Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2016/11119
Karar No: 2021/1636
Karar Tarihi: 10.02.2021

Danıştay 6. Daire 2016/11119 Esas 2021/1636 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/11119
Karar No : 2021/1636

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... İl Özel İdaresi
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : ... Elektrik Üretim AŞ
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Derneği
VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN ÖZETİ : ... İdare Mahkemesince verilen ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Sinop İli, Ayancık İlçesi, Çiğdem-1, Çiğdem-2 ve Çiğdem-3 Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Dayalı Üretim Tesis Alanı ve Regülatör Alanı ayrılmasına ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, plan bütünü kapsamında, planlama alanının sadece plan onama sınırı içindeki kullanımlara odaklanarak çevresi ile ilişki kurulmadığı; duyarlı bir planlama süreci işletilmediği; can suyu ve debi miktarı ile su varlığının ölçülmediği; nazım imar planı ve uygulama imar planında ulaşım çevresel ulaşım bağlantılarının ilişkilendirilmediği; uygulama imar planında birbiri ile uyumsuz arazi kullanım fonksiyonlarına olanak sağlayan belirsiz plan hükümlerinin bulunduğu; ÇED’den muaf olmasına karşın planlama çalışmaları kapsamında yapılması gereken çevre etütlerinin ve eşik analizlerinin yapılmadığı; uygulama imar planında özellikle regülatör sahasındaki kullanımların yapılaşma koşullarının açıklanmadığı anlaşıldığından, dava konusu imar planlarında planlama ilke ve tekniklerine ve mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesinde; "nazım imar planları"nın varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak, hali hazır haritalar üzerine yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme, yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve uygulama imar planının hazırlanmasında esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile beraber bir bütün olan planlar olduğu, "Uygulama İmar Planı" tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastrol durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren planlar olduğu belirtilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinde, çevresel etki değerlendirmesi; gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar olarak tanımlanmış, "Çevresel Etki Değerlendirilmesi" başlıklı 10. maddesinde; "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
25/11/2014 tarihli, 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin "Çevresel etki değerlendirmesi başvuru dosyası, çevresel etki değerlendirmesi raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlama yükümlülüğü" başlıklı 6. maddesinde, "(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (2) Kamu kurum/kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin veya Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler. (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır." hükmü yer almıştır.
Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin "Doğal hayatın devamı için bırakılacak su ve üzerindeki projeler" başlıklı 15, maddesinin 1. Fırkrasında " Şirket, dere yatağının su alma yeri mansabında doğal hayatın idamesini sağlar ve bu kesimde su haklarını karşılayacak miktardakisuyu kesintisiz ve dalgalanma yapmadan yatağa bırakır. Doğal hayat için dere yatağına bırakılacak suyun miktar ve zamanlaması, kurulacak hidroelektrik enerji üretim tesisleri ile ilgili şirket tarafından hazırlanacak ÇED raporunda/Proje Tanıtım Dosyasında belirlenir. Ancak, doğal hayatın devamı için mansaba bırakılacak su miktarı projeye esas alınan son on yıllık ortalama akımın en az %10’u kadar olmak zorundadır. ÇED raporu sürecinde ekolojik ihtiyaçlar göz önüne alındığında bu miktarın yeterli olmayacağının belirlenmesi durumunda miktar artırılır. Belirlenen bu miktara mansaptaki diğer teessüs etmiş su haklarıayrıca ilave edilerek, kesin proje çalışmaları belirlenen bu toplam miktar dikkate alınarak yapılır. Nehirde son on yıllık ortalama akımın %10’undan daha azakım olması halinde suyun tamamı doğal hayatın devamı için mansaba bırakılır.
" hükmüne yer verilmiştir.
Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin "Nazım imar planı" başlıklı 23. maddesinin 6. Fıkrasında, Nazım imar planlarının hazırlanması sürecinde, planlama alanı sınırları kapsamında aşağıda genel başlıklar halinde belirtilen konularda ilgili kurum ve kuruluşlardan veriler elde edilir; bu veriler kapsamında analiz,etüt ve araştırmalar yapılır" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Sinop İli, Ayancık İlçesi, Çiğdem-1, Çiğdem-2 ve Çiğdem-3 Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Dayalı Üretim Tesis Alanı ve Regülatör Alanı amaçlı 1/5000 ölçekli nazım imar planları, 1/1000 ölçekli uygulama imar planları ve bu planlara ilişkin açıklama raporlarının Sinop İl Genel Meclisinin ... tarih ve ... sayılı kararı ile onaylandığı, planların 05/03/2015 tarihinde askıya çıkarıldığı, askı süresi içerisinde davacı tarafından yapılan itirazın reddedilmesi üzerine de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının iddiaları, davalının savunması, müdahil dilekçesi, bilirkişi raporu, rapora yapılan itirazlar, temyiz dilekçesi ve temyiz cevap dilekçesi göz önünde bulundurularak uyuşmazlığın değerlendirilmesi sonucu aşağıda belirtilen sonuçlara ulaşılmıştır:
Dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı yönünden yapılan incelemede ;
Davacı tarafından ileri sürülen 1/5000 ölçekli nazım imar planında gösterilmesi gereken kullanım ve yoğunluk kararlarının gösterilmediği iddiası yönünden;
Bilirkişi raporunda bu hususa ilişkin olarak; Planda yer alan arazi kullanımları incelendiğinde bölgede nüfus yoğunluğu yaratacak ikamet bölgesi önerilmediği, regülatör ve üretim tesisi alanlarında nüfus yoğunluğu bulunmadığı için yoğunluk kararları getirilmesine gerek olmadığı, bu bakımdan yoğunluk kararlarının gösterilemesi gerektiği iddiasının yerinde olmadığı, nazım imar planı notlarında yapılaşma koşullarının uygulama imar planında verileceği hükmü bulunduğu, kullanım kararlarının uygulama imar planında belirlenmesinin planların kademeli birlikteliği ilkesinin bir sonucu olduğu, bu sebeple davacının nazım imar planında kullanım kararlarının belirlenmesi gerektiği iddiasının da yerinde olmadığı tespitlerine yer verilmiştir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede; davacının, nazım imar planında kullanım kararlarının gösterilmesi gerektiği iddiası yönünden yapılan incelemede 3194 sayılı imar kanunun 5. Maddesi ve bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; planların kademeli birlikteliği ilkesi uyarınca kullanım kararlarının uygulama imar planının konusunu oluşturduğu sonucuna ulaşıldığından davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Davacının, nazım imar planında yoğunluk kararlarının gösterilmesi gerektiği iddiası yönünden yapılan incelemede, 3194 sayılı imar kanunun 5. Maddesi ve bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; nazım imar planının insanların ikamet edeceği kullanımları içermemesi nedeniyle bölgeye yoğunluk getirecek nitelikte bir plan olmadığı hususu göz önüne alındığında nazım imar planında yoğunluk kararının gösterilmesini gerektirecek bir durumun bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından davacının bu iddiasına da itibar edilmemiştir.
Bu nedenle, temyize konu kararın nazım imar planının iptaline ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
Dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yönünden yapılan incelemede ;
Davacı tarafından ileri sürülen 1/1000 ölçekli uygulama imar planında gösterilmesi gereken ayrıntıların planda gösterilmediği bu sebeple planı okumanın imkansız olduğu iddiası yönünden ;
Bilirkişi raporunda bu hususa ilişkin olarak; 1/1000 ölçekli uygulama imar planına, parsel sınırları , çekme mesafeleri, yapı emsali , maksimum yapı yüskeliği ve jeolojik etüt sonuçlarına göre önlemli alanlar, taşkın riskli alan, taşıt yolu genişliği, regülatör alanının işlendiği, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesis alanı için her kenardan 10 metre çekme mesafesi ile E:0.60 serbest yapı yükseliği yapılaşma koşullarının getirildiği, plan lejantında olmamasına rağmen otopark alanının işlendiği tespitlerine yer verilmiştir .
