Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/6537
Karar No: 2011/3729
Karar Tarihi: 27.06.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/6537 Esas 2011/3729 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/6537 E.  ,  2011/3729 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Alacak

    ... ile ... aralarındaki dava hakında Edremit 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 22.01.2009 tarih ve 27/16 sayılı hükmün Dairenin 15.04.2010 gün ve 6826/1840 sayılı ilâmiyle onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesinde; vekil edeni ... ile davalı ...’in evli iken boşandıklarını, tarafların uzun yıllar Almanya’da çalıştıklarını ve yaşadıklarını, Merkez Bankasında açtıkları ortak hesaptan 39.000 DM’nin davalı tarafından çekildiğini, bu parayla taşınmazlar aldığını, Tekirdağ ve Edremit’te bulunan taşınmazlar ve araçlar satılarak Edremit Altınoluk’taki 7071 parselde bulunan 3 nolu bağımsız bölümün satın alındığını, tapu kaydının davalı adına olduğunu, ayrıca Ziraat Bankası Edremit Şubesi’nde 30.000 USD ve 25.000 Euro paranın ortak hesaptan davalı tarafından çekilip kullanıldığını açıklayarak 7071 sayılı parselde bulunan E Blok 3 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş, 13.12.2007 tarihli ıslah dilekçesiyle tapu iptali ve tescil isteklerinin yerinde bulunmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 7.000 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Islah harcı yatırılmıştır.
    Mahkemece, “edinilmiş mala katkıdan dolayı talep edilen bir alacağın varlığı halinde, öncelikle taraflar arasındaki evlilik birliğinin sona ermesi gerektiğini, dosya kapsamına göre tarafların hukukumuz açısından halen evli olduklarını, bu nedenle davacının bu aşamada mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan bir alacak isteminin kabul edilemez olduğunu, yeni MK.nun yürürlüğe girdiği tarihten önce edinilmiş taşınmazlar bakımından iptal ve tescil isteminin şekil ve şartlarının oluşmadığını, taraflar arasında herhangi bir mal varlığı anlaşması bulunmayıp taşınmaz alınırken davacının davalıya borç ya da yardımda bulunduğu nun kanıtlanamadığını… “ gerekçe göstermek suretiyle tüm istekler yönünden davanın reddine karar verilmesi ve hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, hüküm Dairenin 15.04.2010 tarih ve 2009/6826 Esas, 2010/1840 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır.
    Davacı vekili bu sefer 31.05.2010 havale tarihli dilekçesiyle; boşanmanın tenfizine ilişkin olarak açılan davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, iddianın sadece senet ya da yazılı belgeyle değil, her türlü delille kanıtlamasının mümkün olduğunu, mevcut yazılı delillerle de isteklerinin kanıtlandığını, taşınmazın alındığı tarihlerde vekil edeninin aylık 2.800 Alman Markı maaş aldığını, açıklayarak Dairenin onama kararının kaldırılmasıyla yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
    Dava, 743 sayılı TKM.nin 170.maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmaza yapılan katkı payı alacağına ilişkindir.
    Taraflar 25.06.1985 tarihinde evlenmiş, Almanya’nın Duısburg-Hamborn Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.06.2006 tarihinde kesinleşen kararıyla boşandıkları, davalı (davacı) ... Kaya tarafından Edremit 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde, 24.01.2007 tarihinde açılan yabancı mahkeme ilamının tanınmasına ilişkin davanın 18.05.2007 tarihinde kabulle sonuçlandığı ve taraflar arasındaki boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verildiği, tebliğ tarihlerine göre tanıma kararının 21.03.2009 tarihinde kesinleştiği ve Dairece eksiklikten istenen tarafların nüfus aile kayıt tablosuna göre Türk vatandaşı bulunan davalı ... Kaya açısından tanıma kararının Nüfus Müdürlüğünde tenfiz (infaz) edildiği anlaşılmıştır. Davacı Türk asıllı Alman vatandaşı olup, izinle Türk Vatandaşlığından çıkmıştır. Taraflar arasında evlenme; tarihinden (25.06.1985) 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM.nun 170.maddesi gereğince mal ayrılığı, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 2005 tarihine kadar ise eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TKM.202) TMK.nun 225/2.maddesi uyarınca; boşanma davasının açıldığı 2005 yılında eşler arasındaki mal rejimi sona ermiştir.
    Davacı dava dilekçesinde; 7071 sayılı parsel üzerinde kurulu E Blok 3 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescil isteğinde bulunmuş, daha sonra 13.12.2007 tarihli ıslah dilekçesiyle tapu iptali ve tescil isteği yerinde bulunmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 7.000 TL katkı payı alacağının faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. 07.10.1953 tarih 8/7 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı uyarınca kural olarak gerek 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden önce ve gerekse bu tarihten sonra geçerli mal rejimleri döneminde edinilen mallar bakımından taraflar arasında akdi ilişki bulunmadığı takdirde, katkıda bulunduğunu iddia eden eş, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) isteyemez. Davacı eş ancak şahsi hak niteliğinde bulunan alacak (para-bedel) isteyebilir. O halde davanın reddi tapu iptali ve tescil yönünden doğru ise de, katkı payı alacağı yönünden yerinde değildir.
