Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/19110
Karar No: 2013/17591
Karar Tarihi: 10.12.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/19110 Esas 2013/17591 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2013/19110 E.  ,  2013/17591 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,ECRİMİSİL


    Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteğinin reddine,ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.12.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi,yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


    -KARAR-
    Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin reddine, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davaya konu tarla vasfındaki 612 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki .."nin 16.09.2009 tarihinde ölümü ile davacı kızı ... ile davalı eşi ...nın mirasçı olarak kaldıkları, taşınmazın tapuda tarla vasfında kayıtlı olmasına karşın fiilen üzerinde zemin kat ve bir normal kattan oluşan iki katlı bina bulunduğu; davacının, muvafakatı olmadığı halde miras bırakan babası ...in ölüm tarihinden beri taşınmazı davalının kullandığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı; davalının ise, taşınmazdaki binanın birinci katını kullandığını, zemin katın boş olduğunu, davacının burayı kullanabileceğini, intifadan men olgusunun gerçekleşmediğini belirterek , davanın reddini savunduğu anlaşılmaktadır.
    Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 688. ve takip eden maddelerinde ön görülen paylı mülkiyet hükümlerine göre çözümü gerekeceği kuşkusuzdur.
    Bunun yanı sıra ; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vâki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
    Bilindiği üzere; 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 237, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince; davaya konu taşınmaza ilişkin olarak taraflar arasında harici bir taksim sözleşmesi olmadığı gibi, eylemli olarak fiili kullanma biçiminin de oluşmadığı sabit olup, bu durumda, davacının taşınmazda payından az veya çok kullanabileceği bir yer olup olmadığı, bir başka ifadeyle davacı yönünden intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, bunun sonucu olarak taşınmazın tamamının davalı tarafça kullandığının belirlenmesi halinde davacının payı oranında elatmanın önlenmesine ve belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekeceği tartışmasızdır.
    Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yukarıda değinilen ilkeler ve olgular gözetildiğinde hükme elverişli olmadığı gibi davalının da taşınmazda payının bulunduğundan bahisle elatmanın önlenmesi isteğinin bu gerekçeyle reddine karar verilmiş olması da doğru değildir.
    Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda hükme yeterli araştırma ve inceleme yapılarak, çekişme konusu taşınmazda davacı tarafından çekişmesiz olarak kullanılabilecek bir yerin bulunup bulunmadığının açıkca saptanması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, çekişmeli taşınmazın kullanım durumuna göre intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği kuşkuya yer verilmeyecek şekilde belirlenmeden, eksik araştırmayla yetinilerek ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 10.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi