20. Hukuk Dairesi 2012/15536 E. , 2013/2343 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Kızılçukur Köyü 235 ada 2 parsel sayılı 7944.98 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğinde belgesizden kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı, Orman Yönetimi taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan bölümüne ait tesbitin iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, çekişmeli parselin tesbit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Hükmüne uyulan 30/09/2009 tarih, 2009/ 13370 - 13788 sayılı ilâmda; [Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda "çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Kanun uyarınca 56 numaralı orman kadastro komisyonunca 1997 yılında orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamalarının yapıldığı, 26/05/1999 tarihinde ilân edilerek kesinleştiği, ancak 1/10000 ölçekli orman kadastro haritasının kadastro paftası ile ölçeklerinin eşitlenerek çakıştırılması sonucunda sınırlarında kaymalar olduğunun görüldüğü, orman kadastro haritalarının 1/25000 ölçekli memleket haritası ile 1/35000 ölçekli hava fotoğrafından yararlanılarak hazırlandığı, 1/25000 ölçekli memleket haritalarının mekanik yöntemlerle 1/10000 ölçekli haritalara dönüştürülerek orman kadastro haritalarının oluşturulduğu, bu haritaların teknik açıdan yeterli olmayıp, zemine birebir uymadığı; orman kadastro çalışmalarında 6 derecelik ED50 koordinat sistemi kullanılarak orman sınır noktalarının sayısal değerinin tesbit edildiği ve bu durumun orman kadastro dosyasında belirtildiği, daha sonra 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmalarda orman kadastro dosyasında bulunan 6 derecelik ED50 koordinat sisteminin ITRF96 sistemine dönüştürüldüğü ve bu şekilde çalışmaların tamamlandığı, ilk orman kadastrosunun yapıldığı yıllarda henüz ITRF96 sisteminin mevcut olmaması nedeniyle sayısal orman sınır noktaları teknik açıdan yetersiz olan orman kadastro haritalarına aktarılırken hatalar oluştuğu, orman sınır noktalarının yerlerinin paftalarda kaydırıldığı" açıklandıktan sonra taşınmazın tamamının orman kadastro sınırları dışında orman sayılmayan yerlerden olduğunun açıklandığı, mahkemece, bu bilirkişi raporunda açıklanan nedenlerle orman sınır noktalarının doğru tersimatının yapılarak paftaların büyük ölçekli harita yapım yönetmeliğine göre güncellenip düzeltilmesi için Kütahya Orman Bölge Müdürlüğüne yazı yazıldığı, Kütahya Orman Bölge Müdürlüğü cevabında “arazi ile tutanaklar ve oluşturulan koordinatların birbiri ile uyumlu olduğu, 1/10000 ölçekli orman kadastro haritalarının işletme şefliği için bilgi amaçlı üretildiği, hiçbir şekilde tescil işlemlerinde esas alınmadığı, bu nedenle haritaların
düzeltilmesine gerek bulunmadığı, bilirkişilerce koordinat değerleri ve 1/50000 ölçekli haritalar esas alınarak rapor hazırlanması gerektiği”nden söz edildiği, mahkemece bu cevabın açılan davanın yanlış olduğunun zımnen kabul edilmesi anlamında yorumlandığı, bilirkişi raporu da yeterli bulunarak davanın reddine karar verildiği, ancak bilirkişi raporu yetersiz olduğu gibi delillerin değerlendirilmesinde de hataya düşüldüğü, davanın kesinleşen orman kadastrosuna dayanılarak açıldığı, Dairemizce aynı gün temyiz incelemesi yapılan mahkemenin 2009/36 - Dairenin 2009/9313 Esas Sayılı dosyasına gönderilen 28/11/2008 tarihli Kütahya Orman Bölge Müdürlüğü yazısından orman kadastro haritasının altlık olarak hazırlandığı, geçerli bir harita olmadığının anlaşıldığı, 02 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar birlikte değerlendirildiğinde tutanaklardaki anlatımlara değer verilerek uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği, tutanaktaki anlatımlardan orman sınır hattının kişilere ait tarım alanları ile ormanın o günkü doğal sınırlarının esas alınarak orman sınır hatlarının belirlendiği, bu sınırın belirlenmesinde en doğru yol göstericinin ise yine o tarihteki hava fotoğrafına yansıyan orman ve tarım alanlarının görüntüleri olduğu, çekişmeli yerde orman kadastrosunun yöreye ait hava fotoğraflarından yararlanılmak suretiyle yapıldığı, bu yöntemle yapılan orman kadastrosunda orman tahdit nokta ve hatlarının hava