3. Hukuk Dairesi 2015/15827 E. , 2016/1679 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : .... 16. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2015
NUMARASI : 2014/317-2015/346
DAVACI : H.. B.. VEK.AV.F... B...
DAVALI : B.. K.. VEK.AV.M... K...
Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davada; nafaka alacaklısı davalı kadının boşandıktan sonra çalışmaya başladığı, böylece yoksulluğunun ortadan kalktığı belirtilerek; aylık 300,00 TL olarak ödenmekte olan nafakanın kaldırılması talep edilmiştir.
Mahkemece; davalı kadının 2013 yılı 12. aydan itibaren asgari ücretle çalışmaya başladığı, davacının ise işsiz olduğu, boşanmadan sonra tekrar evlendiği, bu evlilikten iki çocuğunun olduğu, babasının yardımıyla geçimini sağladığı gerekçesiyle davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz etmiştir.
Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 176/3. maddesinde de; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın, yoksulluğunun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla kaldırılacağı hükme bağlanmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir.
Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek tespit edilir.
Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında asgari ücret düzeyinde gelirin bulunması yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; tarafların 11.10.2009 tarihinde evlenip, 22.05.2012 tarihli ilamla boşandıkları, eldeki nafaka kaldırım davasının 09.05.2014 tarihinde açıldığı, 1981 doğumlu davacının, 05.05.2014 tarihinde evlendiği, bu evlilikten 07.03.2012 ve 15.05.2013 doğumlu iki çocuğun dünyaya geldiği, kolluk araştırmasına göre davacının çalışmadığı, çalışmaya engel bir durumunun bulunmadığı, geçimini babasının sağladığı, dinlenen tanık beyanına göre ise bir inşaat firmasında sorumlu olarak çalıştığı, 1983 doğumlu davalı kadının ise boşandıktan sonra çalışmaya başladığı, aylık gelirinin 850,00 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; öncelikle nafaka yükümlüsü davacının ekonomik ve sosyal durumu etraflıca araştırılarak, davacının ekonomik durumuna ilişkin sosyal ekonomik durum araştırma sonuçları ile tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi, ardından davalının asgari ücret düzeyinde gelirinin olmasının yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmeyeceği göz önünde bulundurularak, davacının nafakanın kaldırılmasına yönelik talebinin reddine karar verilmesi, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı (çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince) nazara alınarak, nafakanın indirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak, gerekli görülür ise nafakada makul oranda bir indirime gidilmesi gerekirken; eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı gerekçeyle yoksulluk nafakasının tümden kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.