15. Hukuk Dairesi 2020/1746 E. , 2021/1707 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne yönelik verilen hüküm davalı ... vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili Avukat ..., davalı asıl ... ile davalı asıl ..."un gelmesiyle duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R -
Asıl ve birleşen davada davacı arsa sahipleri vekili; davalı yüklenici ... ile hissedar oldukları ... ili, ... ilçesi, ... Mah. 61401 ada 5 parsel numaralı taşınmaz üzerine inşaat yapılması için ... 57. Noterliği’nin 23.03.2010 tarih ve 10533 yevmiye numaralı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, davalı ...’un da taşınmazda hissedar olması nedeniyle sözleşmeye taraf olduğunu, sözleşme ve ekinde bulunan bağımsız bölümleri gösterir liste uyarınca 10 nolu bağımsız bölümün ...’a ait olacağının kararlaştırıldığını, davalı ...’un sözleşmeye konu taşınmazdaki hisseye 2981 Sayılı İmar Affı ile almış olduğu tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmesi sonucu sahip olduğunu, kat irtifakı tesis edilirken davalı ... adına sözleşme uyarınca verilmesi gereken 10 nolu bağımsız bölümün yanı sıra davacılar adına tescil edilmesi gereken 3, 6, 8 ve 11 nolu bağımsız bölümlerin de tescil edildiğini, davalı ...’nın davalı ...’un 2981 Sayılı Yasa kapsamında hak sahibi olmadığını tespit etmesi sonucunda tahsis işleminin iptali yönünde karar aldığını ve bu davalı adına kayıtlı olan 3, 6, 8, 10,11 nolu bağımsız bölüm tapularının adına tescili için tapu müdürlüğüne yazdıkları yazı sonucunda tapu müdürlüğünün davalı ... adına kayıtlı olan tapuları iptal ederek belediye adına tahsis kararı verdiğini, oysa ki sözleşme uyarınca 3, 6, 8, 11 nolu bağımsız bölümlerin taraflarına düştüğünü iddia ederek söz konusu bağımsız bölümlerin adlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı ... vekili; ... Belediyesi tarafından alınan kararın iptali için idare mahkemesinde açtıkları davanın reddedildiğini, ancak red kararını temyiz ettiklerini, tapu maliki olmadığından müvekkiline husumet düşmeyeceğini, sözleşmedeki paylaşıma aykırı olarak kat irtifakı kurulmasından dolayı davalı yüklenicinin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davalı ... vekili; davalı ...’a 2981 Sayılı Yasa kapsamında taşınmaz tahsis işlemi yapıldığını, ancak davalının üzerine taşınmaz çıkması nedeniyle yapılan tahsis işleminin iptal edildiğini, iptal edilen tapuların belediye adına tahsisinin tapu müdürlüğünden talep edildiğini, tapu müdürlüğünce 3, 6, 8, 10, 11 nolu bağımsız bölümlerin davalı ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile belediye adına tahsis edildiğine dair bildirim yapıldığını, sonrasında tapu müdürlüğünden davalıya sözleşme uyarınca düşen 10 nolu bağımsız bölüm haricinde kalan 3, 6, 8, 11 nolu bağımsız bölümler için belediye adına yapılan tahsis kararının kaldırılması talep edilmiş ise de tapu müdürlüğü tarafından sözleşmenin tapuya şerh edilmemesi nedeniyle davalı ... adına kayıtlı tüm taşınmaz tahsislerinin iptal edildiğinin ve müdürlüklerince yapılacak bir işlem olmadığına dair cevap verildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulü ile dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mah. 61401 ada 5 parselde bulunan davalı ... Belediyesi adına kayıtlı 3, 6, 8, 11, nolu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacıların hisseleri oranında adlarına tesciline, davalı ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı ... temyiz etmiştir.Asıl ve birleşen dava arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Tarafların tüm delilleri toplanıp inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK.nın 298/3. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK"nın 294/3. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK.nın 294/4. fıkra hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekle gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.İşte bu gibi hallerde HMK.nın 294/3. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyeti ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK.nın 298/2 maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı öngörülmüştür. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması yargılamanın aleniyetine kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa"nın 141. maddesi ile HMK.nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.Somut olayda, tefhim edilen kısa kararda birleşen davaya ilişkin herhangi bir hüküm kurulmamış iken, gerekçeli kararda “b” bent olarak ayrı bir paragraf açılıp birleşen dava ile ilgili 1 ve teselsül eden maddelerde davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi kısa ve gerekçeli karar arasında çelişki oluşturduğundan, mahkemece 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurul Kararı çerçevesinde bu kısa kararla bağlı kalınmadan yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmelidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın re’sen BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı ...’nın temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, duruşma talebinde bulunan davacılar vekilinin duruşma talebinden vazgeçmesi nedeniyle Yargıtay’da duruşma yapılmadığından lehlerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 15.04.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.