fotoğraflarına işlendiği ve detay tariflerinin günlük olarak düzenlenen tutanaklara yazıldığı, arazi çalışmaları bitirildikten sonra hava fotoğraflarının stereomikrometre – SGM4 aletiyle değerlendirilip orman sınır nokta ve hatları 1/10000 ölçekli haritalar üzerine aktarılarak orman tahdit haritalarının oluşturulduğu, bir yörede orman kadastrosu hangi yöntemle yapılmışsa mahkemece uyuşmazlığın çözümünde de o yöntemin uygulanması gerektiği, diğer taraftan Dairede evvelce incelemesi yapılan mahkemenin bazı dosyalarında davalılar tarafından davanın kabul edildiği; daha sonra ise son celse duruşmaya gelerek her ne kadar davayı kabul etmişlerse de mahkeme masraflarından kurtulmak için bu şekilde beyanda bulunduklarını, ancak taşınmazın tarım alanı olup kendilerine ait olduğunu ileri sürüp davanın reddini istedikleri; mahkeme de bu son beyanlarının nazara alındığı, oysa Hukuk Yargılama Usûl Kanunun 95. maddesi hükmüne göre kabul de aynen feragat gibi kesin hükmün sonuçlarını doğurduğu, davanın kabulü ile dava konusu uyuşmazlığın sona erdiği ve mahkemenin kabul nedeniyle davanın kabulüne karar vermesi gerektiği, her ne kadar mahkemece keşif yapılarak taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı araştırılmışsa da bu durumun davalının kabulden dönmesine olanak sağlamadığı; davalının kabulü ile bağlı olduğu, açıklanan nedenlerle mahkemece birbirine yakın olan ve aynı orman sınırını ilgilendiren bir çok parselin aynı iddia ile dava konusu edildiği, bu konuda mahkemede pek çok dava dosyası bulunduğu anlaşıldığından, birbirine komşu ya da yakın komşu olan parsellere ait dava dosyaları gruplandırılarak bu dava dosyalarının birinde yörede 1997 yılında yapılan orman kadastrosunda kullanılan, orman sınır, nokta ve hatlarının işlenmiş olduğu hava fotoğrafı bulundukları yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ile orman sınır nokta ve hatlarının işlenmiş olduğu hava fotoğraflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri
üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesi değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınması, yukarıda izah edilen tüm bu olgular yanında 6831 sayılı Kanunun 7. maddesini değiştiren 4999 sayılı Kanunun 3. maddesinde “....... evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların....... orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti ile 2 nci madde uygulamaları ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen fennî hataların düzeltilmesi işleri orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.” hükmü yer aldığından; 02/09/1086 Tarih ve 192095 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmelikte de benzer hükümler bulunup 15/07/2004 Tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 26/h maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların orman kadastro komisyonlarınca Devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı belirtildiğinden hava fotoğrafındaki tarım alanı-orman sınırının esas alınması, hava fotoğrafına göre orman alanı olarak görünen taşınmaz bölümlerinin orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmesi, davalının kabul beyanı bulunan dosyalarda bu durum ve kabul beyanından dönülemeyeceğinin de nazara alınması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulması] gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1860.49 m2"lik bölümünün bitişiğindeki Karakuz Devlet Ormanı ile birleştirilmek suretiyle tek parsel halinde orman niteliği ile Hazine adına, (B) harfi ile gösterilen 6084.49 m2"lik bölümünün davalı adına tapuya tesciline, davalı ilk celseye gelerek davayı kabul ettiğinden ve hakkında dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderlerinin davacı ... Yönetimi üzerinde bırakılmasına karar verilmiş; bu karar Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1997 yılında yapılıp 26/05/1999 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ile 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Daha sonra 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulamaları ise temyize konu davanın varlığı nedeniyle kesinleşmemiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine 07/03/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.