3. Hukuk Dairesi 2015/18255 E. , 2016/1677 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı şirket vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin iş yerini 30.05.2013 tarihinde davaya konu yere taşıdığını ve elektrik abonesi olmak için davalı elektrik dağıtım şirketine başvurulduğunu, davalı şirketin, dava dışı abone şirketin borcu nedeniyle müvekkili şirketin abonelik talebini reddettiğini belirterek; müvekkili adına abonelik tesisine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin abonelik talep ettiği yerde, dava dışı ....nin faaliyet gösterdiğini, bu şirketin elektrik borcunu ödemediğini, bu nedenle de elektriğin kesildiğini, davacı şirketi ile borçlu dava dışı şirketin aynı kişilere ait olduğunu, aynı kişilerin, borçtan kurtulmak için yeni şirket kurup, abonelik talep ettiklerini savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; elektrik aboneliği tesisinde oluşan muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; davacı şirket ile dava dışı abone şirket arasında, davalının ileri sürdüğü gibi hukuki bir bağ bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kural olarak; elektrik tüketim bedelinden sözleşmenin tarafı olan abone sorumludur. Elektrik dağıtım şirketleri, önceki abonenin borcunu yeni aboneden talep edemeyeceği gibi yeni aboneliğin tesisi için bu borcun ödenmesini de isteyemez.
Ancak somut olayda, davacının abonelik tesisi talebinin reddine dair davalı dağıtım şirketinin yazısında ve davalı vekilinin cevap dilekçesinde; davacı şirket ile davacı şirketin kiralamış olduğu fabrikanın önceki sahibi olan şirket arasında bağ olduğu, abone şirketin, yüksek elektrik borcundan kurtulmak amacı ile davacı şirket adına yeni abonelik talebinde bulunduğu, davacı şirketin kiralama işlemin muvazaalı olduğu ileri sürmüştür.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; dava dışı ....nin, 2003 yılından itibaren davaya konu yerde elektrik abonesi olup, 2004-2013 yılları arasında elektrik borcunun 405.872,47 TL olduğu, davaya konu yerin 30.05.2013 tarihinde noterde yapılan kira sözleşmesiyle davacı ....ne aylık 1.000,00 TL"ye kiraya verildiği, mahkemece bilgisine başvurulan elektrik/elektronik mühendisinin 27.01.2014 tarihli raporda, dosya kapsamındaki belgelere göre şirketler arasında bağlantı olmadığını rapor ettiği, mahkemece, bu rapor benimsenerek, davacı şirketle, davalı elektrik dağıtım şirketinin abonesi olan şirket arasında herhangi bir bağlantı olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verildiği, davalının, muvazaa iddiası açısından, davacı şirket ile dava dışı abone şirket arasında bağ bulunup bulunmadığının tam olarak araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; davalı tarafın muvazaa iddiası üzerinde durulup, Ticaret Sicilinden, hem davacı şirketin, hem de dava dışı abone şirketin ana sözleşme ve tadilleri celbedilip, bu iki şirket arasında, davalı elektrik dağıtım şirketinin iddia ettiği gibi bir irtibat bulunup bulunmadığı hususu üzerinde durulup, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.