
Esas No: 2010/7149
Karar No: 2011/3836
Karar Tarihi: 30.06.2011
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/7149 Esas 2011/3836 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile ... ve ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen ....09.2010 gün ve 186/416 sayılı hükmün ...’ca incelenmesi ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı bir parça taşınmazın imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hükümleri uyarınca vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın dere yatağı olarak tespit dışı bırakılan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve kazanmayı sağlayan zilyetlik yolu ile edinilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi ise, yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile krokisinde A harfi ile gösterilen 6509,42 m² yüzölçümlü taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/..., 3402 sayılı Kadastro Kanununun ... ve ....maddeleri gereğince açılan tescil davasıdır.
Dosya arasında bulunan...Kadastro Müdürlüğüne ait ........2007 günlü cevabi yazısındaki açıklamalara, pafta örneğine ve komşu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarına göre tescili istenen ve kabul kararı verilen taşınmaz bölümünün 1986 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında “dere” niteliğiyle tespit dışı bırakılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak edinilebilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanununun .... ve .... maddesinde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Anılan maddeler uyarınca yerin ... sayılmayan, kamu hizmetine tahsis edilmeyen yer olması, il, ilçe ve kasabaların imar planları içerisinde bulunmaması ve ayrıca imar-ihya edilerek tarım arazisi haline getirilmesi, imar-ihya işleminin tamamlandığı tarihten dava tarihine ve eğer imar planı kapsamındaki bir yer ise imar planı kapsamına alındığı tarihe kadar ... yıldan fazla süre ile tasarruf edilmesi gerekmektedir. Her ne kadar dinlenen yerel bilirkişiler uyuşmazlık konusu taşınmazın davacıya miras bırakanı babası ...’nin ölümünden sonra mirasçıları arasında yapılan paylaşım sonucunda kalan bir yer olduğunu, taşınmaz üzerindeki toplam zilyetliğin 40 yılı aşkın bulunduğunu, taşınmazın davacının babası zamanında bağ olarak kullanılan yerlerden iken davacı tarafından üzerine ağaç dikilerek kullanılmaya devam edildiğini, açıklanan 40 yılık süre içinde hiçbir şekilde su altında kalmadığını açıklamışlar ve taşınmaz başında yapılan keşiflere bağlı olarak rapor düzenleyen zirai bilirkişi ve jeolog bilirkişiler de taşınmazın 40 yıl önce imar-ihya edilerek tarım arazisi haline getirilen yerlerden olduğu dere ve yatağı konumunda bulunmadığını bildirmişler ise de; bir yerin niteliğinin ne olduğu ve ne zaman imar-ihya edildiğinin belirlenmesi bakımından en uygun yöntemlerden biri de davanın açıldığı tarihten geriye doğru en az ... yıl öncesine ait bölgeye ilişkin hava fotoğraflarının steroskopi aleti ile zemine uygulanması ve bu hava fotoğraflarına göre taşınmazın durumunun değerlendirilmesi yöntemidir. Mahkemece dosya içerisine getirtilen, 1952 ve 1999 yıllarına ait bulunan hava fotoğrafları, Harita ve Kadastro Mühendisi olan bilirkişiler .... ve ... aracılığı ile ........2009 günlü keşif yerinde steroskopik incelemeye tabii tutulmuş ve adı geçen bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan ........2009 günlü raporda “ Dosya içerisinde bulunan 1952 ve 1999 tarihli hava fotoğraflarının stereskopik değerlendirilmesinde dava konusu yerin ekilip biçilen yerlerden olmadığı ve kullanılmadığı tespit edilmiştir. .../25000 ölçekli memleket haritasında ise, dava konusu yerin geniş yapraklı ağaçlar ve kısmen de fıstıklığın olduğu ve Semovin deresinin bir koluna isabet ettiği görülmüştür. Dava konusu yerin tescil edilmesi halinde dere yatağının kapanacağı anlaşılmıştır.” denilmektedir. Bu rapor dikkate alındığında, dosya arasında bulunan ve dava konusu taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğuna ilişkin olan zirai bilirkişi ve jeolog bilirkişi değerlendirmelerinin keşifler sırasında var olan fiili görünüm esas alınarak düzenlendiği taşınmazın geçmişine ilişkin değerlendirmelerin ise, varsayımsal olduğu ve gerçekle bağdaşmadığı anlaşılmaktadır. Hava fotoğraflarına göre, 1999 yılında kullanılmadığı ve Semovin deresinin bir kolu üzerinde bulunduğu belirlenen yer üzerine var olduğu ileri sürülen tasarrufun edinmeyi sağlamayacağı açıktır. Günümüz itibariyle Semovin Deresi ile dava konusu taşınmaz arasında gerçek kişiler adına tescil edilen kadastro parsellerinin bulunması dava konusu taşınmazın 1999 yılından Semovin Deresinin bir kolu üzerinde olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğinden taşınmazın dere ile bağlantısının kesildiğinden de söz edilemez. Kaldı ki, 1999 yılından dava tarihine kadar ... yıllık kazanmayı sağlayan süresinin de geçmediği açıktır. Mahkemece açıklanan bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken resmi belgelere ters düşen bir takım değerlendirmelerle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.