Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu hakkında genel haciz yolu ile başlatılan takipte ödeme emri tabligatının usulsüz olduğu ileri sürülmüştür. Tebligat memurunun, muhatabın veya adına tebligat yapılabilecek olanlardan herhangi birinin adreste bulunmama sebebini, Tebligat Kanunu ve Tüzüğü"nde düzenlenen biçimde usulünce tahkik ve imzayla tevsik etmediği anlaşılmaktadır. İşyeri çalışanlarına sorulup beyanlarının alındığı hususu, adı geçenlerin isim ve imzaları  alınmadığından denetime olanak vermemektedir. Tebligat memurunun gerçekten  muhatabın adresine gittiği ve fakat bulamadığı belgelenmemiş, yazılı beyanı onun mücerret sözünden ibaret kalmıştır. Bu durumda ödeme emrinin borçluya usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğinin kabulüne imkan bulunmamaktadır. Ayrıca borçlunun tebligat yapılan adresten 24.4.2006 tarihinde ayrıldığına dair nakil ilmuhaberi de  bulunmaktadır. O halde mahkemece tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.