8. Hukuk Dairesi 2011/451 E. , 2011/3555 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ve müşterekleri ile Hasan ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 05.06.2008 gün ve 80/53 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, dava dilekçesinde 114 ada 4, 133 ada 8, 134 ada 111, 120 ve 145 ada 3 sayılı parsellerin kadastro çalışmaları sırasında ½’şer pay oranında ... oğlu ...... ile ... kızı ... ... ve ...oğlu ... ... adlarına kadastro çalışmaları sırasında tespit ve tescil edildiklerini, esasen bu parsellerin dip muris ...ve ..."dan olma 1331 (1915) yılında ölen ...’den kalan taşınmazlar olduğunu, davalılarında bu taşınmazlarda miras paylarının bulunduğunu açıklayarak anılan parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile ... ve ...’den olma, 1331 yılında ölen ...’in tüm mirasçıları adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili Av. ... cevap dilekçesiyle, diğer beyanlarında vekil edenlerinin yakın murisleri ... ... ile davacıların yakın murisi ...adına yapılan kadastro tespitlerinin doğru olduğunu, muristen sonra yapılan paylaşım sonucu tespitlerin yapıldığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu tüm taşınmazların ortak miras bırakan dip muris ... ve ...’den olma ...’den kaldığını, mirasçılar arasında paylaşımın yapılmadığını, dava dışı kalan mirasçıların harç yatırmak suretiyle usulüne uygun olarak açılmış davalarının bulunmadığını gerekçe göstermek suretiyle davacıların miras payı oranında anılan taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına payları oranında, kalan payların ise davalılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadasatro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan miras payı oranında iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Her şeyden önce davalıların harç yatırmak suretiyle yöntemine uygun bir biçimde açtıkları herhangi bir dava ve istekleri bulunmadığı halde davalılar adına da iptal ve tescile karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. HUMK.nun 74. maddesi uyarınca hakim iki tarafın iddia ve savunmasıyla bağlı olup ondan fazlasına ve başka bir şeye karar veremez. Bu bakımdan mahkemenin davalılar adına da iptal ve tescile karar verilmesi anılan madde hükmüne aykırı düşer.
Öte yandan dava mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir davadır. Bu tür davalarda davayı açan tüm mirasçılar adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuş olsa bile, istek davacılarla sınırlı olarak değerlendirilip, davacıların yalnızca miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekir. Tarafların ortak miras bırakanı ...ve ...’dan olma, 1915 yılında ölen ...’in mirasçılarının ..., ..., ..., ..., ... ve Hatice olduğu belirlenmiştir. Mirasçılardan ... 1966 yılında oğlu ...ise 1999 yılında ölmüştür. Geriye mirasçılar olarak davacıları bırakmışlardır. Yine dip muris ...’in oğlu ... 1941, ...’in kızı ... 1986, diğer kızı ... ise 1965 yılında ölmüş olup geriye davalıları mirasçı bırakmışlardır. Yani davalılar ...’in mirasçılarıdırlar. Dip muris ..."in diğer çocuklarından olan mirasçıları ise, davada yer almamışlardır. Az önce de açıklandığı gibi aynı murisin mirasçıları arasında açılıp yürüyen bir dava olduğundan dip muris ...’in terekesine temsilci atanması da sonuca etkili bulunmamaktadır. Mirasçılar arasında açılıp yürüyen davalarda dava davacıların miras payları esas alınarak yürütülmesi ilkesi geçerlidir. Bu bakımdan terekeye temsilci atanıp atanmamasının bir önemi yoktur.
Tapu kayıtlarında ½ pay sahibi görünen ......, dip muris ...’in oğlu ...’in oğludur. Yani davacılar adına tapuda her parselde zaten ½ pay söz konusudur. Buna karşın davacıların isteği göz önünde tutulduğunda ve mahkemenin yaptığı gibi miras payları oranında iptal ve tescile karar verildiğinde davacılara ½ paydan çok düşük bir payın gideceği ve daha az yer alacakları bir gerçektir. Hangi gerekçe ile bu tür dava açtıkları da anlaşılamamaktadır. Davalıların paylarını azaltılmasına neden olacakları gibi kendi paylarının da azalacağı az önce açıklandı. Bu durum karşısında davacıların böyle bir davaya açmakta bir hukuki yararları bulunmamaktadır. Bundan ayrı dip muris ...1915 yılında ölmüş olup, Osmanlı Medeni Kanun niteliğinde bulunan Mecelle yürürlükte bulunduğundan ...’in terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olmayıp, paylı mülkiyet hükümlerine tabidir. Paylı mülkiyete konu bir taşınmaz, tereke mali olamaz ve tereke malından çıktığı kabul edilir. TMK.nun 743 sayılı yürürlüğe girdiği tarihe kadar imparatorluktan gelen hukuki sistem gereği paylı mülkiyet geçerlidir. Somut olguda paylı mülkiyet söz konusu olduğuna ve taşınmazlar dip murisin erkek çocukları olan sadece ... ve ... tarafından kullanıldığına ve taşınmazlar da kadastro çalışmaları sırasında ... (kayıt maliki ... ...’in kızıdır) ve ...’in (diğer kayıt maliki ...ise ...’in oğludur) mirasçıları adına tespit ve tescil edildiğine, tapu kayıtları bu şekilde oluştuğuna, yerel bilirkişi ve tanıklarda bu olguyu doğruladıklarına göre yapılan kadastro işleminin doğru olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan mahkemenin elbirliği mülkiyetinin geçerli olduğunu kabul ederek yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması doğru görülmemiştir. Taşınmazları kullanmayan, tasarruf etmeyen dip murisin mirasçılarından ..., Refika, Hatice ve ...’ya bu nedenle pay verilmediği ve aynı sebeple bunlar tarafından herhangi bir davanın açılmadığı sonucuna varılmıştır.
Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunmaktadır. Verilen hüküm; davacıların paylarının azalmasına yol açacağından, bu nedenle aleyhe bozma yasağı ilkesine de aykırı düşmez. Yani aleyhe bozma yapılmış sayılmaz.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde bulunmadığından ve davacıların böyle bir davayı açmalarında hukuki bir yararları görülmediğinden davanın reddine karar verilmek üzere hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 14,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 20.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.