3. Hukuk Dairesi 2015/2000 E. , 2016/1619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit(asıl dava) ve itirazın iptali(karşı dava) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı (karşı davacı) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar (karşı davalılar) vekili, dava dilekçesinde; müvekkillerinin işyerinde kaçak elektrik kullanıldığını belirtilerek, davalı kurum tarafından kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, usulsüz elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk yapılması gerekirken, kaçak elektrik bedeli tahakkukunun haksız olduğunu, söz konusu alacağın tahsili amacıyla davalı tarafından müvekkilleri aleyhine .... İcra Müdürlüğünün 2013/570 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ileri sürerek; müvekkillerinin anılan takip dosyası nedeniyle davalı tarafa borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı (karşı davacı) vekili, cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı tarafın abonelik yaptırmadan elektrik kullanımını gerçekleştirdiğini kabul ettiğini, müvekkili kurum tarafından davacıların kullandığı kaçak elektrik bedeline ilişkin düzenlenen faturanın ödenmemesi üzerine borçlu davacılar hakkında .... İcra Müdürlüğünün 2013/570 sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin davacıların haksız itirazları üzerine durduğunu savunarak, asıl davanın reddine karar verilmesini istemiş; karşı dava olarak ise, davacıların takibe itirazlarının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre; asıl davanın kısmen kabulü ile, davacıların davalıya 5.273,46 TL borçlu olmadıklarının tespitine; karşı davanın kısmen kabulü ile takibin 1.725,86 TL asıl alacak, ve 566,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.292,74 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı (karşı davacı) vekili temyiz etmiştir.
Kaçak elektrik tespit tutanağının düzenlendiği tarihte yürürlükte olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve anılan yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 29.12.2005 günlü 622 sayılı kararının “ Süre ” başlıklı bölümünde;
“b) Kullanım yerine ait bağlantı anlaşması ve perakende satış sözleşmesinin veya her ikisinin de yapılmadığı yerler için, kaçak elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olarak yapılacak hesaplamada esas alınacak süre; doğru bulgu ve belgelere dayandırılması kaydıyla elektrik enerjisi kullanılmaya başlandığı tarih ile kaçak tespitinin yapıldığı tarih arasındaki süre olup bu süre 12 ayı geçemez. Doğru bulgu ve belgelerin bulunmaması halinde bu süre 90 gün alınır. ” hükmü yer almaktadır.
Somut olaya gelince; davalı (karşı davacı) görevlileri tarafından düzenlenen 20.02.2006 tarihli tutanakta; davacı tarafın abone olmaksızın, kuruma kayıtlı olmayan mühürsüz sayaçtan kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği belirtilmiştir. Davacı taraf, tutanağa konu yerde 2006 yılının Ocak ve Haziran ayları arasında ticari faaliyette bulunduklarını beyan etmişler, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; kaçak elektrik enerjisi kullanılmaya başlandığı tarihe ilişkin doğru bulgu ve belgelerin bulunmaması nedeniyle 90 gün üzerinden hesaplama yapıldığı açıklanmıştır. Yargılama sırasında dava konusu tutanağın düzenlendiği ticarethanede kimin ve hangi tarihten itibaren faaliyette bulunduğu ilgili kurumlardan araştırılmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece; tutanak düzenlenen tarihte ve tutanakta belirlenen adreste davacı tarafın faaliyetinin hangi tarihten itibaren başladığı ilgili Ticaret Odası Başkanlığı, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Vergi Dairesi Müdürlüğü ve diğer kurumlardan sorularak saptanması; kaçak elektrik enerjisi kullanılmaya başlandığı tarihin tespitinden sonra bu tarih esas alınarak hesaplama yapılması amacıyla bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.