Dairemizce yapılan değerlendirmede; bilirkişi raporu ve uygulama imar planının birlikte değerlendirilmesinden yapılaşmaya ilişkin ayrıntıların 1/1000 ölçekli uygulama imar planında açık ve net olarak gösterildiği anlaşıldığından davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Öte yandan bilirkişi raporunda 10 metrelik taşıt yolunun plan onama sınırı dışındaki akıbetinin belirsiz olması nedeniyle 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ve 1/5000 ölçekli nazım imar planında yolların gösteriminin hatalı olduğu belirtilmiş ise de anılan yol ve civarının incelenmesinden çevrede planlanmış yolların bulunmadığı, 10 metrelik yolun sadece Çiğdem-1, Çiğdem-2 ve Çiğdem-3 Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Dayalı Üretim Tesis Alanı ve Regülatör Alanına hizmet ettiği, bölgedeki yolların kadastral yollardan oluştuğu bu sebeple 10 metrelik yolun bağlantılarının gösterilmemiş olmasının planlama tekniğine aykırı olmadığı sonucuna ulaşıldığından bilirkişi raporundaki bu tespite itibar edilmemiştir.
Davacı tarafından ileri sürülen 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 3 sayılı plan notunda "planlama alanı içerisinde kalan orman alanlarında 6831 sayılı Orman Kanununun ilgili maddelerine istinaden uygulama imar planı hazırlanmıştır." hükmünün bulunduğu ancak 6831 sayılı Orman Kanununa yapılan atıfta hangi kanun maddesine ve ne için atıf yapılmadığının belirtilmemesi nedeniyle planın kanun maddesine uygunluğunun denetlenemeyeceği iddiası yönünden;
Bilirkişi raporunda bu iddiaya yönelik olarak yapılan incelemede; plan notlarının hüküm içermesi gerektiği ancak 3 sayılı plan notunda yalnızca dayanak kanun belirtildiğinden plan hükmü olarak değerlendirilemeyeceği bu sebeple plan notları arasında yer almasının uygun olmadığı tespitine yer verilmiştir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Orman alanları 6831 sayılı Orman Kanunu hükümleri ile koruma altına alınmış olup, düzenleyici işlem niteliğinde olan plan notunun kanunlara aykırı hükümler içeremeyeceği, orman alanlarında 6831 sayılı Orman Kanunu hilafına uygulamalar ve düzenlemeler yapılamayacağı kuşkusuzdur. Anılan plan notunda dava konusu planın hangi kanun dikkate alınarak hazırlandığı açıklanmıştır. Davacı tarafından 6831 sayılı Orman Kanunu'nun hangi maddesine atıf yapıldığının belirtilmesi gerektiği aksi halde planın kanuna uygunluğunun denetlenemeyeceği iddia edilmiş ise de plan notunda kanun maddesine atıf yapılmamış olsa dahi kanun hükümlerine uygunluk denetiminin her daim yapılacağı açık olduğundan davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Bu durumda, plan notunun hukuka aykırı nitelik taşımadığı, planın hangi kanun esas alınarak yapıldığını açıklayıcı nitelikte olduğu sonucuna ulaşıldığından dava konusu uygulama imar planını kusurlandırıcı nitelikte olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı tarafından ileri sürülen 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 6 sayılı plan notunda sosyal tesis, lojman, ambar vs gibi yapıların yapılabileceğinin belirtildiği, plan notuyla bölgeye nüfus ve inşaat yoğunluğu getirileceği, buna ilişkin bilgilerin 1/5000 ölçekli nazım imar planında gösterilmesi gerektiği, ayrıca "vs " ibaresinin teknik bir ifade olmadığı ve plan notunda yer almaması gerektiği iddiası yönünden ;
Bilirkişi raporunda bu iddiaya yönelik olarak yapılan incelemede; "vs" gibi liste uzatan ifadelerin plan notunda belli koşullarda kullanılabildiği, bu durumda genel çevçevenin çizilmesi gerektiği, dava konusu plan notundaki "vs" ifadesinden anlaşılması gerekenin enerji üretim tesisini tamamlayıcı nitelikte kontrol odası, idari birim, teknik üniteler, depo ve ambar gibi yapılar olduğu, ancak sosyal tesis ve lojman tesisi gibi içeriği çok geniş olan üst yapı tesislerinin eklenmesinin tamamlayıcılık koşulunu aştığı tespitlerine yer verilmiştir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede; plan notunda "planlama alanı içerisinde oluşturulan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisi içerisine; hidroelektrik santrali projesi kapsamında üretime ilişkin tesislerle bunların tamamlayıcısı niteliğinde alt yapı, üst yapı, sosyal tesis binası, lojman, ambar vs. gibi yapıları yapılabilir" hükmünün getirildiği, plan notuyla hidroelektrik santralinin ihtiyacı olabilecek alt yapı, üst yapı, ambar gibi yapılar ile hidroelektrik santralinde çalışacak insanların ihtiyaçlarına yönelik lojman ve sosyal tesis gibi yapıların yapılabileceğinin örnekleme yoluyla gösterildiği görülmektedir.
