3. Hukuk Dairesi 2019/5056 E. , 2020/2728 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının tarımsal sulama abonesi olduğu ve 28.06.2012 tarihli kaçak tespit tutanağına istinaden 22.738,62.TL tutarında fatura tahakkuk ettirildiğini, davalının söz konusu borcu ödememesi nedeniyle hakkında icra takibi yapıldığını, davalının takibe itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali, takibin devamı ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, söz konusu kaçak tespit tutanağında trafodaki toplam gücün 100 kwh olduğunun belirtildiğini, ancak trafonun toplam gücünün 25 kwh olup, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte 25 kwh"ın kaçak cezasının 6.000 TL civarında olabileceğini, kaçak tutanağı düzenlendikten sonra davacı kuruma başvurduğunu, davacı kurum yetkililerinin ilgili trafodan elektrik kullanabileceğini söylediklerini, bu nedenle ilgili yerde kuyu ruhsatı almak için Konya DSİ Müdürlüğü"ne başvurduğunu, bu müracaat sonrası sonucunu beklerken söz konusu kaçak tutanağı tutulup cezalı tahakkukun yapıldığını, usulsüz elektrik kullanımı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; Niğde 2.İcra Müdürlüğü"nün 2013/2598 Esas sayılı takibe yapılan itirazın 648,43 TL"lik kısmı yönünden iptali ile bu miktar yönünden talep tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine; davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiş, Dairemizin 31.05.2016 T. 2015/14465 E. - 2016/8540 K. sayılı ilamında; “davalının ""kaçak elektrik kullanımı"" niteliğindeki eyleminin hatalı değerlendirme ile ""usulsüz elektrik kullanımı"" şeklinde değerlendirildiği, davalının eyleminin yönetmelik kapsamında kaçak elektrik kullanımı olarak değerlendirilip, kaçak kullanım tarih aralığında yürürlükte bulunan tarife ve EPDK"nun 29.12.2005 tarih ve 622 sayılı Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar
başlıklı kararının tahakkuk başlıklı kısmında yer alan düzenleme uyarınca kaçak kullanım miktarının ve bedelinin tespiti amacıyla, alanında uzman bilirkişiden taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemece; Niğde 2. İcra Müdürlüğünün 2013/2598 esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 2.136,96 TL asıl alacak, 48,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.185,63 TL"lik kısmı yönünden iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine; davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiş, Dairemiz 15.06.2017 T. ve 2016/16502 E. - 2017/10316 K. sayılı ilamında; “...Mahkemece bozmadan sonra aldırılan, tek kişilik elektrik elektronik mühendisi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalının mülkiyetindeki trafonun davacı şirketin iddia ettiği gibi 100 kVA gücünde olamayacağı ve davalının belge sunması sebebiyle trafo gücünün 25 kVA olarak alınması gerektiği, sulama sezonunun başlangıç tarihinin 1 Mayıs değil 1 Haziran olarak alınması gerektiği ve 28 gün üzerinden hesaplama yapılması gerektiği dolayısıyla davacıya ödenmesi gereken elektrik tüketim bedelinin 2.185,63.TL olduğu tespit edildiği, kaçak kullanım bedelinin davacının yapmış olduğu tahakkuk tutarından çok düşük olduğu ve bu durumda hesaplamada önemli çarpan olan trafo gücünün, sulama sezon başlangıcının ve diğer çarpanların doğru tespit edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, dosyanın oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin, tutanağın düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan yönetmelik ve 622 sayılı EPDK kararı hükümlerine göre hesaplanarak, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile hükmü bozmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemece; dava konusu faturanın iptal edildiği davacı kurumun MPS_NGD__9970 sayı ve 25.04.2019 tarihli yazısı ile bildirildiğinden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davaya konu fatura iptal edilmiş olduğundan davacının haksız olması hasebi ile davalı lehine vekalet ücreti takdirine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle davalıya tahakkuk ettirilen alacağa vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Dairemizin 15.06.2017 T. ve 2016/16502 E. - 2017/10316 K. sayılı ilamında; dosyanın oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin, tutanağın düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan yönetmelik ve 622 sayılı EPDK kararı hükümlerine göre hesaplanarak karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre, bu hususun yerine getirilmediği, davaya konu faturanın iptal edilmiş olması sebebi ile dosya hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik karar verildiği, ancak fatura iptal sebebinin borç olmadığından ötürü değil hesaplamanın yanlış yapıldığından dolayı gerçekleştirildiği, bu sebeple taraflar arasındaki alacağın halen hesaplamaya muhtaç olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda; davalının icra dosyasında kabul ettiği tutar da dikkate alınarak bozma ilamı doğrultusunda Yargıtay denetimine elverişli konusunda uzman en az üç kişiden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.06.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi