17. Hukuk Dairesi 2020/1213 E. , 2020/4341 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; müvekkili şirkete Mortgage Sigorta Poliçesi ile sigortalı adreste apartman rogarının tıkanması ve pis suların söz konusu taşınmazın banyosundan eve yayılması nedeniyle gerçekleşen zararı sigortalısına ödediği hasar tazminatının tahsili için davalıya bildirim yapıldığını davalı tarafça herhangi ödeme yapılmadığından İstanbul Anadolu 3.İcra Müdürlüğünün 2013/1774 sayılı dosyasıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazı sonrası takibin durduğunu, yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; müteahhit ..."nun İSKİ görevlileri ile birlikte rögarı kontrol için geldiğinde logarın toprak ve taşla dolduğu ve tıkanmak üzere olduğunun görüldüğü 2 numaralı daire sahibi ..."in arandığı, logarda dikey konulan büzler(atık suyun taşınması için kullanılan beton boru) ile yatay konulan büzler arasındaki boşlukların olduğu, dolayısı ile tamir edilmesi gerektiğinin müteahhit ..."ya söylendiği, logara dolan taş ve toprağın temizlendiği, logarın tamir ettirildiği yönünde beyanda bulunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın 09/09/2013 tarihi itibariyle ... davalı gösterilerek açıldığı, ancak bina yönetiminin 13/09/2014 tarihinde oluşturulduğu, dava tarihi itibariyle apartman yönetiminin taraf sıfatının bulunmadığı görülmekle yönetim hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarara sebep olduğu iddia edilen davalılardan rücuen tahsilini içeren icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olaya bakıldığında; celbedilen taşınmazın tapu kayıtlarından kat mülkiyeti kurulmuş bir taşınmaz olduğu, bu durumda, anataşınmazda kat mülkiyeti kurulmuş olması nedeniyle, davada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu açıktır.
Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Bu durumda mahkemece; davada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu gözetilerek, HMK"nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK"nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2-Kabule göre, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 34. maddesinin 1. fıkrasında “Kat malikleri, ana gayrimenkulün yönetimini kendi aralarından veya dışarıdan seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler; bu kimseye (Yönetici), Kurula da (Yönetim Kurulu) denir.” hükmü yer almakta, aynı Kanunun 35.maddesinde de yöneticinin görevleri sayılmaktadır. Yine aynı Kanunun 38. maddesinde yöneticinin sorumluluğuna ilişkin genel kural “Yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur.” şeklinde ortaya konularak 39. maddesinde ise yöneticinin hesap verme yükümlülüğü düzenlenmekte; 40. maddenin 1. fıkrasında ise Yöneticinin Hakları “Yönetici kaide olarak vekilin haklarına sahiptir.” şeklinde ifade edilmektedir. Bu hükümler göstermektedir ki, ana gayrimenkulün yönetimi için atanan yönetici veya Yönetim Kurulu vekil statüsündedir. Dolayısıyla gerek iç ilişkide, gerek dış ilişkide vekil gibi sorumlu ve vekilin haklarına sahiptir. (HGK 08.11.2006 gün 2006/12-682 E. 2006/682 K)
Davalı yönetim ile kat malikleri arasındaki sözleşme niteliğindeki yönetim planı ile, bağımsız bölüm maliklerine burada belirtilen hizmetlerin en iyi bir şekilde götürülmesi, apartman ile ilgili iş ve işlemlerin bir elden yürütülmesi, hizmetlerin ifasının sağlanması, ortak yaşam amaçlarının gerçekleşmesi için birbirlerine karşı çeşitli edimler üstlenmişlerdir. Kat Mülkiyeti Yasası"nın 35. maddesi hükmünde, ana gayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için kat maliklerinin yararına gereken tedbirlerin alınması yöneticinin görevleri arasındadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde, dava konusu hasarın ortak atık su tesisatının çökmesiyle sigortalı konuta su sirayet etmesinden kaynaklandığı iddia edilmektedir. Davacının talep ettiği tazminat yönünden, davalı apartman yönetiminin 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 38. maddesi ve sözleşmeden kaynaklanan temsil görevi kapsamında pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır.
Bu durumda, mahkemece davanın esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde husumetten davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.