Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/539
Karar No: 2015/8993

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/539 Esas 2015/8993 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2014/539 E.  ,  2015/8993 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, davalının trafik (ZMSS) sigortacısı olduğu aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasında davacının eşi/desteği olan araç sürücüsü ..."ın vefat ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 109. maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazmini için kaza gününden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüş, aynı maddenin ikinci fıkrasında, davanın cezayı gerektiren bir eylemden kaynaklanması durumunda ceza kanununun öngördüğü ceza zamanaşımının (sürücü, işleten veya diğer sorumlular için fark gözetilmeksizin) uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
    Somut olayda; trafik kazası 03.10.2007 tarihinde meydana gelmiş, dava 05.10.2012 tarihinden açılmıştır. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme karşısında eldeki davanın 15 yıllık
    Ceza zamanaşımı süresi dolmadan açılmış olması nedeniyle, mahkemece davalı tarafın zamanaşımı def"inin reddine karar verilerek işin esasına girilmesi gerekirken, (Yargıtay HGK"nun 05.6.2015 gün, 2014/17-2198 Esas, 2015/1495 Karar sayılı kararı da bu yöndedir) yazılı şekilde davanın zaman aşımını nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22.6.2015 gününde Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

    -KARŞI OY-

    Uyuşmazlık, karayolunda motorlu aracın işletilmesi sırasında tamamen kendi kusuru ile gerçekleşen kaza sonucu vefat eden, araç sürücüsünün ölümü nedeniyle desteğinden yoksun kaldığını iddia eden davacıların, aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını düzenleyen sigorta şirketi aleyhine açtığı davada, 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesinde düzenlenen uzatılmış zamanaşımının uygulanıp uygulanamayacağına ilişkindir.
    Yerel mahkemece “sürücünün eyleminin ceza yasalarına göre suç teşkil etmediği, bu nedenle 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesinde düzenlenen uzatılmış zamanaşımının uygulanamayacağı” gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş,
    Davacının temyizi üzerine Dairece “Sürücünün eyleminin suç teşkil ettiği” gerekçesiyle sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
    Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyorum.
    Bilindiği üzere, motorlu aracın işletilmesinden, aracın sürücüsü-işleteni ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı zarar görenlere karşı müştereken ve müteselsilen sorumludurlar.
    Araç sürücüsünün sorumluluğu, Türk Borçlar Kanunu"nun 49.maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu hükümlerine,
    Araç işleteninin sorumluluğu 2918 sayılı yasanın 85.maddesi hükümlerine,
    Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısının sorumluluğu ise 2918 sayılı yasanın 91/ilk maddesi hükümlerine dayanmaktadır.
    Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının sorumluluğu, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluğu ile eş değerdir, aynıdır. İşleten tarafından ödenen sigorta primi karşılığında motorlu aracın işletilmesinden doğan, işletenin hukuki sorumluluğu, sigorta poliçesi ile sigorta şirketine geçmektedir. Sigorta şirketinin sorumluluğu, poliçe teminatı dahilinde işletenin sorumluluğundan ne bir kuruş eksik ne de bir kuruş fazladır.
    Araç sürücüsünün eylemi haksız fiil niteliğinde bulunduğu için sürücünün sorumluluğunun ve buna bağlı olarak Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısının sorumluluğunun tayinin de Türk Borçlar Kanunu"nun 49.maddesindeki koşulların gerçekleşmesi gerekir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 49/1 maddesinde “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar verenin bu zararı gidermekle yükümlü olduğu” hükmü getirilmiştir.
    Madde metninden de açıkça görüldüğü üzere haksız fiil sorumluluğunun doğması için bir zarar veren, bir de zarara uğrayan olmalıdır.
    Zarar veren ve zarara uğrayanın aynı kişi olması, bu iki sıfatın aynı kişide içtima etmesi durumunda elbetteki Türk Borçlar Kanunu"nun 49.maddesinde düzenlenen sorumluluktan söz edilmesi mümkün değildir.
