4. Ceza Dairesi 2012/3990 E. , 2012/3507 K.
"İçtihat Metni"
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 289/1-son cümle, 62/1, 52. maddeleri uyarınca 1 ay 7 gün hapis ve 20 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, sanığa verilen cezanın aynı Kanunun 51/1. maddesi uyarınca ertelenmesine dair, Ordu 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 15/06/2011 tarih ve 2010/279 ve 2011/673 sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 19.10.2011 gün ve 53822 sayılı yazı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.01.2012 gün ve 374223 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında “ "Tüm dosya kapsamına göre, ayrıntıları Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 22/12/2009 tarih ve 2008/7470 esas 2009/21076 karar, 26/01/2010 tarih ve 2008/6720 esas, 2010/777 sayılı kararlarında belirtildiği üzere, vedia sözleşmesinin bir türü olan yedieminlik kurumunun yediemine yüklediği muhafaza ve iade görevinin yalnızca kendisine teslim edilen yerde saklama ve iade etme yükümlülüğü yüklediği, hacizli malı satış yerine götürme yükümlülüğünün bulunmadığı, somut olayda sanığın savunmalarında işlerin yoğunluğundan dolayı hacizli malları götürmediğini açıklaması, dosyada hacizli inalların teslim amacı dışında tasarruf edildiğine dair ikrar, tespit veya benzeri herhangi bir delilinde görülmemesi karşısında, mahkemece yerinde yapılacak inceleme sonucunda hacizli malların amacına uygun muhafaza edilmekte olduğunun ve teslim amacına aykırı şekilde tasarruf edilmediğinin saptanması halinde yasal unsurları oluşmayan suçtan dolayı beraat kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Gereği görüşüldü:
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu, fail açısından yapılan sınıflandırmaya göre özgü bir suçtur. Bu suç ancak yasal düzenlemede belirtilen hukuki ve fiili nitelikleri taşıyan kişiler tarafından işlenebilir. Özgü suçların failleri belirli bir yükümlülük altında bulunmaktadır. Bu nedenle özgü suçlar doktrinde yükümlülük suçları olarak da adlandırılmaktadır. 5237 sayılı T.C.Y."nın 289. maddesinde düzenlenen muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun faili, kendisine rehinli veya hacizli veya herhangi bir nedenle elkonulmuş malın resmen teslim edildiği kişidir. Hukuk uygulamasında bu kişiler yediemin olarak anılmaktadır Yedieminin, suçun yapısı ve görevlendirilmesinin dayanağını oluşturan ilgili yasalardan kaynaklanan bazı yükümlülükleri vardır. İcra ve İflas Yasası hükümleri uyarınca yürütülen takipler nedeniyle gerçekleştirilen haciz işlemi sırasında yediemin olarak görevlendirilen kişinin, İ.İ.Y."nın 88. ve 358. ile halen yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Yasasının 468. maddeleri içeriğinden saptanan yükümlülükleri şunlardır: l) Kendisine resmen teslim edilen malı/malları saklamak, korumak ve olduğu gibi (aynen) bırakmak. 2) Resmen teslim işlemini gerçekleştiren yetkili organ istediğinde hacizli malı kendisine teslim edilen yerde geri vermek veya hazır etmek. Belirtilen yükümlülükler aynı zamanda TCY."nın 289. maddesinde öngörülen teslim amacını oluşturmaktadır. Bu açıklamalar karşısında, yediemin sanıktan hacizli malı icra dairesi tarafından belirlenen satış yerine götürmesinin beklenmesi ve satış yerine götürmeme biçimindeki ihmali davranışın teslim amacı dışında bir tasarruf olarak değerlendirilmesi olanaklı değildir.
İncelenen dosyada, yukarıdaki açıklamalara göre, yediemin sanığın hacizli malları satış yerine götürmemesi, teslim amacı dışında bir tasarruf olarak değerlendirilemeyeceği açıktır. Ancak mahkemece yaptırılan dosyada mevcut 12.05.2011 tarihli sanığın beyanı da esas alınarak tutulan tutanak içeriği itibariyle sanığın işlettiği haczin yapıldığı işyerinin iflas nedeniyle kapatıldığı ve hacizli malların da bulunmadığı göz önüne alındığında, sanığın kendisine teslim edilen hacizli malları gerektiği gibi korumadığı ve sakladığı anlaşılmada, Mahkemece, suçun oluştuğu gerekçesiyle verilen mahkumiyet hükmünün, hukuka uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar karşısında; yasa yararına bozma isteğine konu olan dosyada, mahkemece yaptırılan zabıta araştırmasına göre, sanığın haczin yapıldığı işyerini kapattığı ve hacizli malların da bulunmadığının tespit edilmesi nedeniyle verilen hükümlülük kararının yasaya aykırı bulunmadığı anlaşıldığından, CYY.nın 309. maddesi koşullarını taşımayan YASA YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 22.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.