Esas No: 2016/11352
Karar No: 2021/939
Karar Tarihi: 11.02.2021
Danıştay 4. Daire 2016/11352 Esas 2021/939 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/11352
Karar No : 2021/939
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
… Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarihin 20/06/2007 olarak düzeltilmesi ve hakkında uygulanan hacizlerin kaldırılması istemiyle yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davalı idarece, davacının … Sanayi ve Ticaret AŞ'nin 03/10/2007 tarihli yönetim kurulu kararında imzası olduğunun iddia edildiği ve söz konusu yönetim kurulu kararının bir örneğinin dava dosyasına ibraz edildiği, davacı tarafından da 30/10/2015 tarihli dilekçe ile, söz konusu imzanın kendisine ait olmadığı ve karar tutanağının celbi ile sözü edilen imza üzerinde imza incelemesi yapılmasının talep edildiği, olayda, davacının … Sanayi ve Ticaret AŞ'nin yönetim kurulu üyeliğinden, dava dosyasında mevcut olan … Noterliğinin … yevmiye numaralı istifanamesine göre, 20/06/2007 tarihinde istifa ettiği konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, müstakar yargı içtihatları uyarınca, bir anonim şirketin yönetim kurulu üyesinin yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmesinin, hukuken tek taraflı ve bozucu yenilik doğrudan bir irade açıklaması olduğu, nitekim, uyuşmazlık konusu olaydan önce, davacı hakkında, kanuni temsilci sıfatıyla, … Madencilik Sanayi Ticaret AŞ'nin ödenmeyen vergi borçlarının davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davada … Vergi Mahkemesi tarafından verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karara karşı yapılan temyiz başvurusu sonucunda Danıştay Dördüncü Dairesinin 27/5/2013 tarih ve E:2010/2304, K:2013/3761 sayılı kararı ile, "davacının yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiği 20/06/2007 tarihi itibarıyla kanuni temsilcilik sıfatı dolayısıyla doğan sorumluluğun sona erdiğine" hükmedildiği, dolayısıyla davacının yönetim kurulu üyeliğinin ve kanuni temsilcilik sıfatıyla doğan vergisel yükümlülüklerinin sona erdiği tarih, istifa tarihi olan 20/06/2007 tarihi olduğundan, 03/10/2007 tarihli yönetim kurulu kararındaki imzanın davacıya ait olup olmadığının iş bu davada tespit edilmesi lüzumunun bulunmadığı, zira söz konusu imzanın davacıya ait olması durumunda dahi, bu durumun davacının yönetim kurulu üyeliğinin devam ettiği sonucunu doğurmayacağı ve fakat yönetim kurulu kararında yönetim kurulu üyesi olmayan yetkisiz bir kişinin imzasını ihtiva etmesi sebebiyle söz konusu yönetim kurulu kararının geçerliliğini hukuken sakatlayacak bir durum oluşturacağı, bu durumda, davacı tarafından, … Sanayi ve Ticaret AŞ'nin yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmiş olduğuna ilişkin hukuki durumun, vergi idaresi kayıtlarında da düzeltilmesi talebiyle, mükellefiyette hata kapsamında 13/01/2015 ve 27/03/2015 tarihlerinde yaptığı düzeltme ve şikayet başvurularının zımnen reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Uyuşmazlıkta davacı hakkında tesis edilmiş kesin ve yürütülebilir nitelikte herhangi bir icrai işlem ve bu kapsamda herhangi bir haciz işleminin de bulunmadığı, davacının kanuni temsilci olduğu dönemlere ilişkin sorumluluğunun devam ettiği, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasınının (a) bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından iptal davası açılabileceği, 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde, dilekçelerin, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, 14. maddenin 3/d bendinde yazılı hallerde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesinde, mükellefin, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişi olduğu, vergi sorumlusunun ise, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi olduğu, bu Kanunun müteakip maddelerinde geçen "mükellef" tabirinin vergi sorumlularına da şamil olduğu, 122. maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebileceği, 124. maddesinde de, vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Hazine ve Maliye Bakanlığı'na müracaat edebileceği belirtilmiştir.
Aynı Kanunun vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanları belirleyen 377. maddesinin 1. fıkrasında; mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtildikten sonra, 378. maddesinde ise; vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödeme yapılmış veya ödemeyi yapan taraftan verginin kesilmiş olması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde öngörülen idari davalara konu edilebilecek idari işlemler, idari makamlar tarafından bir kamu hizmetini yürütmek üzere kendilerine tanınan kamu gücü kullanılarak ve idarenin tek yanlı iradesiyle tesis edilen, kesin ve yürütülmesi zorunlu olup, ilgililerin menfaatini etkileyen hukuksal işlemlerdir. Vergi idarelerinin tesis ettikleri işlemlerin kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem sayılabilmesi için; bütün usullerin son aşamasına gelerek hukuk düzeninde varlık kazanması, başka bir makamın onayına gerek kalmaksızın, yükümlünün hukukunu doğrudan etkileyen ve onların hak ve yükümlülüklerinde değişiklik ya da yenilik yaratan irade açıklaması olması gerektiği kuşkusuzdur. Bununla birlikte; idarenin vergi tarhı, tahakkuku ve tahsil işlemleri ile birlikte idari işlem tarifindeki unsurları taşıyan diğer işlemler hakkında dava açılabilirse de, kişilerin yetki, görev ve haklarında hiçbir değişikliğe neden olmayan idarenin belli bir konuda görüşünü belirten işlemler, hazırlık işlemleri, uygulama işlemleri, bilgi mahiyetindeki işlemler gibi kesin ve icrai nitelikte olmayan işlemlerin idari davaya konu edilmesi mümkün değildir.