    Haksız fiil sorumluluğu ile ilgili zamanaşımı ise Türk Borçlar Kanunu"nun 72.maddesinde düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde eylemin cezayı gerektirmesi durumunda uzatılmış zamanaşımı süresinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
    İşte uyuşmazlığa konu olan, 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesi, Türk Borçlar Kanunu"nun 72/1 maddesinin ikinci cümlesinin Karayolları Trafik Kanunu"na uyarlanmış halidir.
    2918 sayılı yasanın 109/2 maddesinde “davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmesi halinde bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olduğu” düzenlenmiştir.
    Uzatılmış zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için haksız fiilin aynı zamanda ceza kanunları gereğince suç teşkil etmesi, bunun yanında haksız fiilden doğan tazminat alacağına ilişkin zamanaşımı süresinden daha uzun bir ceza davası zamanaşımı süresi öngörülmüş olması gereklidir. Suç niteliğindeki haksız fiilden doğan alacak hakkının uzatılmış zamanaşımına tabi olması, ceza kanunlarında daha uzun zamanaşımı süresi öngörülen hallerde tazminat talebinin daha önce zamanaşımına uğramasının hukuk mantığına aykırı olduğu düşüncesine dayanmaktadır. Zira, hukuk mantığı fail yönünden daha hafif bir müeyyide niteliğindeki, tazminat yükümlülüğünün daha ağır sonuçları olan ceza müeyyidesinden önce zamanaşımına uğramamasını gerektirir.
    Bir fiil ancak suç niteliğini haiz ise cezalandırılabilir. Dolayısıyla borçlunun sorumluluğunu gerektiren fiil Ceza Kanunu ve özel yasalarda yer alan ceza hükümlerine göre suç niteliğinde olmalıdır.
    Fiilin, suçun objektif ve subjektif unsurlarını ihtiva etmesi gerekli ve yeterlidir. Ancak bu fiil nedeni ile ceza soruşturması yapılması, ceza davası açılması veya borçlunun cezaya mahkum edilmesi şart değildir.
    Ceza soruşturması yapılmamış veya ceza davası açılmamış ise fiilin suç niteliğini haiz olup olmadığı hukuk hakimi tarafından takdir edilecek, söz konusu takdirin yapılmasında hukuk hakimi ceza hukuku kurallarını dikkate alacaktır.
    Somut olayda; davacıların desteği, aracı sevk ve idare etmekte iken tamamen kendi kusuru ile gerçekleşen kazada vefat etmiştir.
    Davacılar, desteğin haksız fiil mağduru olması nedeniyle tazminat talep etmektedir.
    Davacılar desteği aynı zamanda haksız fiilin failidir.
    Olayda zarar gören davacıların Cumhuriyet Başsavcılığı"na şikayeti halinde yapılacak soruşturma sonucunda davacıların şikayeti yönünden fail ve mağdur sıfatının aynı kişide birleşmesi nedeniyle suç oluşmayacağından, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir.
    Tazminat alacaklısı (davacı)nın tazminat isteminin dayanağı olan, eşinin dikkatsiz ve tedbirsizlikle kendi ölümüne sebebiyet vermesi olayında suçun mağduru ve faili sıfatı aynı kişide içtima ettiğinden ceza hukukunun genel
    ilkelerine göre bu eylem suç teşkil etmeyecek, dolayısıyla davacının tazminat istemi yönünden 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesi hükümleri uygulanmayacaktır.
    Sonuç olarak, desteğin tamamen kendi kusuru ile dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesi kendi ölümüne sebebiyet verme eylemi, suçun mağduru ve faili sıfatının aynı kişide içtima etmesi nedeni ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve özel ceza yasalarında suç olarak tanımlanmış bir eylem değildir. Desteğin eyleminin karşılığı ceza yasalarında düzenlenmemiştir.
    Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan suçta ve cezada kanunilik ilkesi olarak da adlandırılan 5237 sayılı Türk Ceza Yasası"nın ikinci maddesinde “1-kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemeyeceği ve güvenlik tedbiri uygulanamayacağı, kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamayacağı, 2-idarenin düzenleyici işlemleri ile suç ve ceza konulamayacağı, 3-kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamayacağı, suç ve ceza içeren hükümlerin kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamayacağı” öngörülmüştür.
    5237 sayılı yasanın ikinci maddesi hükmüne göre, tazminat alacaklısı (davacı)nın, eşinin ölümü nedeniyle tazminat talep etmesinde eylemin faili de mağduru da aynı kişi olduğundan, desteğin eylemi suç teşkil etmediğinden uyuşmazlıkta 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesinde düzenlenen uzatılmış zamanaşımının uygulanması mümkün değildir.
    Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi