21. Hukuk Dairesi 2019/3303 E. , 2020/2402 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi :
Davacı, 08/05/2015 tarihli talebine istinaden davalı Kurumca 01/02/2010 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile 01/02/2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı :
Davalı Kurum vekili dilekçesinde; yapılan işlemin 5510 sayılı Yasanın geçici 63. maddesi ile 2015/136 sayılı Genelgeye uygun olduğu, davacıya fazla ödenen 54.206,32 TL’nin faizsiz olarak geri istenildiğini, bu miktara 01/02/2010 - 20/12/2010 dönemi ödemelerine ilişkin 9.220,60 TL’nin dahil edilmediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Mahkemenin; ...dava, kurumun iptal edilen 01/02/2010 tarihli aylığı iptal işleminin iptali ve bu tarihten itibaren aylığa hak kazandığının tespitine ilişkindir. Bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davacıya aylık bağlanırken daha sonra iptale gerekçe yapılan 27/02/2006-16/12/2009 dönem Bağ-Kur sigortalılık süresi dahil edilmeksizin diğer Bağ-Kur hizmetleri ve SSK lı çalışmaları üzerinden 5750 gün dikkate alınarak aylık bağlanmıştır. Daha sonra bu gerekçe ile iptal edilen aylık yeniden bağlanmış , ardından Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 04/03/2016 tarihli yazısı gerekçe gösterilerek tekrar iptal edilerek, hem ödenen aylıklar borç çıkartılmış, hem de davacıya 01/06/2015 tarihinden itibaren aylık bağlanmıştır. 5510 SY nın geçici 63. Maddesinde 23/04/2015 de yapılan düzenlemeyi sigortalılar aleyhine yorumlamak ve yasada olmayan kriterler üzerinden aylık iptali ve borç çıkartma işlemi hatalıdır. Bu itibarla anılan madde gereği davacının 27/02/2006-16/12/2009 dönemi prim borcunu ödemediği dikkate alınarak o dönem Bağ-Kur"lu sayılmaması dolayısıyla bağkur borcunun da olmadığının kabulü gerekir. Bu hali ile davacı mevcut SSK lı süreleri ve primi ödenmiş bağkur hizmetleri gereği 01/02/2010 dan itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı gerekçesine dayandığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
Davalı Kurum vekili; istinaf dilekçesinde; davacının Kuruma başvurusu üzerine geçmiş dönem Bağ-Kur hizmet borcunun silindiğini, bu nedenle geçmiş dönem borcu silinenlere yasada geçmiş dönük maaş alma hakkı tanınmadığı, Kurumca yapılan işlemlerde hata bulunmadığını, kurumun hangi işleminin iptal edildiğinin açıkça yazılmadığını belirterek, İlk Derece mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
Bölge Adliye Mahkemesince davalı kurumun istinaf başvurusu ... 4. İş Mahkemesinin 2011/733 E. - 2012/1438 K. sayılı dosyasında kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle " 1-Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE,
... 37. İş Mahkemesinin 2016/1183 E., 2017/308 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE," karar verilmiştir.
E)Temyiz :
Davacı vekili, her iki davada anlaşmazlık konusu olan tahsis ve iptal işlemleri incelendiğinde, her iki davada tartışılan Kurum işlemlerinin dayanak ve mahiyetleri itibariyle birbirinden tamamen farklı olduğu, kesin hüküm olduğu ileri sürülen ... 4. İş Mahkemesinin 201/733 E. 2012/1438 K. Sayılı 02/08/2012 tarihli kararından sonra , davalı Kurum tarafından 13/07/2015 ve 16/03/2016 tarihinde yapılan iki ayrı tahsis işlemi incelendiğinde, bu davada tartışılan önceki hususların önceki dava ile ilgisinin olmadığı , bu davaya konu edilen nihai işlemlerin yasal dayanağının 2015/13 sayılı kurum genelgesi olduğu, bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmediği gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dava, davacının 08/05/2015 tarihli talebine istinaden davalı Kurumca 01/02/2010 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile 01/02/2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece hükümde yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi 05/01/2018 tarih 2017/1988 E. 2018/ 2041 K. sayılı ilamı ile İlk Derece Mahkeme kararını kaldırarak davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekilinin temyizi üzerine; Dairemizin 06/11/2018 tarih 2018/1387 E. 2018/7955 K. sayılı ilamı ile " Somut olayda, davalı Kurumca davacıya 01/02/2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmış olup ... 4. İş Mahkemesinin 2011/733 E. 2012/1438 sayılı dosyasında görülen davada, dava konusu davacının 01/02/2010 tarihinde bağlanan yaşlılık aylığı kesen 19/04/2012 tarihli Kurum işleminin iptaline ve yaşlılık aylığının yeniden bağlanmasına yönelik iken davacının 5510 sayılı Yasanın geçici 63 üncü maddesi uyarınca 08/05/2015 tarihli dilekçesi yaşlılık aylığının yeniden bağlanması talebi üzerine davalı Kurumca davacının aylığı durdurulduğu tarihten itibaren aktifleştirilmiş ve 20/01/2011-19/08/2015 tarihleri arasındaki yaşlılık aylığı tutarının ödenmek üzere bankaya gönderilmiş,ardından Kurumun 22/03/2016 tarihli işlemi ile davacının 08/05/2015 tarihli dilekçesinin tahsis dilekçesi olarak dikkate alınmış , aylıklarının 01/06/2015 tarihinden geçerli olmak üzere bağlanmış ve fazla ödenen aylıklar davacıya borç çıkarılmış olup eldeki davada, dava konusu 22/03/2016 tarihli Kurum işleminin iptaline yönelik olduğuna göre kesin hükümden bahsedilemeyeceği açıktır." gerekçesi ile kararın bozulduğu, Bölge Adliye Mahkemesi" nce bozma ilamına uyulduğu halde bozma uyarınca işin esasına girilmesi gerekirken, bozma gereği yerine getirilmeyerek yine kesin hüküm gerekçe gösterilerek İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. Bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Somut olayda; bozma ilamına uyan Bölge Adliye Mahkemesi" nin Dairemiz 06/11/2018 tarih, 2018/1387 E – 2018/7955 K sayılı bozma ilamı doğrultusunda karar vermesi gerekirken bozma ilamı öncesindeki aynı gerekçelerle tekrar davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınarak işin esasına girilerek toplanacak deliller çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesi"nce kesin hüküm nedeniyle tekrar davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı bozulması gerekmiştir. G)SONUÇ :Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.