8. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/10486 Karar No: 2019/4865 Karar Tarihi: 09.05.2019
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/10486 Esas 2019/4865 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2017/10486 E. , 2019/4865 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVACILAR : ... vd. DAVALILAR : Nüfus Müdürlüğü vd. DAVA TÜRÜ :Soybağının Reddi Babalığın Reddi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, dava dilekçesinde, nüfus kaydında davacıların halası olarak görünen in gerçek babasının olmasına rağmen, davacılar murisikızı olarak nüfusa tescil edildiği bildirilerek, in gerçek babası nüfusuna kaydı istenmiştir. Mahkemece; davada, in "ın kızı olduğu iddia edilmişse de bu davanın aynı zamanda nesebin reddi davası olduğu, bu davayı ancak nesebi reddeden kişinin açabileceği, hayatta değilse de mirasçılarının hep beraber açabileceği ancak aynı zamanda babası olduğu iddia edilen "ın da mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerekeceği kaldı ki davalının şuanda kimlik bilgilerine göre kimin soyundan geldiyse o kişiyle soybağının olduğunun kanunen kabulünün gerekeceği, bu durumun aksinin ispatının dosya kapsamında sağlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, in 01.07.1926 doğumlu olarakile kızı olarak 25.05.1944 tarihinde tescil edildiği, Aliş ve Hamide"nin resmi evli olduğu, davacıların in Ziba"dan olma oğlu ölü Halil"in çocukları olduğu anlaşılmaktadır. in gerçek babası olduğu iddia edilen ile annesi olarak görünen Hamide arasında ise bir evlilik görünmemektedir. Tüm bu bilgiler ışığında eldeki dava soybağının reddi ve babalığın tespiti talebine ilişkindir. Yani bu haliyle davanın soybağı davası olarak nitelendirilmesi gerekir. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup aile mahkemelerinin görevi kapsamındadır. Asliye hukuk mahkemesi, genel nitelikli mahkeme olup, aksine bir düzenleme bulunmadıkça, dava konusunun miktar ve değerine bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalara bakmakla görevli; aile mahkemesi ise özel kanununda kendisine verilen davalara bakmakla görevli özel nitelikli bir mahkemedir. Davada, Ayşe"ninkızı olmadığına dair istem Türk Medeni Kanunu 286 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağının reddi, Ayşe"nin gerçek babası hanesine tescili istemi Türk Medeni Kanunu"nun 301 ve devamı maddelerinde düzenlenen babalığın tespiti istemine ilişkin olup, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK.118-395) kaynaklanan bütün davalarda aile mahkemesinin görevli olduğunun hükme bağlandığı ve aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerektiği dikkate alındığında, davaya aile mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yerinde görülmeyen gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 09.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.