    Çünkü davacı aynı zamanda tapu iptali ve tescil isteği yerinde bulunmadığı takdirde katkı payı alacağı isteğinde bulunmuştur. Taraflar Alman Mahkemesinin kararıyla boşanmışlardır. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki 5718 sayılı Kanunun 59.maddesinde; “Yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder” denilmektedir. Yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de hukuki sonuç doğurabilmesi için 5718 sayılı Kanunun 52 ve devamı maddeleri gereğince tenfizi için Türk Mahkemelerince tanınması ve tenfizi zorunludur. Yukarıda da açıklandığı gibi, Türk Mahkemesince, yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verilmiş, tanıma (tenfiz) kararı 21.03.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı Türk vatandaşlığından izinle çıkmış ise de, taşınmaz Türkiye"de bulunduğundan 5718 sayılı Kanunun (MÖHUK"un) 15/2, 21, 41 HUMK.nun 13 ve 16. maddeleri gereğince davaya bakmaya Türk Mahkemeleri görevli ve yetkili olup, Türk hukuku uygulanır. 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28. maddesi uyarınca davacı doğumla Türk Vatandaşı olup, (.....) tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam eder.
    Yerel mahkemece, açılan tanıma (tenfiz) davasının sonucunu beklemeden 22.01.2009 tarihinde yani yaklaşık tanıma kararının kesinleşmesinden 3 ay önce uyuşmazlık hakkında hüküm kurulmuştur. Saptanan bu durum karşısında hükmün bozulması gerekirken Dairece onanmasına karar verilmesi maddi yanılgıya dayalıdır. Çünkü davanın öngörülebilirlik koşulunu oluşturan tanıma ve tenfiz kararı somut olayda gerçekleşmiştir. Yani katkı payı alacağı davasının ön koşulunu oluşturan tanıma kararı davacı yararına olumlu sonuçlanmıştır. Bu nedenle iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekir. Kural olarak boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme kararı Türk Mahkemelerince tanınmadığı sürece Türk Hukuku karşısında tarafların resmi evliliklerinin devam ettiği kabul edilir. Tanıma kararının verilmesi ve kesinleşmesiyle boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren taraflar arasında hukuki sonuçlar doğurur.
    Eşlerin çalıştıkları Almanya’da açtıkları boşanma davası nedeniyle Alman Noterliği’nde düzenlenen (boşanma davasının karara bağlandığı mahal noterliğinde düzenlenen) 30 Eylül 2005 tarihli sözleşmede; Almanya’daki taşınmazın davacı ... Kaya’ya bırakıldığı, ancak sözleşmenin II. bölümünde düzenlenen paragrafa göre; “Taraflar Türkiye’de bulunan bir gayrimenkul ve yine Türkiye’de bulunan bir yazlık ile ilgili olarak bir Türk Noteri nezdinde ayrıca bir düzenleme yapacaklar” açıklamasına yer verilmiştir. Bu durum karşısında taraflar arasında Türkiye’de yapılmış bir taşınmaz sözleşmesine rastlanılmadığına göre, Alman Noterinde düzenlenen sözleşmenin bu dava açısından hukuki bir bağlayıcılığı söz konusu olamaz. Taraflar Almanya’da çalıştıklarına ve mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde 24.08.2000 tarihinde 7071 parsel üzerinde bulunan 3 nolu bağımsız bölümü satın aldıklarına göre, kural olarak davacının da geliri oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Ancak, TMK.nun 6 ve 222/1.maddesi gereğince herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Uyuşmazlığın her türlü delille kanıtlanması mümkündür.
    Şu halde mahkemece yapılacak iş: İddia sabit bulunduğu takdirde her iki tarafın çalışmalarına ve gelirlerine ait belgelerini dosyaya sunmaları için kendilerine süre ve imkan tanınması ya da mahkemece gerekli yerlerden belgelerin istenmesi, maaş ve gelirlerine ilişkin belgelerin kapsamları gözetilerek her birinin ayrı ayrı toplam gelirlerinin hesaplanması, sosyal statüleri ve kariyerleri göz önünde bulundurularak her birinin ayrı ayrı yapabilecekleri kişisel giderlerinin belirlenmesi, 743 sayılı TKM.nin 152.maddesi uyarınca davalı ... Kaya’nın evi geçindirme yükümlülüğü de gözetilerek aile fert sayısına göre yapabileceği giderlerin de kişisel harcamalarına eklenmesi, her birinin toplam giderlerinin toplam gelirlerinden düşürülerek eşlerin ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarlarının saptanması, toplam tasarruf miktarı karşısında davacının katkı oranının bulunması bulunan bu katkı oranının dava tarihindeki taşınmazın saptanacak sürüm değeriyle çarpılması sonucu çıkacak miktarın davacının katkı payı alacağı olarak hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçeyle isteklerin reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin bu nedenle kabulüyle maddi yanılgıya dayalı Dairenin 15.04.2010 tarih 2009/6826 Esas ve 2010/1840 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve 51,10 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 27.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi