Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/260
Karar No: 2021/247

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/260 Esas 2021/247 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/260 E.  ,  2021/247 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 18. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 65-347

    Hakaret suçundan sanık ... hakkında TCK’nın 129/3. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin Antalya (Kapatılan) 9. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 01.04.2014 tarihli ve 294-281 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 18. Ceza Dairesince 20.12.2016 tarih ve 37944-19483 sayı ile;
    "Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olayda katılanın sanığa söylediği "kes lan" sözünün hakaret niteliği taşımadığıdan ve dolayısıyla karşılıklı hakaretten söz edilemeyeceğinden yerinde olmayan ve yetersiz gerekçeyle sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Dosyanın devredildiği Antalya 26. Asliye Ceza Mahkemesi ise 16.05.2017 tarih ve 65-347 sayı ile;
    "...Sanığın savunması, müşteki beyanları, tanıkların anlatımları ile tüm dosya kapsamından; sanık ve müştekinin olay tarihinde Antalya ili Konyaaltı ilçesi ... mahallesi Uncalı caddesinde bulunan ... apartmanında oturdukları ve olay günü apartman toplantısına katıldıkları, toplantı sırasında sanığın o döneme kadar yöneticilik yapan müştekiye hesaplar ile ilgili bir şeyler sorduğu ve hesapları incelemek istediğini söylediği, müştekinin buna sinirlendiği ve elindeki dosyaları sehpanın üzerine ve yere fırlatarak sanığa hitaben "kes lan, al oku" diye bağırdığı, bunun üzerine sanığın da müştekiye hitaben "apartmanın parası ile geçiniyorsun, apartmanın parasını yiyorsun, köpek, karımın katili bunlar, dedikoducular" diyerek hakarette bulunduğu anlaşılmış, Yargıtay 18.Ceza Dairesinin 20.12.2016 tarih ve 2015/37944 esas, 2016/19483 karar sayılı kararı ile "katılanın sanığa söylediği "kes lan" sözünün hakaret niteliği taşımadığı" belirtilmiş ise de, "kes lan" sözünün muhatabının onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek, küçük düşürecek nitelikte olduğu, bu nedenle sövme suretiyle işlenen hakaret suçunu oluşturduğu, nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.04.2015 taih ve 2014/4-756 esas, 2015/124 karar sayılı kararında "sana ne lan, sen kimsin, ben istediğim yere gider, istediğim yerden çıkarım, bana kimse karışamaz" şeklinde sözlerin müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte olduğundan sövmek suretiyle işlenen, hakaret suçunun yasal unsurlarının oluştuğunun belirtildiği, sanığın müştekiye karış söylediği "apartmanın parası ile geçiniyorsun, apartmanın parasını yiyorsun, köpek, karımın katili bunlar, dedikoducular" şeklindeki sözleriyle gerçekleşen hakaretin, sanığın müştekiye karşı elindeki dosyaları fırlatarak söylediği "kes lan, al oku" sözleriyle gerçekleşen hakaretten daha ağır ve incitici olduğu kabul edilse dahi, ilk olarak hakarette bulunan kişinin karşı taraftan gelecek daha ağır hakarete katlanması gerektiği, böylece Mahkememizin (Antalya Kapatılan 9. Sulh Ceza Mahkemesinin) 01.04.2014 tarih ve 2013/294 esas 2014/281 karar sayılı kararın doğru ve yerinde olduğu sonucuna varıldığından Mahkememizin (Antalya Kapatılan 9. Sulh Ceza Mahkemesinin) 01.04.2014 tarih ve 2013/294 esas 2014/281 karar sayılı kararında direnilmesine ve sanık hakkında müştekiye yönelik hakaret suçundan açılan kamu davasında, olay sırasında sanığın müştekinin kendisine "kes lan" diye bağırarak hakaret etmesi üzerine hakarette bulunduğu, böylece sanık ve müştekinin karşılıklı olarak birbirlerine hakarette bulundukları anlaşıldığından TCK"nın 129/3 maddesi gereğince takdiren sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanık hakkında TCK"nın 129/3. maddesi uyarınca hakaret suçundan ceza verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükmün de Cumhuriyet savcısı ve katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.01.2018 tarihli ve 55356 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 18. Ceza Dairesince 18.04.2019 tarih ve 894-7716 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında, hakaret suçuna ilişkin özel haksız tahrik düzenlemesi içeren TCK’nın 129. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    14.04.2014 havale tarihli dilekçesiyle vekillik görevinden çekilen katılan ... vekili, 28.12.2012 havale tarihli şikâyet dilekçesinde; katılan ile sanığın aynı apartmanda komşu oldukları, katılanın apartman yöneticiliği yaptığı, ancak birtakım sebeplerle işi bırakmak istediği, yöneticiliğe apartmandan kimsenin yanaşmaması üzerine görevi usulüne uygun olarak bıraktığı, 23.12.2012 tarihinde apartman sakinlerince toplantı yapılmasına karar verildiği, toplantıda katılanın bilgi verme mahiyetinde açıklamalar yaptığı sırada sanığın memnuniyetsiz ve alaycı tavırlarıyla katılanı tahrik etmeye çalıştığı, katılanın bu husustaki uyarısı üzerine sanığın “Hırsız, apartman parasıyla geçiniyorsun hırsız, kafana göre harcama yapıyorsun, gel erkeksen aşağıya, benim karımın katili bunlar!” şeklinde sözler söylediği ve katılana eşinin yanında ağır hakaretler ettiği, katılanın yaklaşık on yıl süreyle apartman yöneticiliği görevini birçok fedakârlık göstererek layıkıyla yerine getirmesine karşın sanık tarafından apartman sakinlerinin önünde küçük düşürüldüğü, tanıklar ..., ... ve ...’nın söz konusu olaylara tanık oldukları, sanıkla uzlaşmak istemedikleri hususlarına yer verilmiştir.
    Katılan yargılama evresinde alınan ifadesinde; olayın gerçekleştiği apartmanda yaklaşık on yıldır yöneticilik yaptığını, toplantılara kimsenin katılmak istemediğini, toplantı sırasında yöneticiliği bıraktığını açıkladığını, toplantıya gelen sanıkla aralarında yaklaşık beş altı metre kadar mesafe olduğunu, aralarında başka insanlar da olduğu için sanığa dosya fırlatmasının söz konusu olmadığını, zaten elinde de istifaya dair yalnızca tek sayfalık dilekçe bulunduğunu, toplantı sırasında açıklama yaparken sanığın bıyık altından gülerek kendisiyle dalga geçtiğini, sanığın kızına davetiye gönderilmesi ile ilgili konuştukları sırada sinirlendiği için sanığa hitaben “Kes lan, tamam!” dediğini, bir anlığına ağzından çıkan bu ifadeyi hakaret kastıyla kullanmadığını, ancak sanığın kendisine hitaben “Hırsız, biz senin yıllardır apartman parasıyla geçindiğini bilmiyor muyuz sanıyorsun, kafana göre harcama yapıyorsun, köpekler, bunlar benim karımın katilleri!” şeklinde beyanlarda bulunduğunu, bu sözleri birkaç kez tekrarladığını, tanık ...’nin de kırlentle ensesine vurduğunu,
    Tanık ... Kollukta “Bilgi sahibi” sıfatıyla alınan 17.01.2013 tarihli ifadesinde; eşi olan katılanın yaklaşık on yıl süreyle olayın meydana geldiği apartmanda yöneticilik yaptığını, sanığın davet edilmesine karşın son üç yıldır gerçekleştirilen toplantılara iştirak etmediğini ve katılanın apartmanın parasını yediği yönünde söylentilere yol açtığını, bunun üzerine katılanın istifa ettiğini, apartmana ait tüm evrakın profesyonel yöneticiye devri konusunda toplantı yapıldığını, toplantıya sanığın da dâhil olduğu yaklaşık on kişinin katıldığını, katılanın apartman ile ilgili çalışma ve harcamalar sırasında açıklamalar yaptığı sırada sanığın, herkesin içinde katılana hitaben “Sen hırsızsın, apartmanın parasını yiyorsun, apartmanın parasıyla geçiniyorsun, kafana göre apartmanın parasını harcıyorsun, siz benim karımın katillerisiniz, karımı bunlar öldürdü, sen aşağıya in de sana nasıl biri olduğunu göstereyim, bana ‘...’ derler, sana ‘...’in kim olduğunu göstereyim!” şeklinde bağırdığını, katılanın ise kendisine yapılan bu haksız ve çirkin konuşmalar nedeniyle sanığa sadece “Sus lan!” dediğini, katılanın apartmanın parasını kendi özel ihtiyaçları için harcaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, katılanın olay nedeniyle çok üzüldüğünü,
    Yargılama evresinde ise; sanığın, yaklaşık üç yıl önce hayatını kaybeden ablasının eşi olduğunu, apartman toplantısı sırasında sanığın, eşi olan katılana hitaben “Hırsız, apartmanın parasıyla geçiniyorsun, apartmanın parasını yiyorsun, sen hırsızsın, aşağı in sana gününü göstereyim!” şeklinde sözler söyleyip kendilerini eşinin ölümü nedeniyle suçladığını, “Eşimin katili bunlar!” diyerek hakaret de ettiğini, araya giren komşuların kavganın çıkmasını önlediklerini, sanığın ağız hareketleriyle katılanı tahrik etmesi nedeniyle katılanın da kendisine “Sus lan!” dediğini,
    Tanık ... kollukta bilgi sahibi sıfatıyla alınan 17.01.2013 tarihli ifadesinde; sanık ile katılanı aynı apartmanda oturmaları dolayısıyla tanıdığını, aralarında meydana gelen olayla ilgili tanıklık yapmak istemediğini,
    Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 27.03.2013 tarihli ifadesinde; katılanın uzun yıllardır birlikte oturdukları apartmanda yöneticilik yaptığını, sanığın katılanla husumetinden dolayı apartman toplantılarına katılmadığını, son toplantıda ise ... isimli adayı desteklemek amacıyla sanığın da toplantıya iştirak ettiğini, binanın sorunlarıyla ilgili konuşmalar yapılırken sanığın söz alarak bir şeyler söylediğini, bunun üzerine katılanın aralarındaki husumetin de etkisiyle sanığa hitaben “Kes lan!” diye bağırdığını, sanığın da “Sen binanın parasını yiyorsun!” şeklinde karşılık verdiğini, bunun üzerine tarafların karşılıklı olarak birbirlerine “Köpek, karımın katili, dedikoducular, lan!” biçiminde sözler söylediklerini, toplantıya katılanlar olarak araya girip olayın büyümesini önlediklerini,
    Yargılama evresinde ise; Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadesini aynen tekrar ettiğini, apartman yöneticisi olan katılanın ibra ile ilgili konuşma yaptığı sırada sanığın söz alarak binanın sorunlarıyla ilgili olarak hatırlamadığı bir şeyler söylediğini, bunun üzerine katılanın sanığa hitaben “Kes lan!” diye bağırdığını ve ortalığın karıştığını, sanığın katılana “Sen binanın parasını yedin!” dediğini hatırladığını, “Hırsız!” şeklinde bir hitapta bulunup bulunmadığından emin olamadığını, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine hakaret içerikli sözler söylediklerini,
    Tanık ... yargılama evresinde; olay tarihinde yöneticilik yapması konusunda internet aracılığıyla kendisine ulaşılması üzerine apartman toplantısına katıldığını, toplantı sırasında katılanın faaliyetler ve hesap özetini okurken sanığın mimik ve laf atmalarından etkilenerek “Tamam kes lan!” dediğini, bunun üzerine sanığın katılana hitaben “Sen bana lan diyemezsin, kaç senedir bu binanın parasıyla karnınızı doyuruyorsunuz, hırsızsınız!” şeklinde karşılık verdiğini, çıkan arbede nedeniyle toplantıya katılanların araya girdiğini,
    Tanık ... yargılama evresinde; olay tarihinde apartman toplantısına ilk kez katıldığını, yanında babası olan sanığın da bulunduğunu, toplantıya katılanların sayısının on bir olduğunu, apartman yöneticiliği için dışarıdan ve apartman sakinlerinden istekliler bulunduğunu, katılanın bulundukları yere dosya fırlatarak sanığa hitaben “Al lan oku!” dediğini, üzerlerine yürüyenlerin olduğunu, çıkan arbede sırasında katılanın sanığa yönelik “Aşağıya in sana göstereceğim!” şeklinde sözler söylediğini, tanık ...’nin de hakaret içerikli ifadeler kullanarak kendilerine yastıkla vurduğunu, sanığın katılana yalnızca “On yıldır yöneticilik yapıyorsun, senden kimse hesap sormuyor.” dediğini, “Hırsızsın, sen apartmanın parasını yiyorsun!” şeklinde bir beyanda bulunmadığını,
    Tanık ... yargılama evresinde; olay günü yapılan apartman toplantısına yönetici adayı olarak iştirak ettiğini, toplantı sırasında katılanın önceki dönemde yaptıklarını anlattığını, elinde de kağıtlardan oluşan bir dosyanın bulunduğunu, sanığın “O hesaplara bakabilir miyim?” demesi üzerine katılanın “Al lan!” şeklinde bağırarak dosyayı önündeki sehpaya attığını, sanığın haklı olarak sinirlenerek “On yıldır bu apartmanın yöneticiliğini yapıyorsun, parayı istediğin gibi kullanıyorsun!” dediğini, ancak sözlerinde “Hırsız!” lafının geçmediğini, olay sırasında çıkan arbede sırasında tanık ...’nin sanığa hitaben hakaret içerikli sözler söyleyip kendisine koltuk minderiyle vurduğunu,
    Tanık ..... yargılama evresinde; olay günü yapılan apartman toplantısı sırasında katılanın açıklama yaptığını, bu sırada sanığın kendisine bir şeyler sorduğunu ve hesabı görmek istediğini söylediğini, bunun üzerine katılanın “Al lan!” şeklinde bağırarak dosyayı önündeki sehpaya attığını, sanığın yalnızca “On yıldır bu apartmanda yöneticilik yapıyorsun.” dediğini, bunun haricinde kötü bir söz söylemediğini, tanık ...’nin ayağa kalkarak elindeki koltuk minderiyle sanığa vurduğunu ve “Senin bu toplantıda ne işin var, seni kim çağırdı?” şeklinde beyanlarda bulunduğunu,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... kollukta alınan 25.01.2013 tarihli ifadesinde; katılanın eski bacanağı olduğunu, kendisiyle aynı apartmanda ikamet ettiklerini, dışarıdan yönetici tutulmasına karşı çıkmak amacıyla daha önceden katılmadığı hâlde 23.12.2012 tarihinde yapılan apartman toplantısına katıldığını, gözleri iyi görmediği için yönetici olan katılanın toplantıya katılanlara dağıttığı kâğıtlarla ilgilenemediğini, yaptığı açıklamalara da ses çıkarmadığını, bir ara katılanın kendisine hitaben “Sana diyorum lan!” şeklinde bağırdığını, o anda şekerinin yükseldiğini ve katılana önce “Sen kime diyorsun? On senedir bu toplantılara katılmıyorum!” dediğini, sonrasında kendisini kaybederek “Yeter bu, on senedir bu apartmanın parasını kullandınız!” şeklinde sözler sarf ettiğini, “Hırsız!” şeklinde bir kelime kullanmadığını, belirtilen sözleri üzerine katılanın üzerine yürüdüğünü, eşi olan tanık ...’nin de kendisine kırlent fırlatarak hakaret içerikli sözler söylediğini, katılana hitaben “Siz öldürdünüz dedikoduyla benim eşimi!” dediği hususunun doğru olduğunu, çünkü eşinin kanser hastası olduğu dönemde kendisiyle yeterince ilgilenmediği yönünde katılan ve eşinin dedikodu çıkardıklarını ve kendisini arayıp sormadıklarını, eşinin bu olayları duyması nedeniyle üzülerek vefat ettiğini düşündüğü için belirtilen ifadeleri kullandığını, şeker hastası olmasa katılana yönelik kötü bir söz söylemeyeceğini, toplantıda sessizce otururken katılanın durup dururken kendisine “Sana diyorum lan!” demesinin kendisini çok tahrik ettiğini,
    Yargılama evresinde ise; olay tarihinde katıldığı apartman toplantısı sırasında yönetici olan katılanın elinde bulunan dosyaları yüzüne fırlatarak “Al lan incele!” demesi üzerine şekerinin yükseldiğini, katılanın “Ben on yıl burada hizmet ettim, kimse bana teşekkür etmedi.” demesi üzerine kendisinin de “Siz apartmanın parasını kafanıza göre harcıyorsunuz, hiçbir arkadaş sizden hesap bile sormadı!” şeklinde karşılık verdiğini, bunun üzerine katılanın eşi olan tanık ...’nin yanında bulunan kırlentleri başına vurarak kendisine hitaben “Şerefsiz, alçak seni buraya kim çağırdı, çık dışarı!” dediğini, katılana hitaben “Hırsız!” demediğini, “Karımın katili bunlar!” sözünü ise katılana değil tanık ...’ye hitaben söylediğini, olay sırasında şekerinin 800’e yükseldiğini, hakkında verilecek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararını kabul ettiğini,
    Savunmuştur.
    TCK’nın "Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret" başlıklı 129. maddesi;
    "(1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
    (2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.
    (3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir." şeklinde düzenlenmiştir.
    Anılan hükmün uyuşmazlık konusuna ilişkin birinci fıkrasının gerekçesinde; "Birinci fıkraya göre, mağdur kendi haksız hareketleriyle hakarete neden olmuş ise, haksız hareketinin ağırlığını göz önüne almak suretiyle hâkim, failin cezasını azaltabileceği gibi gerektiğinde tümüyle kaldırabilecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.