Davacının nüfus ve yoğunluk artışına neden olunacağı ve buna ilişkin bilgilerin 1/5000 ölçekli nazım imar planında gösterilmesi gerektiği itirazına yönelik olarak, plan notunda belirtilen yapıların hidroelektrik santralinin veya santralde çalışan insanların ihtiyaçlarına yönelik olduğu, başka bir anlatımla geniş çaplı yerleşim yeri planlaması yapılmadığı hususu göz önüne alındığında yoğunluk ve nüfus artışına sebep olabilecek bir planlamanın yapılmadığı sonucuna ulaşıldığından davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Kaldı ki, yukarıda anılan 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesinde belirtildiği üzere nazım imar planları arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini gösteren planlar olup , yoğunluğa ilişkin ayrıntı bilgilerin uygulama imar planında gösterilmesi yeterlidir. Bu yönüyle de davacının nüfus ve inşaat yoğunluğuna ilişkin bilgilerin 1/5000 ölçekli nazım imar planında gösterilmesi gerektiği iddiasına itibar edilmemiştir.
Davacının "vs" ibaresinin teknik bir ifade olmadığı ve plan notunda yer almaması gerektiği itirazı yönünden, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere "vs" gibi liste uzatan ifadelerin şartları belirlenmiş olması koşuluyla kullanılmasında sakınca bulunmamaktadır. Böylece ileride ortaya çıkacak ihtiyaçlar doğrultusunda önceden belirlenen şartlara uygun olarak üretim tesisi içerisinde yapılar yapılabilecek, her defasında plan değişikliğine ihtiyaç duyulmayacaktır. Dava konusu plan notuyla hidroelektrik santrali projesi kapsamında üretime ilişkin tesisler ile bu tesislerin tamamlayıcısı yapıların yapılabileceğinin belirtildiği, bu haliyle yapılabilecek yapıların çerçevesinin ve koşullarının belirlendiği görüldüğünden davacının bu iddiasına edilmemiştir.
Öte yandan, bilirkişilerin sosyal tesis ve lojman tesisi gibi içeriği çok geniş olan üst yapı tesislerinin elektrik üretim tesisini tamamlayıcı nitelikte olmadığı tespiti yönünden yapılan değerlendirmede; elektrik üretim tesisinin idaresi, korunması gibi konularda insan gücüne ihtiyaç bulunduğu, anılan yapıların santralde çalışacak insanların barınma ve sosyal ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik olduğu hususları göz önüne alındığında sosyal tesis ve lojman tesisine ilişkin yapıların plan notu ile belirlenen çerçeve kapsamında elektrik üretim tesisini tamamlayıcı nitelikte olduğu sonucuna ulaşıldığından bilirkişilerin bu tespitine itibar edilmemiştir.
Bu durumda, 6 sayılı plan notunun yoğunluk ve nüfus artışına neden olmayacağı, yapılacak yapıların çerçevesini ve koşullarını belirlediği anlaşıldığından şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık görülmemiştir.
