3. Hukuk Dairesi 2015/13763 E. , 2016/1676 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali-tenkis-tescil davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, vasiyetnamenin iptali davasının reddine, tenkis-tescil davasının kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi ..."in, tasarruf nisabını aşarak, gayrimenkullerini davalı yeğenine vasiyet ettiğini belirterek; .... Noterliği"nde 12.05.2009 tarihinde düzenlenen vasiyetnamenin iptalini, muris adına olan tapu kayıtlarının müvekkillerinin mahfuz hisseleri oranında tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; amcası ...."in, tedavisiyle kendisinin ilgilendiğini, amcasının, davacıların ilgisizliğinden, saygısızlığından ve kendisini yalnız bırakmalarından dolayı mallarını kendisine bıraktığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; 02.10.2012 tarihli ilamla, davacı tarafın vasiyetnamenin iptalini gerektirecek herhangi bir nedene dayanmadığı, vasiyetnamenin iptali şartlarının oluşmadığı, murisin ölüm tarihi itibariyle vasiyetname konusu taşınmazlar dışında malvarlığının olmadığı, murisin, tüm taşınmazları davalı yeğenine vasiyet ederek, davacıların saklı payını bertaraf ettiği belirtilerek, vasiyetnamenin iptaline ilişkin talebin reddine, tenkise ilişkin talebin kabulü ile davaya konu taşınmazların muris adına olan tapu kayıtlarının iptaline, taşınmazların 8/32 hissesinin davacı eş Seher, 3/32"er hissesinin davacı çocuklar ..., ..., ... adına, 15/32 hissenin de davalı ... adına tesciline karar verilmiş, hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dosyanın temyiz incelemesi dairemizce yapılmış, Dairemizin 10.10.2013 tarih, 2013/10548 E.; 14295 K. sayılı ilamıyla, davacılar vekilinin sair temyiz itirazları reddedilmiş, hakimin tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremeyeceği, davacıların muris adına olan tapu kayıtlarının iptali ile mahfuz hisse oranında adlarına tescili talep ettikleri, davalının kendi adına tescile yönelik karşı davasının bulunmadığı, buna göre dava konusu taşınmazların 15/32 hissesinin davalı adına tesciline karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyma kararı verilmiş, bu sırada murisin dava dışı kızı ..., davacıların yanında davaya müdahale etmek istediğini beyan etmiş; mahkemece, ..."in asli müdahillik talebi kabul görmüş, 01.04.2014 tarihli ilamla, davacıların vasiyetnamenin iptali isteminin reddine, taşınmazların 8/32 hissenin eş ..., 3/32"er hissesinin davacı çocuklar, ..., ..., ... ve asli müdahil ... adına, 12/32 hissenin de davalı adına tescile karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın temyiz incelemesi ikinci kez Dairemizce yapılmış; 17.09.2014 tarih, 2014/13534 E.; 11968 K. sayılı ilamla, bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmediği, hükmün, dava konusu taşınmazların 15/32 hissesinin davalı adına tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulduğu halde mahkemece yine taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak davalı lehine hisse tesciline karar verildiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece yapılacak işin, Dairemizin 10.10.2013 tarih 2013/10548 E.; 14295 K. sayılı ilamında da vurgulandığı üzere davadaki taleple bağlı kalınarak, davalı lehine hüküm kurulmaması olduğu açıklanmıştır.
Mahkemece; bozmaya uyulmuş, davalı; vasiyetnamede kendisine bırakılan taşınmazların adına tescilini talep etmiş, mahkemece, davalıya harç yatırması için süre verilmiş, davalının tescile ilişkin talebini harçlandırması üzerine 31.03.2015 tarihli ilamla; davacıların vasiyetnamenin iptaline ilişkin isteminin reddine, tenkis isteminin kabulü ile davacı ... adına 8/32, ..., ..., .... adına 3/32"er, davalı ... adına 15/32 hissenin tesciline karar verilmiş, hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava; vasiyetnamenin iptali, bu talep kabul görmediği takdirde; muris adına olan ve davaya konu vasiyetnamenin konusunu teşkil eden gayrimenkullerin tapu kayıtlarının iptali ile mahfuz hisseleri oranında davacılar adına tescili istemine ilişkindir.
Karşı dava açılabilmesi için; asıl davanın açılmış ve hâlen görülmekte olması, karşı davada ileri sürülecek olan talep ile asıl davada ileri sürülen talep arasında takas veya mahsup ilişkisinin bulunması yahut bu davalar arasında bağlantının mevcut olması şarttır. Çünkü, açılmış ve hâlen görülmekte olan bir davanın davalısının, cevap dilekçesinde, asıl davanın davacısına karşı, asıl davanın görüldüğü mahkemede bir dava açması hâlinde, ancak karşı davadan söz edilebilir. Buradaki bağlantıdan maksat, asıl taleple karşı davada ileri sürülebilecek talebin, aynı yahut birbirine benzer sebeplerden doğmuş yahut biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek bir nitelikte bulunmasıdır.
Belirtilen bu şartlar gerçekleşmeden karşı dava açılacak olursa, mahkeme, talep üzerine yahut resen, karşı davanın asıl davadan ayrılmasına; gerekiyorsa dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verir.
Karşı dava, cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılır. Süresinden sonra karşı dava açılması hâlinde, mahkeme davaların ayrılmasına karar verir. (HMK m. 133)
Somut olayda; davalı, cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe ile adına tescil için karşı dava açmamıştır. Bozma sonrası davalı; vasiyetnamede kendisine bırakılan taşınmazların adına tescilini talep etmiş, mahkemece, davalıya harç yatırması için süre verilmiş, davalının tescile ilişkin talebini harçlandırdığı gerekçesiyle Dairemiz bozmalarına aykırı olacak şekilde davalı adına adına hüküm kurulmuştur. Davalının beyanı karşı dava gibi değerlendirilse bile HMK 132/2 gereğince, davalının talebi yönünden tefrik kararı verilmesi gerekir.
Hal böyle olunca mahkemece; davacıların mahfuz hisse oranında adlarına tescil talep ettikleri, davalının süresi içinde adına tescil yapılmasına yönelik karşı dava açmadığı, bozma sonrası adına tescil talebinde bulunduğu göz önünde bulundurularak; davalının talebinin karşı dava gibi değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu üzerinde durulup, karşı dava gibi değerlendirilmesi halinde, davalının talebinin iş bu davadan tefrik edililerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.