Buna göre; vergi mahkemelerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemler, tesis sebepleri, şekli, doğuracağı hukuki sonuçları vergi kanunlarıyla belirlenmiş tahakkuk fişi, vergi/ceza ihbarnameleri, vergi tevkifatı yapılması, aleyhe yapılan düzeltme işlemleri, mükelleflerin düzeltme ve şikayet yoluyla vergi muamelelerindeki hatalara ilişkin düzeltme taleplerinin yetkili makamlarca reddi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un uygulanmasına ilişkin ödeme emri, haciz, ihtiyati tahakkuk, ihtiyati haciz gibi işlemlerdir.
Dosyanın incelenmesinden; 20/06/2007 tarihinde … Sanayi ve Ticaret AŞ yönetim kurulu üyeliğinden istifa eden davacının, şirket yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiği tarihin 20/06/2007 olarak düzeltilmesi ve hacizlerin fekki istemiyle Kavaklıdere Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne yaptığı 13/01/2015 tarihli düzeltme başvurusu ve bu başvurunun zımnen reddi üzerine 27/03/2015 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığı'na yaptığı şikayet başvurusunun zımnen reddedilmesi üzerine, söz konusu şikayet başvurusunun iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından, yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borçları nedeniyle daha önce kanuni temsilci sıfatıyla kendisi adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davada "davacının yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiği 20/06/2007 tarihi itibarıyla kanuni temsilcilik sıfatı dolayısıyla doğan sorumluluğun sona erdiği" gerekçesiyle söz konusu ödeme emirlerinin iptal edilmesi üzerine, vergi dairesi kayıtlarında da yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiği tarihin 20/06/2007 olarak düzeltilmesi ve hacizlerin kaldırılması istemiyle yine kendisi adına düzeltme ve şikayet yoluna başvurulmuşsa da; davalı idarece savunma dilekçesinde davacı adına herhangi bir icrai işlemin tesis edilmediği ve bu kapsamda bir haciz işleminin bulunmadığının belirtildiği ve davacı tarafından da söz konusu hacze ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı görülmektedir.
Dolayısıyla, davacı adına gerek daha önce şirketin vergi borçları nedeniyle düzenlenen ödeme emirlerinin iptal edilmiş olması, gerek şirketin vergi borçları nedeniyle tesis edilmiş herhangi bir haciz işleminin bulunmaması karşısında, bu aşamada davacı adına bir dönem yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borçları nedeniyle tesis edilmiş kesin ve yürütülebilir nitelikte bir işlemin varlığından söz edilemeyeceği açık olup, tek başına "şirketin yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiği tarihin düzeltilmesi" talebinin reddedilmesinin de bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değildir.
Öte yandan, yukarıda da açıklandığı üzere doğrudan dava konusu yapılması halinde de, "şirketin yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiği tarihin düzeltilmesi" talebinin reddedilmesi, kesin ve yürütülebilir bir işlem olmadığından, söz konusu talebin, düzeltme ve şikayet başvurusuna konu edilmesi üzerine, idarece cevap verilmeyerek oluşan zımni ret işleminin de, kesin ve yürütülebilir bir işlem niteliği kazanması mümkün olmayacaktır.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri ve olayın birlikte değerlendirilmesinden, hakkında tesis edilmiş bir haciz işlemi bulunmayan davacı tarafından, söz konusu hacizlerin kaldırılması ve vergi dairesi kayıtlarında yer alan şirketin yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarihin düzeltilmesi istemiyle yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin, tek başına yürütülebilir kesin bir işlem niteliğinde olmadığı açık olduğundan, bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek verilen Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 11/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı tarafından, … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarihin 20/06/2007 olarak düzeltilmesi ve hakkında uygulanan hacizlerin kaldırılması istemiyle yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlığın, herhangi bir kuşku ya da hukuki tartışmaya meydan bırakmayacak şekilde nitelendirilebilecek açık bir vergi hatası kapsamında olmadığı, ihtilafın çözümünün maddi olayların ve mevzuatın değerlendirilmesine ve yorumuna bağlı olduğu, uyuşmazlığın düzeltme şikayet kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna varıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ve temyize konu kararın bu gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle, Daire kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.