Davacı tarafından ileri sürülen 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 8 sayılı plan notunda sadece santral binasının bulunduğu alanda yoğunluk ve yükseklik kararı verildiği, diğer alanlara ilişkin olarak EPDK'ya verilen projeye atıfla yoğunluk belirleneceğinin ifade edildiği, bu durumda emsal oranlarının belirsiz kaldığı, projenin her an değiştirilebilir nitelikte olduğu, dolayısıyla plan hükümlerinin hüküm olmaktan çıktığı iddiası yönünden ;
Bilirkişi raporunda bu iddiaya yönelik olarak yapılan incelemede; cebri boru ve enerji tüneli gibi yapıların teknolojisi gereği mühendislik projesine göre üretilen teknik birimler olduğu, bu sebeple yapılaşma koşullarının belirlenmesine gerek olmadığı, ancak regülatör sahası için durumun farklı olduğu, anılan saha için yapılaşma koşullarının belirlenmesi veya regülatör alanı içindeki kullanımların plan notlarında detaylı şekilde açıklanması gerektiği, bu haliyle planlama tekniğine aykırı olduğu tespitine yer verilmiştir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Regülatör, akarsuyun yönlendirilmesi veya kısmen yükseltilmesinde kullanılan, su akışını düzenleyici beton duvar olup Nehir tipi barajlarda suyun yükselip yönlendirilmesinde kullanılır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere regülatör tesisinin yoğunluk ve yükseklik getiren bir yapı olmadığı, Cebri boru ve enerji tüneli gibi regülatörün de mühendislik projesine göre yapılması gereken teknik bir yapı olduğu hususu göz önüne alındığInda enerji konularında uzman kuruluş olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun onayına tabi olması gerektiği sonucuna ulaşıldığından davacının iddiasına ve bilirkişinin tespitine itibar edilmemiştir.
Davacı tarafından ileri sürülen 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 10 sayılı plan notunda yer alan çevrenin kirlenmemesi için gerekli tedbirlerin alınacağı ifadesinin yeterli olmadığı, alınacak tedbirlerin plan notunda ayrıntılı bir biçimde belirlenmesi gerektiği iddiası yönünden;
Bilirkişi raporunda bu iddiaya yönelik olarak yapılan incelemede; hidroelektirik santrali projesi hakkında ÇED gerekli değildir kararı bulunmasının santalin çevresel etki yaratmayacağı anlamına gelmediği, çevresel önlemlerin plan notlarında açıkça yazılması gerektiği, bu konuda plan notlarında açık hüküm getirilmediği için planın planlama esaslarına aykırı olduğu tespitlerine yer verilmiştir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Çevre kirlenmesine sebep olunması halinde ilgili mevzuat gereği işlem yapılacağı açık olup HES projesine yönelik ... tarih ve ... sayılı çevresel etki değerlendirilmesi gerekli değildir kararı verildiği de göz önüne alındığında plan notlarında ayrıca bir açıklama ve hüküm getirilmesinin zorunlu olmadığı sonucuna ulaşıldığından davacının iddiasına ve bilirkişinin tespitine itibar edilmemiştir.
Davacı tarafından ileri sürülen 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 13 sayılı plan notunda yer alan yeterli miktarda can suyu bırakılacaktır ifadesinin yaptırımı olmayan anlamsız bir plan notu olduğu, can suyunun miktar olarak belirlenmesi gerektiği iddiası yönünden;
Bilirkişi raporunda bu iddiaya yönelik olarak yapılan incelemede; can suyunun ne kadar olması gerekiğine ilişkin bir çalışma yapılmadığı, plan notunda can suyu miktarının belirlenmemesinin planın en önemli eksikliklerinden olduğu tespitine yer verilmiştir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 15. Maddesinde doğal hayatın devamı için mansaba bırakılacak su miktarı projeye esas alınan son on yıllık ortalama akımın en az %10’u kadar olmak zorunda olduğunun hüküm altına alındığı, yine ... Elektrik Üretim A.Ş, ile DSİ Genel Müdürlüğü arasında yapılan ... Regulatörü Ve Hidroelektrik Enerji Üretim Tesisinin Su Kullanım Hakkı Ve İşletme Esaslarına İlişkin Anlaşmanın Ek Mukavelesinin 3. Maddesine göre can suyu miktarının %10 olarak belirlendiği, bu miktarın yetmemesi durumunda arttıralabileceğinin hüküm altına alındığı anlaşıldığından şirket ile DSİ Genel Müdürlüğü arasında mevzuat gereğince belirlenen standartta can suyu miktarının kararlaştırıldığı görülmekte olup bu durum için ayrıca plan hükmü getirilmesine gerek bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı tarafından ileri sürülen 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 14 sayılı plan notunda yer alan su ihtiyacı için yer altı suyunun kullanılması durumunda Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünden izin alınacağı ifadesinin mantıksız olduğu normal şartlarda önce izin alınıp sonra yer altı suyunun kullanılması gerektiği iddiası yönünden;
Bilirkişi raporunda bu iddiaya yönelik olarak yapılan incelemede; 14 sayılı plan notunda " su ihtiyacının yeraltı suyundan temin edilmesi halinde 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun gereği DSİ'den izin alınacaktır." denildiği, plan notunun Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 23. Maddesi uyarınca toplanması gereken verilerle ilgili olduğu, içme ve kullanma suyu kaynak varlığı ile su ihtiyacı ve tüketim miktarı belirlenmeden plan kararı getirilmesinin plan bilgi altyapısının yetersizliğine işaret ettiği, Devlet Su İşlerinin izin vermemesinin olasılık dahilinde olduğu, anılan plan notunu kurum görüşleri alınmadan hazırlandığı Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 23. Maddesinin gereğinin yerine getirilmediği tespitine yer verilmiştir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede; 14 sayılı plan notunun incelenmesinden yeraltı suyunun izin alınmaksızın kullanımına izin vermediği, su ihtiyacının nasıl giderileceğini, hangi mevzuat gereğince hangi kurumdan izin alınacağını belirten açıklayıcı bir plan notu olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan plan yapılırken Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 23. Maddesi gereğince Orman ve Su İşleri Bakanlığı 10. Bölge Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü 7. Bölge Müdürlüğü, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Bilim , Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü ve Halk Sağlığı Müdürlüğünden görüşlerin alındığı görüldüğünden bilirkişinin yönetmelik hükmünün yerine getirilmediği tespitine itibar edilmemiştir.
Bu durumda yol gösterici nitelikte olan plan notuna ilişkin davacının iddialarına ve bilirkişi raporuna itibar edilmemiştir.
Davacı tarafından ileri sürülen 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 25 ve 27 sayılı plan notunda , planlama alanı için yapılan jeolojik etüt raporunun tarih ve sayısının belirtilmesi ve raporun hüküm kısmındaki hükümlerin tek tek sayıldıktan sonra bu kriterlere uyulacağına dair ibarenin bulunması gerektiği ancak plan notunda "gerekli önlemler alınacaktır " şeklinde genel bir ifadenin kullanıldığı, bu plan notunun herhangi bir hüküm ifade etmediği iddiası yönünden;
Bilirkişi raporunda bu iddiaya yönelik olarak yapılan incelemede; plan notunda jeolojik etüt raporunun tarih ve sayısının belirtilmesine gerek olmadığı, sadece plan açıklama raporunda jeolojik etüt raporuna yer verilmesi gerektiği, ancak plan açıklama raporunda jeolojik etüt raporuna ilişkin açıklama bulunmadığı, bu nedenle jeolojik etüt raporunun sonuç kısmının plan kararlarına nasıl dönüştürüldüğüne yönelik bir açıklama bulunmadığı tespitine yer verilmiştir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede; 27 sayılı plan notunda "planlama alanı içerisinde hazırlanan imar planına esas jeolojik etüt raporunun sonuç ve öneriler kısmındaki maddeler dikkate alınıp uyulması zorunludur" hükmünün getirildiği, bu haliyle jeolojik etüt raporunun sonuç ve öneriler kısmının tekrar plan notu olarak eklenmesine gerek kalmadığı ve öneri ve sonuç kısmının plan kararına dönüştürüldüğü anlaşıldığından davacının iddiasına ve bilirkişinin tespitine itibar edilmemiştir.
Öte yandan, jeolojik etüt raporunun tarih ve sayısının belirtilmemesinde mevzuata aykırı bir durum bulunmadığından planı kusurlandıracak nitelikte önemli bir eksiklik olarak değerlendirilmemiştir.
Davacı tarafından ileri sürülen Orman ve Su İşleri Bakanlığının ... tarih ve ... sayılı yazısında, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği kapsamında, sulak alan faaliyet izin belgesinin alınması koşuluyla imar planı yapım izninin verilmesi gerektiği şartı olmasına karşın imar planı onaylanırken bu şartın yerine getirilmediği iddiası yönünden;
Bilirkişi raporunda bu iddiaya yönelik olarak yapılan incelemede; dosyada sulak alan faaliyet izin belgesinin bulunduğu ancak imar planı onayından sonra bu iznin alındığının belirlendiği, bu iznin geçerliliğine ilişkin değerlendirmeyi Mahkemenin yapacağı değerlendirmesin bulunulmuştur.
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Orman ve Su İşleri Bakanlığı 10. Bölge Müdürlüğünün ... tarih ve ... sayılı yazısında "imar planı yapım izni doğrultusunda dosyasında yapılan incelemede bu aşamada Ek-2 sulak alan faaliyet izin belgesine gerek olmadığı tespit edilmiş olup; ... Elektrik Ür. A.Ş.'nin ekte sunulan dilekçe ve ekindeki taahhütname doğrultusunda santral inşaatına başlamadan önce mutlaka Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği kapsamında ek-2 sulak alan faaliyet izin belgesini alması koşulu ile imar planı yapım izninin verilmesi hususunda kurumumuzca sakınca görülmemektedir" görüşünün yer aldığı görülmüştür. Bu durumda, Orman ve Su İşleri Bakanlığı 10. Bölge Müdürlüğü tarafından tesis edilen işlemde, sulak alan faaliyet izin belgesinin santral inşaatı yapımına başlanmadan önce alınması gereken bir belge olduğu ve imar planı yapımı aşamasında anılan belgenin bulunmasının gerekli olmadığı ifadelerine yer verildiği görüldüğünden davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Sonuç olarak, doğal varlıklar ile tabiat güzelliklerinin korunması ve gelecek nesillere aktarılması önemli olmakla birlikte, çevreye en az düzeyde zarar verecek hidroelektrik enerji santrallerinin yapılmaması gerektiği düşüncesi ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişimi açısından ulusal kalkınma hedeflerine uygun bir yaklaşım olarak değerlendirilemez. Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı içinde ülkenin ekonomik ve sosyal gelişimini destekleyecek, çevreye duyarlı enerji kaynaklarına ihtiyaç duyulduğu kuşkusuzdur. Ekolojik dengeyi koruyacak gereken önlemlerin alınması şartıyla hidroelektrik enerji santralleri yapılması mümkündür. Dosyada yer alan belgelerin incelenmesinden, HES projesi ile ilgili olarak dava konusu imar planlarının 13/02/2015 tarihinde kabul edildiği, bu tarihten önce Sinop Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğünün, ... sayılı "ÇED gerekli değildir" kararının bulunduğu, planların yapım aşamasında gerekli kurum ve kuruluşların olumlu görüşlerinin alındığı, ayrıca dava konusu planlar arasında planların kademeli birlikteliği ilkesine uyulduğu görülmektedir. Bu halde yukarıda yapılan değerlendirmeler muvacehesinde, dava konusu planların şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olduğu anlaşıldığından dava konusu işlemlerin iptali yolunda verilen temyize konu kararda isabet bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesince verilen ... tarihli, E: ..., K: ... sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 10/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi