3. Hukuk Dairesi 2015/17488 E. , 2016/1680 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki maddi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili (asıl ve birleşen davanın davacısı) tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; kendisini "..." olarak tanıtan bir kişinin, müvekkilinden 30.000,00 TL değerinde battaniye satın aldığını, borcuna karşılık "...." plakalı aracın üzerine müvekkili lehine noterde düzenlenen araç rehin sözleşmesiyle rehin konulduğunu, sonradan aracın ruhsat ve plakası ile ... adına olan kimliğin sahte olduğunun ortaya çıktığını, müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, davalı noter ve noter katibinin sahte ruhsat ve kimliği farketmeden rehin sözleşmesi düzenlemeleri neticesinde müvekkilinin zarara uğradığını ve davalı noterin müvekkilinin zararını tazmin etmesi gerektiğini belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup; 7.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı noterden tahsiline karar verilmesini talep etmiş, aynı nedenlerle, davalı noter aleyhine ....Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/292 E. sayılı dosyası ile tazminat davası açarak, 23.000,00 TL"nin davalı noterden tahsilini istemiş, bu dosyalar birleştirilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı noter vekili cevap dilekçesinde; rehin sözleşmesinin düzenlenmesine dayanak yapılan belgelerin aslının bulunamadığını, bu belgelerin iğfal kabiliyetine haiz olup olmadıkları hususunda herhangi bir inceleme yapılmadığını, rehin sözleşmesini düzenleyen katiple ilgili olarak yapılan soruşma neticesinde takipsizlik kararı verildiğini, müvekkili ya da katip hakkında herhangi bir mahkumiyet kararı bulunmadığını savunarak; asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan .... vekili beyan dilekçesinde; davanınn reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; rehin sözleşmesinin düzenlenmesine dayanak yapılan belgelerin asılları bulunamadığı için bu belgelerin iğfal kabiliyetine haiz olup olmadığı hususunda bir inceleme yapılamadığı, davalı noter ve katibi hakkında verilmiş bir mahkumiyet kararı bulunmadığı, ceza davasında sanık sıfatı ile yargılanan dava dışı ..., .... ve ...."nın "Resmi Belgelerde Sahtecilik" suçundan mahkum oldukları gerekçesiyle asıl ve ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm; asıl ve birleşen davanın davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; noterin hukuki sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; noterde düzenlenen araç rehin sözleşmesine dayanak belgelerin sahte olması nedeniyle, davacının uğradığını iddia ettiği zarardan, davalı noterin sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Noterlik Kanunu’nun 1. maddesinde; noterliğin bir kamu hizmeti olduğu ve noterin, hukukî güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirdiği belirtilmiştir. Görevi belge ve işlemlere resmîyet kazandırmak olan noterlerin, yaptıkları işlemler dolayısıyla meydana gelecek zararlardan ötürü sorumlu tutulması bir zorunluluktur.
Noterlerin yaptıkları hizmet dolayısıyla sorumlulukları, 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde hüküm altına alınmış olup; stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile, noterlerin, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumlu oldukları, noterin, ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebileceği hükme bağlanmıştır.
Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde kusurdan söz edilmemiş olup, bu özel bir "kusursuz sorumluluk" türüdür. Bu sorumlulukta noterin çalıştırdığı kişilerin hatalı işlemlerinden de noter sorumludur. Sorumluluktan kurtulması için notere bir hukuki yol tanınmamıştır. Bu bakımdan 162. maddedeki düzenleme, ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk niteliğindedir.
Tüm kusursuz sorumluluk hallerinde olduğu gibi zarar gören davacı, davalı noterin kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Zarar gören davacı yalnızca zararla eylem arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamak zorundadır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur. Buna göre noter, gerekli özeni gösterdiğini iddia ederek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Ancak gerekli özeni göstermiş olsa bile, zararın doğmasına engel olamayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. Bu husus nedensellik bağının kesilmesidir. Bunun ispatı da davalı notere aittir.
Noterlik Yasası"nın 72.maddesi gereğince noter, iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tamamen öğrenmekle yükümlüdür. Noterin sahte belgeler ile işlem yapması hatalı ve eksik bir işlemdir.
Somut olayda; dava dışı 3. kişilerin sahte olarak düzenlenen ve gerçek araç maliki ..."nun kimlik bilgilerini içeren nüfus cüzdanı ile ruhsatı noter katibine sunduğu, araç rehin sözleşmesinin, bu sahte belgelere dayalı olarak davalı noterin katibi tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı noterin katibinin, sahte belgelere dayanarak rehin sözleşmesini tamamlamış olması özen yükümlülüğünün kusurlu şekilde aksatıldığını göstermektedir. Araç rehin sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle davacının uğradığı zararla, davalı noterin eylemi arasında illiyet bağı kanıtlanmıştır. Davacının ayrıca kusursuz sorumlu olan noterin kusurunu ispatlama zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı noterin sorumluluğu cihetine gidilmelidir.
Ancak, tacir olan davacının, malları sattığı alıcı hakkında yeterli araştırma yapmaması ve rehin sözleşmesine esas olan belgeleri incelememesi, davacının bölüşük kusurunu oluşturmakta olup, zarar doğurucu olayın meydana gelmesinde davacının da kusurunun bulunduğu açıktır.
Hal böyle olunca mahkemece, öncelikle davacının zararının kapsamı belirlenip, bölüşük kusuru nedeniyle, toplam zarar miktarından uygun bir indirim yapıldıktan sonra kalan miktardan davalı noterin sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, noterlerin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu göz ardı edilerek, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus hükmün bozulmasını gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.