Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4290
Karar No: 2021/4409
Karar Tarihi: 21.09.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/4290 Esas 2021/4409 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/4290 E.  ,  2021/4409 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT-ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın reddine ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davalarda davacılar, asıl ve birleştirilen davalarda davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.09.2021 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden bir kısım davalılar ... , vd. vekili Avukat ..., asıl davalı ... ile diğer temyiz eden bir kısım davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Asıl davada davacılar, kök mirasbırakan ...’un taşınmazlarını mal kaçırma amacıyla oğullarına temlik ettiğini, yapılan temliklerin muvazaalı olduğunun mirasçılardan ...nin açtığı davalarla tespit edildiğini, temlike konu taşınmazların bir çok kez imar görerek çok fazla sayıda parsele bölündüğünü, dava konusu 7657 ada 4 parsel sayılı taşınmazın da davalı ... ve ... adına kayıtlı iken diğer mirasçılardan ...’nin eşi olan davalı ...’ye devredildiğini, bu işlemin de muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tescilini, mümkün olmadığı takdirde bedelin tahsilini ve ecrimisil ödenmesini istemişler, aşamada ecrimisil taleplerinden vazgeçtiklerini bildirmişlerdir.
Birleştirilen 2017/122 esaslı davada davacılar, asıl davaya konu 7657 ada 4 parsel sayılı taşınmazda bağımsız bölümlerin oluştuğunu, müteahhit tarafından bağımsız bölümlerin yanı sıra davalı ...’e 940.000 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek miras paylarına isabet eden 100.714,28 TL’nin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Birleştirilen 2015/244 esaslı davada davacılar, asıl davadaki hukuki olay ve olgulara dayanarak 7646 ada 8 parsel sayılı taşınmazda bulunan A Blok 1,3,6,7,10,11,14,15,18; B Blok 2,5,6,9,10,13,14,17,18 numaralı bağımsız bölümlere muristen gelen muvazaalı payların miras payları oranında iptali ile adlarına tescilini, mümkün olmadığı takdirde bedelin tahsilini ve ecrimisil ödenmesini istemişlerdir.
Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar, Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 esas sayılı davasında 18/03/1988 tarihli ""keşif tutanağı -sulh anlaşması"" ile 308 parsel sayılı taşınmazın ...,a ait 1/5 payının kendilerine verilmesi karşılığında davacılarla anlaştıklarını, bu anlaşma ile davacıların tüm haklarından feragat ettiklerini, mirasçı ...nin açtığı davalarda davacıların bir kısmının tanık olarak dinlenildiğini ve sulh yoluyla anlaşıp diğer davalardan feragat ettiklerini beyan ettiklerini, 308 parselin 1/5 payının imar planında kamu alanlarına ayrılan bölümlerinden davacılara verilmesi gereken payların unutulması üzerine davacılarla "karşılıklı anlaşma" başlıklı bir belge düzenlediklerini ve edimlerini ifa etmek için davacılara ihtarname gönderdiklerini, sulhun geçerli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, asıl davanın reddine karar verilmiş, Dairece; “...yukarıda anılan belgelerdeki beyanların haktan feragat anlamında olmadığı gözetilerek, yine taraflar arasındaki sulhun koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin açıklığa kavuşturulması, getirilmiş ise başka bir anlatımla davacılara verilmesi kararlaştırılan taşınmazlar kayden devredilmiş ise davacıların miras paylarını aldıklarının gözetilmesi, aksi halde temliklerin muvazaalı olduğu saptandığına göre davacıların payı oranında davanın kabul edilmesi, her halükarda sulh tutanaklarında imzası olmayan davacı ...’ın davasının payı oranında kabul edilmesi, bu belirlemelere göre sair isteklerin değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değerinin taşınmazın tamamının değeri üzerinden davayı açan mirasçıların payına isabet eden değer olduğu gözetilerek nispi avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu avukatlık ücretine hükmedilmiş olması da isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş; birleştirilen 2015/244 esas sayılı davada da birleştirilmeden önce davanın reddine karar verilmiş, Dairece asıl davadaki gerekçelerle kararın bozulmasına karar verilmiş, karar düzeltme başvurusu üzerine Dairece; “...çekişmeli imar parselinin hangi kadastral parsellerden geldiğinin tereddüte yer bırakmayacak biçimde saptanması, saptanan kadastral parsellerin dayanak tapu kayıtlarının ilk tesislerinden itibaren denetlenmesi, kayıtlarda miras bırakanla ilgisi olmayıp üçüncü kişilerden edinilen payların da bulunması halinde, bu payların imar parselindeki karşılığının kabul kapsamı dışında bırakılması, ondan sonra iptal-tescil ve belirlenecek ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece ayrı ayrı her iki bozma ilamına uyulmuş, aşamada 2015/244 esaslı davanın asıl dava ile birleştirilmesine karar verilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılma sonucu asıl davada; ecrimisil talebinin feragat nedeniyle reddine, tapu iptali ve tescili talebinin kabulüne, birleştirilen 2017/122 esaslı davanın kabulüne, birleştirilen 2015/244 esaslı davanın tapu iptali ve tescili talebi yönünden kabulüne, ecrimisil talebi yönünden kısmen kabulü ile fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların 25.02.1983 tarihinde ölen ...’un mirasçıları oldukları, Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 Esas 1988/96 Karar sayılı dosyasında 18.03.1988 tarihli “Keşif tutanağı-Sulh zaptı” başlıklı belge düzenlendiği, ayrıca kök muris ... mirasçılarından ... mirasçıları ile bir kısım davacılar arasında tarihsiz “Karşılıklı Anlaşma” başlıklı belge düzenlendiği, 308 parsel sayılı taşınmazların imar parsellerinden biri olan 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmazın Hasan adına kayıtlı iken 22.12.2000 tarihinde davacılardan ...’a 1256/4768’er paylarının, davacı ...’a da 1000/4768 payının temlik edildiği, Hasan mirasçıları tarafından 28.05.2012 tarihinde 308 parsel sayılı taşınmazın imarı sonucu oluşan parsellerden kamuya ayrılan kısımdaki paylarını almaları için davacılara ihtarname keşide edildiği, dava devam ederken dava konusu 7646 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki A blok 7, 10 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin de dava dışı üçüncü kişilere temlik edildiği anlaşılmaktadır.
1)Hemen belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün meydana geleceği 09.05.1960 gün 21/9 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı gereğidir. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlayabileceğimiz bu hal, usul hukukunun vazgeçilmez temellerinden birisi olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Ne var ki, usuli kazanılmış hak kuralının istisnalarından birisi de yanılgıya dayalı bozma kararına uyulmuş olmasıdır.
Bu kapsamda vurgulanmalıdır ki, maddi hataya dayalı olan bir bozma kararına uyulmuş olunması halinde usuli kazanılmış hakka değer verilmesi mümkün değildir. Maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olması itibariyle kazanılmış hakkın bulunmadığından söz edilebilmesi için ancak Yargıtay Dairesinin vardığı sonuç, her türlü değer yargısının dışında, hiçbir suretle başka biçimde yorumlanamayacak, tartışmasız ve açık bir maddi hata olarak belirlenmelidir.
Somut olayda, birleştirilen 2015/244 esas sayılı davada da davanın reddine karar verilmiş, asıl davada olduğu gibi Dairece “...taraflar arasındaki sulhun koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin açıklığa kavuşturulması, getirilmiş ise başka bir anlatımla davacılara verilmesi kararlaştırılan taşınmazlar kayden devredilmiş ise davacıların miras paylarını aldıklarının gözetilmesi,” gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına rağmen karar düzeltme başvurusu üzerine bu kez Dairece sulhun koşullarının yerine getirilip getirilmediğine değinmeksizin çekişmeli imar parselinin hangi kadastral parsellerden geldiğinin tereddüte yer bırakmayacak biçimde saptanması, saptanan kadastral parsellerin dayanak tapu kayıtlarının ilk tesislerinden itibaren denetlenmesi, kayıtlarda miras bırakanla ilgisi olmayıp üçüncü kişilerden edinilen payların da bulunması halinde, bu payların imar parselindeki karşılığının kabul kapsamı dışında bırakılması, ondan sonra iptal-tescil ve belirlenecek ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın değişik gerekçe ile bozulmuş olması maddi hata kaynaklı olduğundan davacılar lehine kazanılmış hak oluşturmayacaktır. Nitekim eldeki asıl davada ve davacıların aynı hukuki sebebe dayalı olarak açmış oldukları diğer davalarda Dairece sulhun koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin açıklığa kavuşturulması gerektiği istikrarlı bir şekilde vurgulanmıştır.
2) Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 Esas 1988/96 Karar sayılı dosyasında 18.03.1988 tarihli “Keşif tutanağı-Sulh zaptı” başlıklı belge düzenlendiği, ayrıca kök muris ... mirasçılarından ... mirasçıları ile bir kısım davacılar arasında tarihsiz “Karşılıklı Anlaşma” başlıklı belge düzenlendiği, bu belgede de anılan keşif tutanağına atıfta bulunularak bu anlaşma uyarınca bir bedel alınmadan 308 parsel sayılı taşınmazın imara giden hisselerinin tapuda satış gösterilmek suretiyle ..., mirasçılarına verildiği, ancak kamuya ayrılan yerlerin ..., mirasçılarına devrinin unutulduğu ve bu yerlerin verilmesinin karşılıklı kararlaştırıldığı, anılan bu belgede davacılardan ..., dışındakilerin imzalarının bulunduğu, 308 parsel sayılı taşınmazların imar parsellerinden biri olan 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmaz da Hasan adına kayıtlı iken 22.12.2000 tarihinde ..., mirasçılarına temlik edildiği, anlaşmalarda imzaları bulunan davacılar ...’ın 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 1256/4768’er paylarını alarak kamuya ayrılan alan dışındaki yerlerden anlaşma gereğince almaları gereken yerleri aldıkları, ayrıca Hasan mirasçılarının “Karşılıklı Anlaşma” başlıklı belge uyarınca edimlerini ifa etmek için davacılara ihtarname keşide ettikleri, sözleşmede imzası bulunan davacıların ..., mirasçılarından kamuya ayrılan alanlardan almaları gereken kısmı da anılan anlaşma uyarınca alabilecekleri gözetildiğinde asıl ve birleştirilen davaların davacılar ... yönünden reddine karar verilmemesi doğru değildir.
3) Eldeki asıl davada davacılar vekilinin 14.03.2018 tarihli celsede asıl dava yönünden ecrimisile ilişkin taleplerinden vazgeçtiklerini beyan ettiği, beyanın içeriğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 307. maddesi bağlamında feragat niteliğinde olduğu ve aynı Kanunu’nun 309. ve 311. maddeleri uyarınca karşı tarafın muvafakatine bağlı olmadığı gibi kesin hüküm gibi sonuç doğurduğu da gözetildiğinde davacılar vekilinin asıl davaya ilişkin katılma yoluyla temyiz itirazlarının reddine;
Davacılar vekilinin birleştirilen 2015/244 esaslı davaya ilişkin katılma yoluyla temyiz itirazlarına gelince; her ne kadar ecrimisile hükmedilirken davalılardan ... hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru değil ise de davacılar ... yönünden tapu iptali ve tescili taleplerinin yukarıda değinildiği üzere reddi gerektiği gözetilerek bu talebe bağlı ecrimisil taleplerinin de reddine karar verilmesi gerekeceğinden davacılar ... yönünden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Davacı ... yönünden ise, HMK’nin 297/2. maddesinin “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü gözardı edilerek ecrimisile hükmedilirken davalı ... hakkında hüküm kurulmasının unutulması doğru değildir.
4) Birleştirilen dava konusu 7646 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki A blok 7 numaralı bağımsız bölümün davalı ... tarafından 06.05.2014 tarihinde dava dışı ...’a, A blok 10 numaralı bağımsız bölümün davalı ... tarafından 17.02.2014 tarihinde dava dışı...’a, A blok 14 numaralı bağımsız bölümün de davalı ... tarafından 15.01.2015 tarihinde dava dışı ...’ya temlik edilmesine rağmen HMK’nin 125. maddesinin uygulanmaması ve anılan bağımsız bölümler yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi de doğru değildir.
Hal böyle olunca, öncelikle yargılama devam ederken üçüncü kişilere temlik edilen A blok 7, 10 ve 14 numaralı bağımsız bölümler yönünden davacılara seçimlik haklarının hatırlatılması, bu yöndeki usuli eksikliğin giderilmesi, “Keşif tutanağı- Sulh zaptı” uyarınca yapılan “Karşılıklı Anlaşma” dikkate alınarak davacılar ... yönünden asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmesi, “Keşif tutanağı- Sulh zaptı” ve “Karşılıklı Anlaşma”da imzası bulunmayan davacı ... yönünden ise asıl davadaki ecrimisil talebinden feragat ettiği gözetilerek diğer talepleri yönünden davaların kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de, tapu iptali ve davacılar adına tescili kararından sonra kalan payın davalıların uhdesinde bırakılması yerine davalılar adına tescil hükmü kurulması da doğru değildir.
Asıl ve birleştirilen davalarda davalıların, birleştirilen 2015/244 esaslı davada davacı ...’ın değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılar ...’dan alınmasına, temyiz eden davacı ... vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz eden davalılara geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi