil edilmezler, yani ormanlar özel mülkiyete konu edilmezler. Aynı kanunun 18/2. maddesi gereğince bu tür yerlerin zilyetlikle kazanılması da mümkün değildir. Bu nedenle, ormanlar üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemiyeceği gibi,bu tür zilyetliklerin zilyetleri lehine bir hak doğurması da mümkün değildir. Ayrıca, ormanlara bu türden haksız müdahaleler ceza yasalarımızda da suç sayılmakta ve cezalandırılmaktadır.
Çekişmeli taşınmaz öncesi itibariyle orman sınırları içinde orman olduğu halde nitelik yitirdiği gerekçesi ile 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında tahdit dışına çıkarılmış ve 2924 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında "HAK SAHİBİ" olduğu belirlenen davalı adına tapuya kullanıcı şerhi düşülmüştür.
Bir hakkın hukuken geçerli ve korunabilir olmasının koşulu, hukuken geçerli bir nedene dayalı olarak vücut bulmasıyla mümkündür. Hukukca korunamıyacak haksız ve geçerli bir hukukî temele dayanmadan meydana getirilen oluşumlar sahibine hiçbir hak vermeyeceği gibi, böyle bir oluşumun hukukî korumadan yararlanması da mümkün değildir.
Kaldı ki; ormanlar, 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesi yollaması ile 6831 sayılı Kanunun 11/4. maddesi hükümleri gereği Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edilmesi zorunlu olan kamu mallarıdır.
Orman niteliğini yitirdiği gerekçesi ile 6831 sayılı Kanunun 2 ve 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin de Hazine adına tescil edilmesi aynı Kanunun 11. maddesi gereğince zorunludur. Bu nedenle, Hazinenin, mülkü olarak tapuya kaydedilmesi kanunî zorunluluk bulunan 2/B alanlarında sürdürülen zilyetlik malik sıfatıyla sürdürülen bir zilyetlik olmayıp şagil konumunu arzettirilmektedir [(Ancak, bu yerlerin 2924 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında belirlenen hak sahibine Hazinece satışının yapılmış olması veya daha sonra yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanunun satışa ilişkin hükümlerinden yararlanacak tapu sahibi kişilerin durumları ayrıktır.).
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın dava tarihinde dahi eylemli durumunu muhafaza eden ve nitelik yitirmemiş orman olduğu belirlendiğine göre, davalıların, çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetlikleri baştan beri usûlsüz ve yolsuz bir işlem niteliğinde olup, yok hükmünde olduğundan hukukça korunması da mümkün değildir. Ayrıca, mahkemece kurulan hüküm sırasında, tapuda çekişmeli taşınmazın vasfının orman olarak düzeltilmiş olduğu hususu da, çoğunluk görüşünde dikkate alınmamıştır. Kaldı ki, tapu kaydındaki davalılar adına usûlsüzce oluşturulmuş kullanım şerhinin, şerh sahibine aynî hak değil, şahsi bir hak doğuracağı, bu nedenle, davalı kişilerin olsa olsa kaydın oluşumundan sorumlu olan idare aleyhine tazminat talebi hakkını doğuracağı, bunun dışında kanunlara uygun ve doğru bir biçimde oluşturulmayan zilyetlik kaydına dayanarak, şagil durumundaki davalıların müdahalelerinin devamını haklı görmek T.C. Anayasasının 169 ve 170. maddelerine aykırılık oluşturacağı gibi 3402 sayılı Kanun ve 6831 sayılı Kanunun genel prensiplerine de aykırılık oluşturacaktır.
Yukarıda açıkladığım gerekçelerle Dairemiz çoğunluğun hükmün 2 nolu bendindeki bozma kararına katılamıyorum