8. Hukuk Dairesi 2011/2051 E. , 2011/3610 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Aile Mahkemesinden verilen 22.12.2010 gün ve 165/1273 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise, davacı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.06.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, evlilik birliğinde edinilen 8289 ada 1 parsel üzerindeki binanın 27 nolu meskeni, ...ve ... plakalı araçlar, Kuşadası’nda bulunan 322 ada 44 parsel üzerindeki 4 nolu dubleks mesken, ... Kuyumculuk ve ...Market isimli işyerlerinin edinilmelerinde vekil edeninin çalışarak elde ettiği gelir ve ayrıca davalıya verdiği nişan ve düğünde takılan ziynet eşyaları ile katkısı olduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 15.000 TL katkı payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davacının hiçbir katkısı bulunmadığını, dava konusu malların bir kısmının vekil edeninin babasına ait olduğunu, bir kısmının ise, davacının çalışmadığı dönemde vekil edeni tarafından alındığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 22.12.2010 tarihli kısa kararda davacının davasının 14.221,03 TL alacakla ilgili olarak kabulüne, diğer taleplerinin reddine karar verilmesine karşın aynı tarihli gerekçeli kararda ise 5.000 TL alacakla ilgili davacının davasının kabulüne, diğer taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde kabul edilen bölüme yönelik olarak davalı vekili, reddedilen bölüm bakımından davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; HUMK.nun 388/2.fıkrası hükmüne göre; “…Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” Mahkemece kısa kararda; “Davacının ev ile ilgili açmış olduğu davanın kısmen kabulüne kısmen reddine bu nedenle 14.221,03 TL"nin dava tarihi olan 10/09/2004 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine” şeklinde karar verilmiş, gerekçeli kararda ise; "Davacının ev ile ilgili açmış olduğu davanın kısmen kabulüne kısmen reddine bu nedenle taleple bağlı kalınarak fazlaya dair hakkın saklı tutularak 5.000,00 TL’nin dava tarihi olan 10/09/2004 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının açmış olduğu diğer davalar ile ilgili dava ve taleplerinin reddine” denilerek gerekçede ileride telafisi imkansız sonuçlar doğurmaması için kısa kararın hüküm fıkrasının değiştirilmesi zaruretinin doğduğu açıklanmıştır. Görüleceği üzere; kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunmaktadır. Gerekçeli kararın yazılması bakımından kısa karar esas olup, gerekçeli kararın kısa karara göre yazılması zorunludur. Anayasanın 141.maddesinin koymuş olduğu duruşmaların aleniyeti kuralı ve HUMK.nun 382.maddesi gereği kararların alenen tefhimi icap eder. Kısa kararla gerekçeli kararın ayrı nitelikte ve çelişik bulunması işbu aleniyet kuralına aykırı düşer ve mahkemelere olan güveni sarsar. Tebliğ edilen ilamın tefhim olunan kısa karara uygun bulunması aynı zamanda kamu düzeniyle ilgilidir. 10.04.1992 tarih, 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi, “Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedenidir. Yerel mahkeme bozmadan sonra önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla hakimin vicdani kanaatine göre karar verebilir” denilmiştir. Hüküm bu nedenle kanuna, tarih ve numarası belirtilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olarak tesis edilmiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 75,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadelerine 21.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.