3. Hukuk Dairesi 2015/2075 E. , 2016/1685 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kaçak su ekibinin, ... Kampüsü"nde yapmış olduğu denetimler sırasında, davalı üniversitenin su aboneliği bulunmasına rağmen, atık su aboneliği olmadan, iki kuyudan su kullandığı ve bu suretle kaçak atık su kullanımının gerçekleştiğinin tespit edildiğini, 30.05.2007 tarihli kaçak su tutanağının tanzim edildiğini, itiraz üzerine bu tutanağın tashih edilerek, 2008/1542 numaralı kaçak su tutanağının düzenlendiğini, bu tutanağa dayalı olarak davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, itirazla takibin durduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 2007 yılında tahakkuk ettirilen bedelle ilgili olarak aradan 6 yıl geçtikten sonra icra takibi başlatıldığını, bu nedenle zamanaşımı süresinin dolduğunu, her hangi bir bildirimde bulunulmadan icra takibi başlatılmasının usulüne uygun olmadığını, müvekkilinin ... yerleşkesinin su ihtiyacını ..."den değil, ... su kuyusundan karşıladığını ve müvekkilinin kaçak su kullanmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının, 42.262,08 TL asıl alacak 3.486,62 TL işlemiş faiz üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm; taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından; 30.05.2007 tarihli tutanakta; atık su tutarının 40.057,48 TL; Kdv"nin 3.204,60 TL; cezalı su bedelinin; 80.114,96 TL olmak üzere toplam; 123.377,04 TL olarak belirlendiği, 04.06.2008 tarihinde başlatılan icra takibinde; 123.377,04 TL asıl alacak, 11.286,46 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 134.663,50 TL talep edildiği anlaşılmaktadır.
Keşif yapılmaksızın, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu jeoloji mühendisi tarafından hazırlanan ve mahkemece benimsenerek, hükme esas alınan 15.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda ise, dava konusu yerin kanalizasyon hizmetlerinden yararlandığı, bu hizmetten dolayı Aski Tarifeler Yönetmeliği"nin 34.maddesine göre davacının, davalıya vermiş olduğu kanalizasyon hizmeti nedeniyle atık sudan dolayı talep edebileceği tazminat miktarının 42.262,08 TL asıl alacak, 3.486,62 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 45.748,70 TL olduğu rapor edilmiştir.
Kural olarak, kendi taşınmazındaki kuyudan su çıkartarak kullanan kişinin fiili, kaçak su kullanımı olarak değerlendirilemez. Ancak kullanılan kuyu suyu kadar atık suyun üretildiği kabul edilerek, atık suların uzaklaştırılması konusunda verilen hizmetlerden yararlanılması ve atık suları kanalizasyon şebekesi vasıtasıyla binadan uzaklaştırması halinde, tarife ile belirlenen atık su bedelinden sorumlu olunacağı kabul edilir.
Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre de; kendi taşınmazındaki kuyudan su çıkararak su kullanan kişi ve kuruluşlardan su bedeli alınamaz. Çıkarılan su; lavabo, wc, mutfak, araç yıkama gibi yerlerde kullanılarak atık su (kirli su) üretilmesi ve üretilen bu atık suyunda Belediyelerin bakım ve gözetiminde olan kanalizasyon tesislerine verilmesi hâlinde atıksu bedeli alınır. Şebeke suyunun; bağ, bahçe, çim ve ağaç sulanmasında kullanılması hâlinde atık su bedeli alınamaz, keza; kuyu suyunun da; bağ, bahçe, çim ve ağaç sulamasında kullanılması halinde su ve atık su bedeli alınamaz.Atık su kulanım bedelinden, fiili kullanım yapan gerçek ve tüzel kişiler kullanım süre ve miktarı ile sorumludur.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, üniversite kampüsünde bulunan kuyuların 167 sayılı Yer Altı Suları Kanuna uygun açıldığı, davalının yasak her hangi bir fiilde bulunmadığı, davalının, kirli suların uzaklaştırılması için atık su bedeli ödemekle yükümlü olduğu, kaçak su tutanağında belirtilen aylık 500 m3 su tüketiminin, bulunduğu yer ve kapasitesi bakımından uygun olduğu belirtilmiş ancak kuyudan temin edilen suyun nasıl kullanıldığı ve atık (kirli) suyun nasıl ve ne şekilde uzaklaştırıldığı irdelenmemiş, her iki tarafta rapora itiraz ettiği halde tarafların itirazlarını karşılayacak ek rapor alınmaksızın, yetersiz rapor hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; belirtilen maddî ve hukukî olgular çerçevesinde, gerekirse mahallinde keşifte yapılarak, dava konusunda uzman mühendislerin bulunduğu üç kişilik bilirkişi kurulundan, davacının, davalıdan isteyebileceği bedelin, tahakkuk süresi ve tahakkuk ettirilen su miktarı ile tutanağın tanzim edildiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri bir bütün halinde değerlendirilmek suretiyle hesaplanması hususunda Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve soruşturma sonucu yetersiz bilirkişi raporu raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.