Esas No: 2020/1355
Karar No: 2021/232
Karar Tarihi: 10.02.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1355 Esas 2021/232 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1355
Karar No : 2021/232
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Bakanlığı
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri …
Hukuk Müşaviri …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 18/02/2020 tarih ve E:2019/305, K:2020/969 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği'nin 13. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "kendileri için kontenjan açıldığı takdirde" ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 18/02/2020 tarih ve E:2019/305, K:2020/969 sayılı kararıyla;
992 sayılı Seriri Taharriyat ve Tahlilat Yapılan ve Masli Teamüller Aranılan Umuma Mahsus Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarları Kanunu'nun 1 ve 2. maddeleri ve ilgili mevzuatta eczacı, kimyager, veteriner ve biyoloji bölümü mezunlarının tıpta uzmanlık eğitimi alabilmelerine imkan tanındığı;
Nitekim dava konusu Yönetmeliğin "Uzmanlık eğitimine giriş sınavlarının sonuçları, yerleştirme ve uzmanlık eğitimine başlama" başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasında da aynı yönde düzenleme yapıldığı ve 2. fıkrasında; eczacı, kimyager ve veterinerlerin sadece tıbbi biyokimya veya tıbbi mikrobiyoloji ana dallarında uzmanlık eğitimi veren programlara kendileri için kontenjan açıldığı takdirde yerleştirilebileceklerinin kurala bağlandığı;
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atların Tarzı İcrasına Dair Kanun'da, tababet icra etmek ve her hangi surette olursa olsun hasta tedavi edebilmenin tıp fakültesi mezunu olan tabiplere hasredildiği ve tıp dışı meslek mensuplarına istisna tanıyan bir düzenlemeye yer verilmediği;
992 sayılı Kanun'da, 1930 yılından günümüze kadar bakteriyoloji ve kimya laboratuvarları ile ilgili kanun koyucu tarafından başkaca bir kanuni düzenleme yapılmadığı;
Bu haliyle, tıpta uzmanlık eğitimi yapabilme hakkının tıp doktorları için esas olduğu ve 992 sayılı Kanun'da ise sadece veteriner, eczacı veya kimyagerler için kendi alanlarına ilişkin düzenleme yapılıncaya kadar istisnai nitelikte bir hak tanındığı;
Bu durumda, tıp dışı meslek mensupları için kendi alanlarına ilişkin düzenleme yapılıncaya kadar istisnai olarak tıpta uzmanlık sınavına girebilmelerine hukuken bir engel bulunmamakta ise de; söz konusu kontenjanların programların eğitim kapasitesi ve imkanları göz önünde bulundurarak ülke ihtiyacına göre belirleneceği ve bu konuda da Tıpta Uzmanlık Kuruluna yetki verildiği;
Tıpta uzmanlık sınavlarına girme ve uzmanlık eğitimi alma haklarını 992 sayılı Kanun'dan alan ve bu hakları korunan tıp dışı meslek mensuplarının tıbbi biyokimya ve tıbbi mikrobiyoloji ana dallarında uzmanlık eğitimi veren programlara ihtiyaç durumu gözetilerek kontenjan açıldığı takdirde yerleştirilebileceklerine ilişkin dava konusu Yönetmelik maddesinde kamu yararına ve üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, kanun ile tıp dışı meslek mensuplarına tanınan hakkın dava konusu Yönetmelik ile kullanılamaz hale geldiği, düzenlemenin hakkaniyet ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu, kanuni hakka güvenerek Tıpta Uzmanlık Sınavına(TUS) hazırlananların haklı beklentilerinin korunmadığı, dolayısıyla hukuki güvenlik ilkesinin ihlal edildiği ve çalışma haklarının ihlal edildiği, ayrıca son yıllarda TUS yerleştirme sonuçlarına bakıldığında, tıbbi mikrobiyoloji ve tıbbi biyokimya dallarında boş kontenjan kaldığının görüldüğü, bu durumun tıp fakültesi mezunlarının bu uzmanlık alanlarını tercih etmediğini gösterdiği, tıp dışı meslek mensuplarının uzmanlıklarını tamamladıktan sonra yalnızca laboratuvar hizmeti verecekleri, hasta tedavi etme veya reçete yazma gibi yetkilerinin bulunmadığı, kararın yeterli gerekçe içermediği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Her ne kadar Danıştay Sekizinci Dairesince, işbu davanın konusu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Merkezî ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulü" başlıklı 20/B maddesi kapsamında değerlendirilerek dosya, anılan maddedeki yargılama usulüne göre incelenmiş, itiraz yolu kapalı olmak üzere davacının yürütmenin durdurulması istemi reddedilmiş ve esas hakkında karar verilmiş ise de dava konusu Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği'nin, Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalardan olmadığı, bu nedenle 2577 sayılı Kanun'un 20/B maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Bu haliyle, Dairesince genel yargılama usulüne ilişkin kurallar uygulanarak dava sürecinin tamamlanması gerekmekle birlikte dosyanın incelenmesinden, davacının savunmaya cevap dilekçesinin 18/09/2019 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiği, davalı idare tarafından verilen ikinci savunmanın da 23/10/2019 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, yine dava hakkında savcı düşüncesi alınarak taraflara tebliğ edildiği, bu haliyle dosyanın fiilen genel yargılama usulüne göre tekemmül ettirildiği görüldüğünden, işin esasına geçildi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 18/02/2020 tarih ve E:2019/305, K:2020/969 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 10/02/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 992 sayılı Seriri Taharriyat ve Tahlilat Yapılan ve Masli Teamüller Aranılan Umuma Mahsus Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarları Kanunu'nun 1. maddesinde;
"Muayyen ücret mukabilinde veya meccanen (...) (1) sariri taharriyat ve tahlilat yapılan veya masli teamüller aranılan umuma mahsus bakteriyoloji ve kimya laboratuvarları, yapılacak tahlilat ve taharriyatın cinsine göre ihtisas vesikasına malik ve Türkiye'de icrayı sanata mezun tabip, baytar, eczacı veya kimyagerler tarafından Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekaletinin müsaadesi istihsal edilmek suretiyle açılır.
"
hükmüne yer verilmiştir.
26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği'nin dava konusu 13. maddesinin 2. fıkrasında ise;
"Eczacı, kimyager ve veterinerler sadece tıbbi biyokimya veya tıbbi mikrobiyoloji ana dallarında uzmanlık eğitimi veren programlara kendileri için kontenjan açıldığı takdirde yerleştirilebilirler." düzenlemesi yer almaktadır.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; 992 sayılı Kanun'da, laboratuvarları tabipler dışında kimlerin açabileceğinin açıkça sayıldığı ve bu konuda uzmanlık belgesi ile çalışabileceğinin belirlendiği, ancak dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesinin 2. fıkrasında, tabip dışı meslek mensuplarının bu laboratuvarlarda çalışabilme imkanının ancak uzmanlık eğitimi verilen programlarda kendileri için kontenjan açılması koşuluna bağlandığı anlaşılmaktadır.
Bu haliyle, kontenjan belirleme yetkisini haiz idare tarafından tıp dışı meslek mensupları için kontenjan açılmaması halinde bu kişilere yetki veren 992 sayılı Kanun'un 1. maddesinin uygulanamaz duruma geleceği, bu nedenle tabip dışı meslek mensuplarının tıbbi biyokimya veya tıbbi mikrobiyoloji alanlarında uzmanlık eğitimi programına yerleştirilmelerinin kontenjan koşuluna bağlanmasının anılan Kanun'un bertaraf edilmesine yol açacağı anlaşıldığından, dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "kendileri için kontenjan açıldığı takdirde" ibaresinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.