17. Hukuk Dairesi 2015/8355 E. , 2015/8941 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın, yaya olan müvekkillerinin desteği Havva Kav"a çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, davalı ... şirketi tarafından müvekkillerine 14.345,97 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin eksik olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, 18.03.2010 kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacılara davalı tarafından 08.06.2010 tarihinde ödeme yapıldığı, bu durumda 2918 sayılı Kanun"un 111. maddesine göre tazminat miktarının yetersiz olduğu iddiasına dayalı istemlerin iki yıl içinde dava konusu yapılması gerektiği, ödeme tarihinden itibaren hesaplandığında iki yıllık sürenin dava tarihi itibariyle dolduğu, iki yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda, 18.03.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davacıların murisi Havva Kav vefat etmiştir.
818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 41 (6098 Sayılı TBK"nun 49.maddesi) maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60.maddesinde
de (TBK"nun değişik 72. maddesi) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK"nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.) tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 Sayılı KTK"nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Maddenin özellikle 2. fıkrasında "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa" ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi, BK"nun 60 ve 2918 Sayılı KTK"nun 109/2.maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK"nun 72.maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır.) 2918 Sayılı Kanun"un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar içinde geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK"nun 10.10.2001 gün 2001/19-652 ve HGK"nun 16.04.2008 gün ve 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.) Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, kaza
sonucu davacıların murisi vefat etmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 Sayılı TCK"nun 66. maddesine göre zamanaşımı süresi 15 yıldır.
Davaya konu trafik kazası 18.03.2010 tarihinde meydana gelmiş, davacılar vekili tarafından ceza zamanaşımı süresi içinde 19.06.2014 tarihinde iş bu dava açılmıştır. Davalı tarafından davacıya yapılan ödeme, davacının 22.06.2010 tarihli ihbarnamasinde belirtildiği üzere yapılan ödeme fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kabul edildiği bildirilmiştir.
Bu durumda taraflar arasında bir uzlaşma ve ibradan sözedilemeyeceğinden mahkemece, davada uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması ve davanın süresi içinde açıldığının kabulü ile işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davanın hakdüşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 18.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.