    Görüldüğü üzere, TCK’nın 129. maddesinin ilk fıkrası uyarınca hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde hâkim, faile verilecek cezayı üçte birine kadar indirebileceği gibi ceza vermekten de vazgeçebilir. Kanun koyucu burada TCK’nın 29. maddesinde düzenlenmiş olan genel haksız tahrikten farklı olarak hakaret suçuna özel bir tahrik düzenlemesi getirmiştir. TCK’nın 129. maddesinin uygulanma şartları oluştuğu durumda genel haksız tahrike ilişkin aynı Kanun’un 29. maddesinin uygulanma imkânı bulunmamaktadır.
    TCK’nın 129. maddesinin birinci fıkrasındaki hüküm, aynı Kanun’un 29. maddesinde düzenlenen “genel haksız tahrik” hâlinden öncelikle cezai sonuçları açısından farklıdır. 29. maddede haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen failin cezasında, maddede öngörülen oranda indirim yapılacağı düzenlenmişken 129. maddedeki "özel haksız tahrik" hâlinde, failin cezasında indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebileceği belirtilmiştir. Cezai sonuçlarının yanı sıra her iki düzenleme uygulanma koşulları bakımından da birbirinden farklılık arz etmektedir. TCK’nın 29. maddesinde "haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında" suçun işlenmiş olması aramışken, 129. maddede hakaret fiilinin haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi yeterli görülmüş, ayrıca fiilin hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında işlenmiş olması aranmamıştır. Dolayısıyla 129. madde açısından Kanun’un gözettiği husus, somut olayın özelliğine göre fiilin ani bir öfkenin sonucu olarak işlenmesidir. Aradan uzunca bir süre geçtikten sonra gösterilen tepkinin bu düzenleme kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olmayacaktır.
    Hakaretin haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi için her şeyden önce ortada haksız bir fiil söz konusu olmalıdır. Kanun haksız bir fiilden bahsettiği için bu fiilin hukuka aykırı olması yeterli olup mutlaka suç olması ya da özel hukuk anlamında bir "haksız fiil" in varlığı gerekmez. Bununla birlikte haksız olarak nitelendirilebilecek her türlü fiil de sanık lehine bu düzenleme kapsamında değerlendirilmemelidir. Aksi takdirde hakaret suçuyla korunmak istenen hukuki yarar aleyhine bir orantısızlık ortaya çıkacak, sanığın hukuk devletinin işleyiş süreci veya hayatın normal akışı içerisinde katlanmasının beklendiği hemen her durumda ölçüsüz bir koruma avantajından istifade etmesi söz konusu olacaktır.
    Kanun’dan çıkan bir diğer sonuç, failin maruz kaldığı söz konusu haksız fiil kasten yaralama ya da hakaret olmamalıdır. Zira böyle bir durumda anılan düzenlemenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki suçun kasten yaralama suçuna tepki olarak veya hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesine ilişkin düzenlemelerin uygulanma imkânı doğacaktır. Diğer taraftan haksız fiile karşı hakaretin nedensellik bağı içerisinde işlenmiş olması gerekir. Genel haksız tahrik hükümlerinde olduğu gibi burada da haksız fiilin mutlaka faile yönelmiş olması gerekmemekte, ancak tepki mutlaka haksız fiili yapana yönelmelidir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    23.12.2012 tarihinde yapılan apartman toplantısı sırasında yönetici olan katılanın sanığa hitaben “Kes lan!” diye bağırması üzerine sanığın da “Apartmanın parasıyla geçiniyorsun, apartmanın parasını yiyorsun, köpek, karımın katili bunlar, dedikoducular!” şeklinde karşılık verdiği hususunda Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmayan olayda;
    Katılanın sanığa yönelttiği “Kes lan!” sözünün rahatsız edici, nezaket dışı ve kaba hitap tarzı niteliğini taşımasına karşın olayın çıkış nedeni ve gelişmesi de dikkate alındığında hakaret suçunu oluşturmadığı, bu nedenle sanık hakkında hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesine ilişkin TCK’nın 129. maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanma koşullarının gerçekleşmediği, ancak somut olayın özellikleri de gözetildiğinde anılan sözün aynı maddenin birinci fıkrasında yer verilen haksız bir fiil kapsamında kaldığında kuşku bulunmadığı, bu nedenle hakaret suçunu haksız bir fiile tepki olarak işleyen sanık hakkında TCK’nın 129. maddesinin birinci fıkrasının uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanık hakkında TCK’nın 129. maddesinin birinci fıkrası yerine aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Antalya 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.05.2017 tarih ve 65-347 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanık hakkında TCK’nın 129. maddesinin birinci fıkrası yerine aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 02.06.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi