17. Hukuk Dairesi 2014/3144 E. , 2015/9023 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı ..... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, davalıların maliki ve sürücüsü olduğu aracın, müvekkillerinin babasına çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek 06/12/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müvekkilleri için ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştekeren ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davacılar vekili, 16.02.2012 havale tarihli dilekçe ile kaza tarihinin 2010 yılı olduğunu dava dilekçesinde 2011 olarak sehven belirtildiğini faizin 06/12/2010 tarihinden itibaren başlatılmasını talep etmiştir.
Davalı ..., davanın haksız, talebin ise fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı .... vekili husumet itirazında bulunmuş, maliki bulundukları aracın uzun süreli araç kiralama yöntemi ile kiralandığını, bu nedenle işleten sıfatlarının kalmadığını, karşı tarafın kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile,her bir davacı yönünden 2.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06/12/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,karar verilmiş; hüküm, davacılar
vekili ve davalı ..... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kısmen kabul edilen manevi tazminata uygulanacak yasal faizin başlangıç tarih olan 06/12/2010 kaza tarihinin düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğinde bulunmasına göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2)Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen ölüm nedeni manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun hükümlerine göre, trafik kaydı "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı Yasanın 3. maddesinde "işleten: araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen şirket ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar" hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre olmamak kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının bulunmaması durumlarında, o aracı kaza sırasında fiili
hakimiyeti altında bulunduran ve ondan ekonomik yönden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, Davalı ... plakalı aracın kayıt maliki olup,kirayalan davalı ile kiracısı dava dışı .... arasında 16.06.2008 tarihinde yapılan kira sözleşmesine göre 02.07.2008 tarihinden 02.07.2011 tarihine kadar ... plakalı araç ...."a kiralanmıştır. Bu halde mahkemece, araç işleteni ......"nin araç işleteni olarak kazadan sorumlu tutulamayacağına göre davanın bu davalı yönünden davalı sıfatı bulunmaması nedeniyle (husumetten) reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3)Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı .......... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalıya geri verilmesine 22/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.