Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1665
Karar No: 2017/1432
Karar Tarihi: 22.11.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1665 Esas 2017/1432 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1665 E.  ,  2017/1432 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.03.2014 gün ve 2013/1093 E., 2014/268 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekili ve davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 14.10.2015 gün ve 2015/4832 E., 2015/17117 K. sayılı kararı ile;
    (…Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı idare ile davalılardan ... vekillerince temyiz edilmiştir.
    Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Bu nedenle davacı idare vekilinin tüm, bir kısım davalılar vekilinin ise aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
    Dava konusu taşınmaz üzerindeki fidanların yaşları ve keşif tarihi itibari ile 6495 sayılı yasa uyarınca köyde yapılan ilanın askıdan indiği 12.09.2013 tarihinden önce dikildiği sabit olup, Kamulaştırma Kanununun 25/2. maddesi uyarınca ağaçların bedellerinin tahsiline karar verilmesi gerektiğinden, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan fidanların dosya içerisindeki fotoğraflarına göre dava tarihi itibari ile 3 yaşında olduğu, bu yaşdaki fidanların adet olarak maktu bedelleri İl Tarım Müdürlüğünden getirtilip, değerinin tesbitinin gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçe ile fidan bedellerine hükmedilmemesi,
    Doğru görülmemiştir...)
    gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı idare vekili dava konusu taşımazın Ilısu Barajı ve HES Baraj Gölü alanında kalması nedeniyle kamulaştırmasına karar verildiğini, ancak taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğunun tapu kaydından anlaşılamadığını, bu konuda hak sahibi olduğunu iddia eden davalılar tarafından Siirt Kadastro Mahkemesinde dava açıldığını, mülkiyeti ihtilaflı olan taşınmazın değerinin belirlenmesi için kıymet takdir komisyonun kurulduğunu ve bedelin komisyon tarafından takdir edildiğini, taşınmazın mülkiyetinin ihtilaflı olması nedeniyle kamulaştırmaya konu taşınmazın pazarlıkla satılması usulünün gerçekleştirilemediğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan rapordaki değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığını, kaldı ki yapı ve ağaç bedellerinin verilmesinin gerektiğini, taşınmazın müvekkilinin geçim kaynağı olduğunu, dolayısıyla değerlendirmenin buna göre yapılmasının doğru olacağını savunmuş, davalı ... vekili ise taşınmazın değerlerin çok düşük olduğunu ifade etmiştir.
    Diğer davalılara ayrı ayrı duruşma gününü bildirir tebligat çıkartılmış olup, davalılar duruşmaya gelmemişler, esas hakkında bir beyanda da bulunmamışlardır.
    Mahkemece kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davalarında taşınmazın dava açıldığı tarihteki durumunun ve değerinin dikkate alınması gerektiği, bir yapının ömrünün asgari 50-60 yıl olduğu düşünüldüğünde taşınmaz malikinin iki üç sene içerisinde sular altında kalacağını bildiği bir yer için fazla bedel almak amacıyla böyle bir yola başvurmuş olabileceği, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 25. maddesinde 6495 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, kamu yararı kararının ilan süresinin bitiminden itibaren, kamulaştırılacak taşınmazlar üzerine yapılan sabit tesisler ile dikilen ağaçların bedelinin kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınmayacağı ve taşınmazlardaki bu sınırlamanın ilan tarihinin bitiminden itibaren beş yılı geçemeyeceği hükmünün eklendiği, idare tarafından baraj inşaatına başlanmasından sonra gerçek kamulaştırma bedelinden çok daha fazla bedel almak amacıyla suiniyetli binalar yapıldığı ve suiniyetli fidanlar dikildiği, bu evlerin ve fidanların kamulaştırma bedelinin ve kamulaştırma projesinin rantabilitesini olumsuz yönde etkilediği, kanun koyucunun mülkiyet hakkına yaptığı sınırlamanın haricinde kalan kullanımla ilgili olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 1. maddesi uyarınca başta Kanunun genel hükümleri olmak üzere anılan Kanunun 4. maddesiyle birlikte değerlendirme yapma görevinin bulunduğu, mahkeme tarafından da bu doğrultuda inceleme yapıldığı, mülkiyet hakkının hak sahibine bu hak elinden çıkana kadar her türlü tasarruf imkânını sunduğu düşünülse dahi, TMK"nın 2. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı dahil olmak üzere herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı, dürüstlük kuralının, hak sahibinin hakkını kullanırken veya borçlarını yerine getirirken dürüst, makul ve orta zekâlı bir insandan beklenen hareket tarzına göre davranması olarak tanımlanabileceği, kamulaştırma işlemlerinin kamu yararı gözetilerek ve toplumun tamamının ya da en azından o bölgede yaşayanların yararı düşünülerek yapıldığının ve kamulaştırma işlemleri sırasında yapılan harcamaların milli servet niteliğinde olduğunun unutulmamasının gerektiği, Türkiye İstatistik Kurumunun resmî verilerine göre 31.12.2013 tarihi itibariyle Yazlıca Köyünün nüfusunun 24, Yokuşbağları Köyünün nüfusunun ise 267 olduğu, ancak yapılan yeni yapılara ve yapıların büyüklüğüne bakıldığında köylerde mevcut nüfusun birkaç kat fazlasının yaşamasının gerektiği izleniminin oluştuğu, bu durumun bile başlı başına iyi niyetli olunmadığı kanaatini desteklediği, öyle ki bazı yeni evlerde üst kata çıkmak için merdiven bulunmadığının, bazı evlerde musluklar olduğu halde su tesisatının olmadığının, evlerin iç cephe boyalarının yapılmadığının, tarlaların ortasına içi duvarsız ve sütunsuz çok geniş yapıların inşa edildiğinin, hatta tarlalarda poşeti dahi çıkarılmadan dikilmiş fidanların olduğunun, bu fidanların poşeti çıkarılmış olsa dahi hiçbir sulama sisteminin bulunmadığının, bazı fidanların toprakla dahi bütünleşmediğinin gözlemlendiği, kaldı ki bazı fidanların sonraki keşiflerde bakımsızlıktan kuruduklarının tespit edildiği, dürüstlük kuralının amacının, bireyin hatalı tutum ve davranışlarından toplumun geri kalanını korumak olduğu, hakimin, değerlendirilmesi söz konusu olan davranışın dürüstlük kuralına uygun olup olmadığına karar verirken toplumun genel anlayış ve değer yargılarını gözönünde tutmasının gerektiği, kişisel haksız menfaatlerin, belli bir hakka dayanan toplumsal menfaatlerden üstün olamayacağı, aksi takdirde toplumun refahının, bireylerin hiçbir hukuki temele dayanmayan kötü niyetli tutumları nedeniyle zarar göreceği, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı olarak kullanılamayacağının düzenlendiği, dolayısıyla gerek keşif esnasındaki mahkeme gözlemi ve çekilen fotoğraflar gerekse de bilirkişi raporlarındaki nitelendirmeler dikkate alınarak çok yeni nitelikteki (5 yıl ve altı yaşlardaki) yapı ve fidanların değerinin kamulaştırma bedelinin hesabında dikkate alınmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle bu kısımlar çıkarıldıktan sonra belirlenen bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davacı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekili ve davalı ... vekili ile davalı ... vekilinin ayrı ayrı temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece yapılan keşif sırasında taşınmaz üzerinde 5x6 aralıklarla dikilmiş zeytin fidanlarının olduğunun görüldüğü, bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan raporda zeytin fidanlarının değerinin ayrıca hesaplandığı, TMK’nın 2. maddesine göre herkesin, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunmayacağı, aynı Kanunun 683. maddesine göre de bir şeye malik olan kimsenin, hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğu, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 25. maddesine göre büyük projelerde kamu yararı kararının, kamulaştırılacak taşınmazların bulunduğu mahalle ve/veya köy muhtarlığında on beş gün süre ile asılmak suretiyle ilan edileceğinin özellikle ifade edildiği, ilan süresinin bitiminden itibaren kamulaştırılacak taşınmazlar üzerine yapılan sabit tesisler ile dikilen ağaçların bedelinin kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınmayacağı, taşınmazlardaki bu sınırlamanın ilan tarihinin bitiminden itibaren beş yılı geçemeyeceği, bu durumda taşınmaz sahibinin, kamulaştırma projelerinde ilan süresinin bitimine kadar tasarruf hakkına sahip olacağı, ancak malikin taşınmazın kullanım amacına ve niteliğine aykırı şekilde üçüncü kişiye zarar verme veya sadece daha fazla kamulaştırma ücreti alma gayesiyle hareket etmesi durumunda TMK’nın 2. maddesinin devreye gireceği, keşif sırasındaki mahkeme gözleminde taşınmazın üzerinde 3-5 yaşlarında zeytin fidanlarının olduğunun tespit edildiğinin, davacı idare tarafından hazırlanan kıymet takdir raporunda taşınmaz üzerinde zeytin fidanlarının bulunmadığının ifade edildiği, benzer dosyalar için bölgede ekonomik anlamda zeytin yetiştiriciliğinin mümkün olup olmadığının sorulması üzerine Siirt Üniversitesi Ziraat Fakültesinden gelen cevabi yazıda Siirt ilinin iklim yapısı nedeniyle ekonomik anlamda zeytin yetiştiriciliğinin mümkün olmadığının açıkça yazıldığı, makul düşünen bir kişi tarafından sular altında kalacak olan bir yere, bölgede tarımı ve satışı yapılmayan ve en geç meyve veren ağaçlardan olduğu herkesçe bilinen zeytin fidanlarından aynı anda 729 adet dikilmesinin beklenemeyeceği, davalıların zeytin ağaçlarını dikerken TMK’nın 2. maddesine uygun davranmadıkları, sadece kamulaştırmadan daha yüksek bedel almak için hareket ettikleri, dolayısıyla fidan bedellerinin ödenmesi halinde davalıların haksız kazanç sağlayacakları, mahkemenin aynı durumda olan ve kötü niyetli olarak dikilen zeytin fidanlarının ödenmemesine ilişkin olarak verdiği 2013/1093 Esas ve 2014/268 Esas sayılı dosyalarının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, bu yönüyle taşınmaz üzerinde bulunan zeytin fidanlarına bedel verilmesinin uygun olmadığı belirtilerek ve önceki karardaki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemiyle açılan eldeki davada taşınmaz üzerinde bulunan fidanların değerinin kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce mahkemenin davanın kabulüne dair ilk kararın Özel Daire tarafından bozulduğu, bozma sonrası yerel mahkemece 17.02.2016 tarihli celsede “…İl Tarım Müdürlüğüne ve Siirt Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığına müzekkere yazılarak Siirt ilinin ekonomik amaca uygun zeytin yetiştiriciliği yapılıp yapılmadığı hususunun sorulmasına,…” ve “…İl Tarım Müdürlüğüne müzekkere yazılarak iki yaşındaki zeytin ağacına ilişkin bedelin bildirilmesinin istenilmesine,… Bozma ilamına uyulup uyulmayacağının hususunun müzekkere cevaplarının gelmesinden sonra değerlendirilmesine,…” karar verildiği ve 11.05.2016 tarihli celsede, Siirt ilinde ekonomik amaca uygun zeytin yetiştiriliciliğinin yapılmadığının gelen müzekkere cevaplarında belirtildiği zapta geçtikten sonra “…Mahkememizin 19/03/2014 tarihli kararında direnilmek suretiyle, Davanın KABULÜNE,…” şeklinde hüküm kurulduğu dikkate alındığında, mahkemece verilen direnme kararının, ilk hükmün gerekçesinde yer almayan yeni bir olguya dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre de temyiz incelemesinin Özel Daire tarafından mı yoksa Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
    Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi).
    Eş söyleyişle mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
    Somut olayda yerel mahkemece verilen ilk kararın bozulması üzerine, bu kez mahkemece 17.02.2016 tarihli celsede İl Tarım Müdürlüğüne ve Siirt Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığına müzekkere yazıldığı ve Siirt ilinin ekonomik amaca uygun zeytin yetiştiriciliği yapılıp yapılmadığı hususunun sorulduğu, aynı şekilde İl Tarım Müdürlüğünden iki yaşındaki zeytin ağacına ilişkin bedelin bildirilmesinin istenildiği, Siirt ilinde ekonomik amaca uygun zeytin yetiştiriciliğinin yapılmadığı yönünde gelen yazı cevabının zapta geçirilmesinden sonra da eski hükmün kurulduğu, bu yönüyle yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak direnme olarak adlandırılan kararın verildiği anlaşılmıştır.
    Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
    Hâl böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
    Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    S O N U Ç: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı ... vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 22.11.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi