15. Hukuk Dairesi 2018/1109 E. , 2018/2953 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinin bir türü olan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi"nden kaynaklanan gecikme cezasının tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı arsa sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Davacı arsa sahibi vekili; müvekkilinin, davalı ile ... 18. Noterliğinin 23.09.2008 tarihli 48605 yevmiye numaralı sözleşme ile anahtar teslimi, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalamış olduğunu, sözleşmenin 8. maddesi hükmü gereğince: “İşin sözleşmede belirtilen sürede tamamlanmaması durumunda yüklenici arsa sahiplerine aylık 1.000,00 TL kira bedeli ödeyecektir.” şeklinde ibare konulduğunu, davalı müvekkiline ait olan 2. kat 3 numaralı daireyi anahtar teslimi 25.02.2010 tarihinde teslim etmesi gerekirken teslimi yapmadığını,müvekkilinin davalıya karşı 27.05.2011 tarihinde ... 1. İcra Müdürlüğü 2011/11335 Esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduğunu, davalı bu takibe haksız, hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş ise de ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/467 Esas ve 2012/341 Karar sayılı ilâmı ile itirazın iptâline karar verildiğini, söz konusu kararda dairenin süresinde teslim edilmediğinin karar altına alındığını, iş bu takipten sonra da daire teslimi yapılmadığını, davalının, müvekkiline teslim etmediği dairenin sanki maliki imiş gibi kiraya verdiğini, kira paralarının kendi hesabına ödenmesi için ihtarı keşide ettiğini ve sonrasında ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2012/22868 Esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduğunu, davalının icra takibine haksız, hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan itirazlarının iptâline, takibin devamına, % 20"den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı yüklenici vekili; davacı tarafından davalı aleyhine ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/467 Esas sayılı dosyası ile açtığı davada verilen kararın henüz kesinleşmediğini, açılan davanın usul ve yasaya aykırı olup reddinin gerektiğini, davalının kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan edimlerini yerine getirdiğini, inşaatı 25.02.2010 tarihinde bitirerek maliklerine teslim ettiğini, dairelerin tamamen bitmiş ve kullanılabilir durumda olduğunun tespit edildiğini, bu sebeple davanın reddine, %20"den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılamanın 16.06.2016 tarihli oturumunda davalı vekilinin yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmeksizin hüküm kurulmuştur.
Dava, 6100 sayılı HMK"nın yürürlükte olduğu 11.03.2013 tarihinde açılmıştır. 6100 sayılı HMK"da ilk derece yargılamasında yazılı yargılama usulü beş aşamadan oluşacak şekilde düzenleme yapılmıştır. Bunlar;1) Davanın açılması ve dilekçeler aşaması, (Madde 118,126-136 ) 2) Ön inceleme, (Madde 137-142) 3) Tahkikat, (Madde 143-293) 4) Sözlü Yargılama (Madde 184-186) ve 5) Hükümdür (madde 294).1086 sayılı HUMK zamanında yazılı yargılama usulü 4 aşama (ön inceleme aşaması hariç ) olarak düzenlenmiş ve bu aşamaların her biri bir diğerinin içine geçmiş şekilde olduğundan gereksiz işlem yapılmasına ve yargılamaların uzun sürmesine sebebiyet vermekte iken kanun koyucu bu sakıncaların önüne geçmek için bu aşamaları sıkı kurallara bağlamış ve bir aşama bitirilmeden diğer aşamaya geçmeyi engellemek istemiştir. Tahkikat sona erdikten sonra geçilecek aşama sözlü yargılama aşamasıdır.
Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan ve zaman bakımından uygulanması gereken 6100 sayılı HMK"nun 184.maddesinde “ (1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.” ve yine aynı Kanun"un 186. maddesinde “(1) Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.” hükümleri bulunmaktadır.
Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere; hâkim, tahkikatın bitiminden sonra, taraflara, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı tanımalı ve sonrasında son diyeceklerini bildirmeleri için fırsat vermeli ve buna göre hükmünü kurmalıdır.
Somut olayımıza gelince: karar oturumunda davalı vekilinin yineden keşif yapılması ve bilirkişi raporu alınması konusunda itirazları bulunmasına rağmen bu itirazlarla ilgili
olumlu yada olumsuz bir karar verilmeksizin ve tarafların son diyecekleri sorulmaksızın duruşmaya devam edilerek hüküm kurulmuş olması, adil yargılama ilkesinin en önemli unsurlarından olan ve HMK"nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını zedeler nitelikte olup, usul ve yasaya aykırı bulunduğundan sair hususlar incelenmeksizin hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 09.07.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.