17. Hukuk Dairesi 2014/2876 E. , 2015/9160 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davAlıların sürücüsü, işleteni, trafik sigortacısı ve teşebbüs sahibi olduğu özel halk otobüsünün davacıların 15 yaşındaki yaya desteğine çarparak ölümüne neden olduğunu, kaza tespit tutanağının aksine kazanın davalı tarafın kusurundan kaynaklandığını belirterek fazlaya dair talep ve dava hakkı ve aynı zamanda manevi tazminat talep ve dava hakkı da saklı kalmak kaydı ile şimdilik toplam 1.000,00TL maddi tazminatın kaza tarihiNden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken; 06.05.2013 tarihli ıslah dilekçesi başlıklı beyanında ek dava olarak nitelendirilmek kaydı ile her davacı için 50.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı .... vekili, davadan önce ödeme yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, özel halk otobüsleri ile İETT arasındaki ilişkinin ukome kararı ile alınan yönergeye dayandığını, sürücünün davalının istihdam edeni olmadığını ve davalının da işleten sıfatının bulunmadığını belirterek davanın husumet nedeni ile reddini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekili, kusur durumuna itiraz ettiklerini, manevi tazminat için fazlaya dair hakların saklı tutulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak; maddi tazminat davasının reddine,davacının ayrı dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata yönelik ıslah dilekçesinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 3,40 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 25/06/2015 gününde Üye ... ve Üye ..."ın karşı oyları ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Somut uyuşmazlıkta, davacılar tarafından fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın tahsili istemi ile eldeki dava açılmış,
Yargılama sırasında, davacı vekilinin 06.05.2013 günlü ıslah dilekçesi ile her bir davacı yönünden ayrı ayrı 50.000"er TL manevi tazminata hükmedilmek üzere başvurma ve peşin harçlarda yatırılmak suretiyle dava ıslah edilmiş,
Yargılama sonucunda mahkemece "maddi tazminat davasının reddine, ıslah ile manevi tazminat istenemeyeceğinden, ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere ıslah isteminin reddine" karar verilmiş,
Kararın manevi tazminata yönelik bölümüne davacı vekilinin vaki temyizi sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda reddedilmiştir.
Davacı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz isteminin reddine ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyız.
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin Adil Yargılanma Hakkının Korunması Başlıklı 6/1.maddesinde "...Herkesin davasının makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahip bulunduğu",
T.C. Anayasının 141/son maddesinde "davaların en az giderle ve mümkün olan suretle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu",
6100 sayılı HMK 30.maddesinde de "hakimin yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü bulunduğu" düzenlenmiştir.
Davacı manevi tazminat istemini, maddi tazminat davasının yargılama sırasında 06.05.2013 günlü ıslah dilekçesi ile bağımsız bir talep olarak ileri sürmüştür.
Yerel mahkemenin ve sayın çoğunluğun kabulünün aksine ortada ıslah edilmiş bir manevi tazminat davası yoktur.
Davacı, ayrı bir dilekçe ile bağımsız olarak açabileceği manevi tazminat davasını, usul ekonomisi gereği maddi tazminat davası sırasında davanın ıslahına ilişkin sunduğu dilekçede açmıştır.
Davacı manevi tazminat davası yönünden başvurma ve peşin harçları da yatırmıştır.
Bu halde manevi tazminat davası ek dava niteliğinde olup davalı tarafın ek davaya karşı her türlü itiraz ve defi hakkı bulunmaktadır. (21 HD. 17.4.2012 gün 2011/14163/6353 sayı, 9. HD. 12.4.2012 gün 2010/1265 E, 2012/12608 K.sayı, 21.HD. 9.7.2013 gün 2012/19058 E, 2013/14740 K., ve 4.HD.14.3.2013 gün 2012/5120 E.,2013/4672 K sayılı kararları)
Manevi tazminat davasının açıldığı 02.04.2013 tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"da, ıslah dilekçesinde farklı alacakların istenmesini önleyici bir hükümde mevcut değildir.
Bu durumda, davacıların manevi tazminat istemi hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin yerel mahkeme kararına vaki temyiz istemini reddeden sayın çoğunluk görüşü İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 6/1, TC Anayasanın 141/son ve HMK 30 maddesine aykırı olduğundan çoğunluk görüşüne karşıyız.