3. Hukuk Dairesi 2015/2799 E. , 2016/1333 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2014
Taraflar arasındaki ziynet-eşya-katılma alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde;tarafların 2011 yılında boşandıklarını,davacıya düğünde 500 gr.22 ayar 36 adet bilezik,12 adet yarım altın,8 adet çeyrek altın,22 ayar 30 gr. kelepçe,14 ayar 30 gr. set,15 gr. kelepçe,9,5 gr. künye,1 adet kol saati ve 1.800 TL para takıldığını,bu sayılan ziynet ve paralar ile değişik iş dosyası ile tespit edilen ve davacıya ait olan eşyaların aynen iadesine,aynen iadenin mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000,00 TL"nin yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı 28.03.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile de;evlilik sürecinde edinilen aracın değerinin yarısı olan 4.250 TL"yi de talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde;davacının ziynet eşyaları ile kendisine ait tüm özel eşyaları da alarak evi terk ettiğini,boşanma dava dosyası incelendiğinde de görüleceği üzere davacı vekilinin 03.11.2009 tarihli dilekçesinde dahi talep edilen aracın parasının davacıya ait ziynetlerin bozdurulması suretiyle ödendiğini belirttiğini,aracın tüm parasının davalının babası tarafından ödenmesi nedeniyle bu beyanı kabul etmediklerini savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece;eşya talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile,hükümde cins ve nitelikleri tek tek belirtilen bir kısım eşya talebinin reddine;ziynet talebi yönünden ise kısmen kabul ile bilirkişi raporunda cins,nitelik ve gramları tek tek belirtilen ziynet eşyalarının davacıya aynen iadesine,aynen iadenin mümkün olmaması halinde bedel toplamı olan 37.080,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,davacı vekilince ziynet eşyalarına ilişkin olarak ""500 gr.22 ayar 31 adet bilezik"" in de hüküm altına alınan 37.080,00 TL"nin içerisinde yer aldığı ancak gerekçe ve hüküm fıkrasında belirtilmediği gerekçesiyle tavzih talebinde bulunulmuş,mahkemece de 12.11.2014 tarihli tavzih kararı ile bu miktardaki ziynet eşyalarının da hükme eklenmesi sureti ile tavzih talebi kabul edilmiş ve taraflarca ilgili tavzih kararı temyiz edilmediğinden 17.12.2014 tarihinde kesinleştirilmiş,ancak daha sonra mahkemenin 19.12.2014 tarihli iptal şerhi ile davalı vekilince süresi içinde havalesi yapılan ancak mahkeme dosyasında temyiz bilgisi eklenmemiş olan temyiz dilekçesi bulunduğu belirtilerek tavzih kararına ilişkin kesinleşme şerhinin ve tavzih şerhinin iptaline karar verilmiş,hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı vekilinin tavzih kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
6100 sayılı HMK.nun 305.maddesi gereğince; "Hüküm yeterince açık değil ise, veya icrasında tereddüt uyandırıyor ise, yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyor ise, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilirler.
Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez veya değiştirilemez."
Bu madde hükmünde belirtildiği gibi, açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması istenebilir. Yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça, verilen hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Hükümlerin tavzihi de bunun bir istisnası olarak kabul edilemez. Hakim, burada hükmün başka türlü anlaşılmasını önlemek için gerçeği ortaya koymakla ödevlidir.
Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir. (Yargıtay HGK"nın 14.06.1967 gün ve 1967/9-462 E, 300 K, sayılı ilamı)
Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzih istenebilir. Fakat tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmaz.
İlamın icraya konulmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkündür. Hakim, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip, bunu hükmüne dahil edemez. Aynı şekilde; kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez. Bütün bu anlatımlardan çıkan netice, tavzih yolu ile kesinleşmiş olan hüküm sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.
Somut olayda;bilirkişi raporunda belirtilen 500 gr. 22 ayar 36 adet bileziğin hüküm fıkrasında ve mahkemenin gerekçeli kararında da belirtilmediği,ancak bu ziynet eşyalarının da hükmedilen toplam değer olan 37.080 TL"nin içerisinde yer aldığı belirtilerek bu yazım hatasının düzeltilmesinin talep edildiği,mahkemece 12.11.2014 tarihli karar ile davacının tavzih talebinin kabulü ile hükmün 2.bendinde "" 500 gr.22 ayar 36 adet bilezik "" ibaresinin yazım hatası nedeniyle kararda yer almadığı belirtilerek hükmün 2.bendine bu ziynetlerin de eklendiği, 12.11.2014 tarihli bu kararın 17.12.2014 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,ancak mahkemece daha sonra davalı vekilinin dosyaya eklenmemiş olan temyiz dilekçesinin dosyaya geldiği belirtilerek 19.12.2014 tarihli iptal şerhi ile ilgili tavzih şerhinin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece tavzih kararı verilmekle o konuya ilişkin olarak dosyadan el çekilmiş olmaktadır.Bu nedenle mahkemece verilen 19.12.2014 tarihli tavzih kararının iptaline ilişkin kararın hukuki değeri bulunmadığından mahkemenin tavzih kararına yönelik temyiz itirazları incelendi gereği düşünüldü:
Tavzih kararı ile hüküm değiştirildiğinden tavzih kararının BOZULMASINA,
Esasa yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
6100 sayılı Yasanın, hüküm fıkrasında bulunması gereken unsurları ifade eden HMK."nun 297/2.maddesi uyarınca: “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
İİK"nun 24/4.maddesi gereğince; aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalı, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin tümünün cins,gram ve ayarları ile değerleri açık olarak yazılmalıdır.
Hal böyle olunca mahkemece; hüküm altına alınan ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerlerinin hükümde ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu ziynet eşyalarının değerlerinin yazılmaması suretiyle HMK"nun 297. maddesine aykırı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.