8. Hukuk Dairesi 2019/2817 E. , 2019/4825 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması Ve Tahliye
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı 01.06.2004 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 07.05.2015 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 2012 yılı Ocak, Nisan, Mayıs, Ekim ayları, 2014 yılı Eylül, Mart ayları ile 2015 yılı Ocak, Mart ve Mayıs ayları kira alacağı toplamda 4.890,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçluya 13.11.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 20.11.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, herhangi bir borcu olmadığını bildirerek takibe itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
Mahkemece verilen ilk kararda, davalı borçluya 13 örnek ödeme emrinin 13/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davacının her ne kadar icra dosyasına itiraz olduğunu beyan etmişse de, davalının borca ve kira akdine itiraz etmediği, borçlu davalının 30 günlük yasal sürede kira borcunu yatırmadığı ve temerrüde düştüğü gerekçesiyle, davalının itirazın kaldırılması davasının icra dosyasında itirazı bulunmadığından reddine, davacının tahliye talebinin kabulüne ve davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk kararın davacı ve davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 13.09.2017 tarihli ve 2017/3736 Esas, 2017/10662 Karar sayılı ilamı ile; “Somut olayda, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren davetiyenin tebliği işleminde, muhatabın tevziat saatlerinde adreste bulunmadığı tespit edilerek tebliğ evrakı Muhtarlığa teslim edilmiş ise de, bu bilginin kimden alındığının belli olmadığı, tebligatta buna dair bir açıklamanın bulunmadığı, ihbarname kapıya yapıştırıldıktan sonra isim ve imzadan kaçınan komşusuna bilgi verildiği belirtilmekle birlikte bu komşunun kim olduğunun belli olmadığı, tevziat saatlerinden sonra adrese gelip gelmediğinin araştırılmadığı, açıklanan nedenlerle tebliğ işleminin Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesinde belirtilen usule uygun olduğu düşünülemez. Bu nedenle usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan, savunma hakkı kısıtlanarak davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda; borçlunun kira akdinin içeriğine karşı itirazını bildirmediği gibi kira sözleşmesindeki imzasını da açık ve kesin olarak reddetmediğinden, akdin uyuşmazlık konusu olmadığı, kabul etmiş sayıldığı, bu halde davalı-borçlunun İİK"nın 269/c maddesinde belirtilen belgelerle ödeme hususunu ispat etmesi gerektiği, dosya borcunun hesaplanması için dosyanın bilirkişiye verildiği, bilirkişinin 24.05.2018 tarihli icra dosyasına, bilimsel verilere ve dosyada toplanan delillere uygun, denetime elverişli raporu doğrultusunda kira alacağının 3.910 TL, işlemiş faizin 397,54 TL olduğunun belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 3.910,00 TL asıl alacak ve 397,54 TL işlemiş faiz üzerinden kaldırılmasına, takip tarihinden sonra yatırılan 2.000,00 TL’nin icra müdürlüğünce mahsubuna ve tahliyeye karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre temyiz eden davalı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davalının alacağa yönelik temyiz itirazları yönünden;
Takipte dayanılan ve karara esas alınan 01/06/2004 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede, konut olarak kullanılmak üzere kiraya verilen taşınmazın aylık kira bedelinin 325 milyon TL olduğu, ödemenin her ay peşin yapılacağı kararlaştırılmıştır. Davacı 07.05.2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile, toplam 4.890,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiştir. Mahkemece hesap özetinin ve ödeme dekontlarının dosya arasına alınmasının ardından dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; takibe konu asıl alacağın 4.890,00 TL, işlemiş faizinin 646,80 TL olduğu, 01.03.2012 tarihinde “Ocak 2012 kira bedeli” açıklaması ile 480,00 TL ve 06.11.2012 tarihinde “Ekim 2012 kira” açıklaması ile 500 TL olarak yapılan ödemelerin düşümü ile takip tarihi itibariyle davacının alacağının 3.910,00 TL, işlemiş faizinin 397,54 TL olduğu, takip tarihinden sonra 16.11.2015 tarihinde davacının banka hesabına yatan 2.000,00 TL’nin TBK’nin 100.maddesine göre mahsubuyla, davacının alacağının 2.307,54 TL, işlemiş faizinin 228,66 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Nitekim ödeme dekontlarının incelenmesinde davalı tarafından dava tarihinden önce 16.11.2015 tarihinde “Ocak, Mart, Mayıs kira bedeli” açıklaması ile 2.000,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece dava tarihinden önce yapılan 16.11.2015 tarihli ödeme mahsup edilmek sureti ile sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
3. Davalının icra-inkar tazminatına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Davacı tarafından başlatılan takip ile 4.890,00 TL kira alacağının faiziyle tahsili istenilmiştir. Davalı borçlu itiraz dilekçesinde takibe konu borca, faize ve ferilerine itiraz etmiştir. Bunun üzerine davacı alacaklı dava dilekçesi ile itirazın kaldırılmasını istemiştir. İİK"nin 68/son maddesi gereğince “İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine icra tazminatına mahkum edilir.” Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen kaldırılmasına karar verildiğine göre, davalı borçlu lehine itirazında haklı çıktığı miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, davalı borçlunun icra inkar tazminat talebi yönünden olumlu olumsuz karar verilmemesi doğru değildir.
SONUÇ; Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının tahliyeye ilişkin ve sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 ve 3 nolu bentte yazılı nedenle davalının alacağa ve icra-inkar tazminatına ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"ye 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK"un 428 ve İİK"nin 366. maddesi uyarınca kararın alacağa hasren BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.