22. Hukuk Dairesi 2016/22204 E. , 2016/20722 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin sendikaya üye olması ve sendikal faaliyetlerde bulunması sebebi ile feshedildiğini, belirterek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, işe başlatılmamaı halinde ödenmesi gereken tazminat ve alacakların belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının hatalı lastik üretimindeki kusurlarından dolayı uyarıldığını ve davacının başvurusu üzerine iş sözleşmesinin ikale ile sonlandırıldığını, 670,92 TL ilave ödeme yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iş sözleşmesinin ikale ile sona erdiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki iş sözleşmesinin ikale ile sona erip ermediği uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan iş güvencesi hükümleri işçiyi işverenin feshine karşı koruma amacını taşımaktadır. Sözleşmenin işverenin feshi dışındaki bir sebeple sona ermesi halinde iş güvencesi hükümleri uygulanamaz. Bu bağlamda sözleşme ikale (bozma sözleşmesi) ile sona ermişse işçi iş güvencesi hükümlerine dayanarak feshin geçersizliğine karar verilmesini talep edemeyecektir.
İkale, sözleşmenin tarafların ortak iradeleriyle sona erdirilmesidir. Niteliği itibariyle bir sözleşme olması sebebiyle ikale tarafların serbest iradelerine dayanmalıdır. Ayrıca ikale icabı işverenden gelmişse kanuni tazminatlarına ilaveten işçiye ek bir menfaatın sağlanması (makul yarar) gerekir. Aksi halde iş sözleşmesinin ikale ile sona erdirildiğinden söz edilemez.
Somut olayda, davalı işyerinde vardiya amiri olarak çalışan davacı, iş sözleşmesinin sendikaya üye olması ve sendikal faaliyetlerde bulunması sebebi ile feshedildiğini, işten ayrılırken baskı altında, iradesi sakatlanarak birkısım belgeler imzalatıldığını iddia etmiştir. Davalı taraf davacıdan gelen ikale teklifi üzerine 670,92 TL ilave ödeme yapılarak davacının iş sözleşmesinin feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece, davalı şirket tarafından ikale amacı ile yapılan yazılı icap üzerine taraflar arasında yazılı protokol düzenlendiği, ilave ödemenin yapıldığı ve davacının iradesinin sakatlandığını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, 16.11.2015 tarihli protokolü, net 7.000,00 TL kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi şartıyla uzlaşmayı kabul ettiğini belirterek imzalamıştır.
Banka aracılığı ile davacıya 17.11.2015 tarihinde 3.662,95 TL kıdem tazminatı, 2.223,46 TL ihbar tazminatı, 1.376,71 TL ücret, 442,67 TL yıllık izin ücreti ve 670,92 TL ek kıdem tazminatı adı altına ödeme yapılmıştır.
İkale teklifinin davalı işverenden geldiği ve anılan protokolü imzalayan davacının iradesinin sakatlandığını ispatlayamadığı konusunda mahkemece yapılan tespitte bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak ikale icabının işverenden gelmesi sebebi ile kanuni tazminatlarına ilaveten işçiye ek bir menfaatın sağlanması(makul yarar) gerekmektedir. Davalı 670,92 TL ilave ödeme yapıldığını savunmuşsa da, davacıya fesih tarihinde hak kazandığı tazminat ve alacakları dışında makul oranda ilave ödeme yapılmadığı anlaşıldığından iş sözleşmesinin ikale ile sona erdiğinden söz edilemez.
Dosya içeriğine göre, davacının iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek feshedilmesi nedeni ile haklı sebebin varlığından bahsedilemeyeceği gibi işveren feshinin 4857 sayılı Kanun"un 19. maddesine uygun olarak yapılmaması sebebiyle geçersiz olduğu açıktır. Davanın kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken, reddine karar verilmesi hatalıdır.
Davacının iş sözleşmesinin sendikal sebeple feshedildiği yönündeki iddiası yeterli ölçüde delillendirilerek ortaya koyulamadığından, işe başlatmama tazminatının davacının kıdemi ve fesih sebebine göre dört aylık ücreti tutanında belirlenmesi gerekmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 29,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1,50 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.800,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 274,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 26.09.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.