10. Hukuk Dairesi 2014/5189 E. , 2015/2667 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
....’ne ait .... sicil numaralı işyerinden 17.11.2008 – 31.12.2009 döneminde davalı Kuruma tam gün üzerinden eksiksiz sigortalılık bildirimi gerçekleştirilen davacıya 1981 – 28.02.2010 tarihleri arasındaki 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı ve askerlik borçlanması toplamı olan 5.079 gün üzerinden 01.09.2010 günü itibarıyla yaşlılık aylığı bağlandığı, bildirimin gerçekleştirildiği anılan işverene ait işyeri hakkında Kurumca yapılan denetim ve araştırma sonrasında düzenlenen 25.08.2009 tarihli .... Memurluğu Raporu, 27.04.2011, 29.04.2011, 31.05.2011 tarihli .... Başkanlığı Raporlarına dayanılarak davacının 404 günlük hizmetinin, sahte işyeri üzerinden fiili çalışmaya dayanmayıp gerçeğe aykırı olduğu belirlenerek bildiriminin iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinde, bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından, hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağı belirtilmiş, 11. maddesinde, sigortalı sayılanların maddi olan ve olmayan unsurlar ile birlikte işlerini yaptıkları yerler “işyeri”, 12. maddesinde, 4/1(a) maddesine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan Kurum ve kuruluşlar “işveren” olarak tanımlanmıştır. Zorunlu sigortalılık niteliği, işveren ile çalışan arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya/çalıştırılmaya başlanması ile kazanılmakta, yazılı olarak düzenlenen veya sözlü olarak kararlaştırılan akitle birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili = gerçek) çalışma olgusunun varlığı da gerekmektedir.
Diğer taraftan anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesine dayalı bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
İnceleme konusu davada mahkemece anlatımlarına dayanılan tanıkların da bildirimlerinin iptal edilmiş olması karşısında bu kişilerin beyanlarının esas alınamayacağı açıktır. Bu bakımdan; Kurum tespit ve bulgularının aksinin aynı derecede somut, inandırıcı, gerçeklere dayalı delillerle kanıtlanması gereğinden hareketle, dava konusu hizmete ilişkin olarak varsa aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı olup sigortalılıkları Kurumca geçersiz sayılmayan kişilerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince belirlenerek dinlenilmeli, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, işyerinin faaliyeti ve kapasitesi, çalışma şekli ve düzeni, davacının yaptığı işin ne olduğu, nasıl yerine getirildiği, günlük/haftalık çalışma saatleri saptanmalı, işyerine ait elektrik ve su faturaları ilgili kurumlardan, işverenin ödediği vergilerde esas alınan kazanç miktarlarını gösteren vergi kayıtları ilgili vergi dairelerinden getirtilmeli, gerektiğinde bu kayıtlar üzerinde uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak işyerinin fiilen faal olup olmadığı belirlenmeli, işyerlerinin ticari faaliyetinin kapsamına, ticaret ve çalışma hayatının gerçeklerine göre, çekişme konusu dönemde Kuruma bildirildiği kadar sigortalının bu işyerinde çalışıp çalışamayacağı irdelenmeli, benzer konumda olan sigortalılar yönünden açılan İş Mahkemesi’nin 2013/162 Esas – 2014/229 Karar, İş Mahkemesi’nin 2011/867 Esas – 2012/438 Karar, İş Mahkemesi’nin 2012/932 Esas – 2014/641 Karar, İş Mahkemesi’nin 2012/668 Esas – 2013/480 Karar, İş Mahkemesi’nin 2013/845 Esas, İş Mahkemesi’nin 2013/633 Esas, İş Mahkemesi’nin 2011/1486 Esas sayılı davalarından delil olarak yararlanılmalı, toplanan tüm kanıtlar değerlendirilip fiili çalışmanın var olup olmadığı açıklıkla ortaya konulduktan sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.