21.09.2011 tarihli iddianame ile sanık Ü.. T.. hakkında TCK"nın 155/2. maddesinde tanımlanan "Nitelikli güveni kötüye kullanma" suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde aynı Kanunun 155/2, 62, 53. maddeleri tatbik olunarak verilen "10 ay hapis" ve "20.000 TL" adli para cezasından ibaret "mahkumiyet" hükmüne yönelen sanığın yasal süresi içinde vâki temyiz itirazı incelenerek gereği düşünüldü; Katılan ....... Ltd. ticari ünvanlı şirkette, 01.07.2009-01.07.2011 tarihleri arasında sevkiyat-tahsilat görevlisi olarak çalışırken muhtelif tarihlerde bazı müşterilerden tahsil ettiği ürün bedellerini şirket hesaplarına intikal ettirmeyen sanık hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından ve 20.12.2011 tarihli duruşmada "parayı iade etmedim..." şeklindeki açık beyan nazara alındığında da TCK"nın 231. maddesinin sanık lehine uygulanmaması hususu bozma nedeni yapılmamıştır. 5237 sayılı TCK.nın 53.maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden koşulları oluşması halinde infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-Temel hapis cezası alt sınırdan takdir ve tayin olunduğu halde; aynı gerekçeye dayanılarak, adli para cezasının belirlenmesine esas alınan temel tam gün birim sayısının asgari hadden uzaklaşılarak tayini suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması, 2-TCK"nın 53/1-c maddesinde yer alan "kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri" açısından, hak yoksunluğunun koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi, 3-Adli para cezası miktarının belirlendiği hükmün dördüncü paragrafında uygulanan kanun maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK"nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasının ikinci paragrafındaki "1200"; üçüncü paragrafındaki "1000" ve dördüncü paragrafındaki "20000" rakamlarının çıkartılarak yerlerine sırasıyla "5"; "4" ve "80" rakamları yazılmak ve beşinci paragrafın (TCK"nın 53 maddesinin tatbikine ilişkin) çıkartılıp yerine "Sanığın, TCK"nın 53/3. maddesi uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, birinci fıkrada yazılı diğer haklardan ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına," paragrafı yazılmak ve hükmün dördüncü paragrafının başına "TCK"nın 52/2. maddesi uyarınca" ibaresi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.